Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Olayların gölgesinde seçim

Olayların gölgesinde seçim
 

YSK'nın bağımsız milletvekillerine yönelik kararı bu defa sadece bölgeyi değil; başta İstanbul olmak üzere batı illerini de karıştırdı.  

Ben hukukçu değilim; siyasetçi de değilim. Bir mahkemenin, bir kurulun aldığı kararı hukuki açıdan yorumlayamam. Haddimi bilirim.  

Şunu yapabilirim: Benim ülkemde insanlar birbirine girmeye başladıysa, "Sürekli ve kanlı düşmanlık" sistematik olarak birileri tarafından kar getiren bir işletme modeline geldiyse tepkimi koyabilirim.  

Haziran ayındaki seçimler yaklaştıkça Güneydoğu başta olmak üzere nerdeyse hemen her yerde bu düşmanlığı körükleyici olaylara tanık oluyoruz ve malesef ki olmaya da devam edeceğiz.  

Malesef bizler canımızı yakan bu olayları izleyip, dilimizin döndüğünce fikrimizi söylerken; oyunun maşaları sürekli ateşi karıştırmakta ve küllenmesin diye körükleyip durmaktadır. Çünkü bu ateşin küllenmesi demek önemli rant kaynaklarının Türkiye'nin kendi eline kalması demektir ki; "oyun kurucular" bunu engellemek için her türlü yolu "mübah" görürler. Kaldı ki; bunun bizim Türk ya da Kürt ya da Laz falan olmamızla hiçbir ilgisi olmadığı kesindir!  

YSK; BDP'li vekillerin bağımsız adaylıkları için yaptıkları başvuruyu reddetti. Hukukçular; kanunun böyle olduğunu, ancak yine de yasa değişikliği yapmadan, ancak adaylığı reddedilen BDP'lilerin de katkısıyla bu durumun düzeltileceğini söylüyor. Muhtemelen bu yazı yayınlanmadan da konu hakkında bu değerlendirme kıstasında bir karar alınıp açıklanmış olacak.  

Doğrusu ya da yanlışı tartışılacak bu kararın üzerinden henüz çok kısa bir zaman geçmişken; dalga dalga "yıkıcı" gösterilerin yapılması anlaşılır gibi değil! Bu kadar büyük bir eylem için çok önceden hazır olmanız gerekir. Çünkü; temsil ettiğiniz -ya da temsil ettiğinizi sandığınız/sanıldığınız- kitleler için en ufak bir kıvılcım bomba etkisi yapıyor. Bunun önüne geçmek için günler öncesinden planlama yapıp; bu kitleleri psikolojik olarak böyle büyük bir eyleme hazırlamak gerekir. Meşru zeminde, ama meşru olmayan yollarla hak arayanlar ellerindeki hakları da kaybedebilirler. Siz arkanızdan gelecek insanları psikolojik olarak hazırlamak yerine, var olan ateşi körüklerseniz, terör örgütünün sözcülüğünü yaparak prim yapmaya çalışırsanız, ayrımcılığı kışkırtır ve insanları "öteki"leştirmeye devam ederseniz; arkanızdaki kitleye en büyük darbeyi vurursunuz.  

Sonra da kendini bilmez biri -aslında belki de kendini bilmez kılığındaki "görevliler" olabilir- polisle konuşan kendi belediye başkanının kafasına bile taş atar. Sonra bir başka kendini bilmez çıkıp "kitleye" ateş açar. Sonra bir başka "kendini bilir" çıkar; "Bu savaşın ilanıdır" diye prim yapmaya kalkar. Bilmez ki arkasındaki cenaze; kendilerine inanmış, temsil hakkı vermiş bir vatandaşındır! Cenazeye saygı göstermez, çünkü onu hiç temsil etmemiştir!  

Dolayısıyla bugün bölge halkına; ve bölge halkından olup da; İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük şehirlerde ve bölgenin dışındaki şehirlerde yaşanlara önemli bir görev düşmektedir ve seçim bunun için bir fırsattır. Yanlış anlaşılmasın; kimseye "şunu seç, bunu seçme" diye akıl vermek haddim değil. Herkes istediğini seçsin elbette. Ancak seçeceği kişilerin de; layıkıyla temsil etmesi için elinden geleni yapmak durumunda.  

Evet, devlet -gayri resmi ve devletten daha derinde olan devlet- zamanında bölgeyi ihmal etmiştir. Evet, bugünkü olaylarda söz konusu bu devletin de payına oldukça iri bir parça düşmektedir. Evet, insanları hor görülmüş, yatırım yapılmamış, üstüne üstlük bugünkü terör bizzat bu söz konusu devlet eliyle desteklenmiş; başa çıkılamayınca terörür terörle yok etme saçmalığına bile başvurulmuştur.  

Ancak bugün; bölge halkına şüpheyle bakılması, gurur kırıcı söylemlerin gizlice de olsa dile getirilmesi büyük oranda bu yanlış politikaların sonucu olsa da; sorumlu tek başına devlet değildir. Ben de bölgenin bir insanıyım. Kendi adıma vicdanım da rahat. Ancak; oturup şimdi kendi kendimize soralım. Bizim hiç kabahatimiz yok mu? Şimdiki nesil, bölgeyi ve bölge insanını ancak bu olaylar ile tanıyor! Sürekli basına malzemeyi veren, en ufak provakasyonda gaza gelip yakıp yıkan, belediye otobüsündeki küçücük kızları öldüren kişiler olarak terör örgütünü mü biliyorlar sanıyorsunuz? Terörist eylem yapıyor, adam öldürüyor, bomba patlatıyor, vs vs. Sen de o hengamede; kendini birden bire katillerin arasında buluyorsun. Çamuru sana devlet değil; bizzat terörün kendisi bulaştırıyor. Sonra da "Ben bunu kanla yıkarım" diye seni teselliye geliyor.  

Ben katı bir devletçilik anlayışına sahip değilim. Milliyetçi birisi hiç değilim! Benim için aslolan insandır. İnanıyorum ki bu günler geçecek. Belki hiçbir zaman güllük gülistanlık olmayacak herşey. Ancak bu olay bitecek! Bitmeli. Bunu bölge halkı bizzat kendisi bitirmeli! Zamanında köylerine yol açmak için, baraj yapıp evlerine enerji götürmek için gelen iş makinelerini yakan, işçileri öldüren zihniyeti bir an önce kendilerine diz çöktürmelidir bölge halkı. Bugüne kadar yaşanmış onca acıya rağmen; küçücük çocuklarını, taşlı, sopalı, yakıp yıkmalı, havai fişekli gösterilerin ön saflarından çekmeli, bu oyuna kendi ihtarını çekmelidir!  

Seçime giderken herkes tahrik edilecektir. AKP, BDP, CHP, MHP (alfabetik sıralıdır) hemen herkese zararlı-zararsız saldırılar olacak, oyun yeniden sahnelenecektir mutlaka. Ama hepimiz olgun ve tutarlı davranıp bu oyuna bireysel engelimizi koayrsak, büyük ölçüde huzursuzluğun da önüne geçeriz. Ondan sonra seçim olmuş, o kazanmış, bu kaybetmiş muhabbetimizi yaparız. Ama kimseyle düşman kalmayalım lütfen.  

 

Selametle..  

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 32 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 93
: 585
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

Elektronik ve haberleşme mühendisiyim. Galatasaray taraftarı; evli; 1 erkek çocuk babasıyım. ..