Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Öldürün ulan öldürün!

Öldürün ulan öldürün!
 

Onlar kadın!


Öldürün, izin vermeyin yaşamalarına. 
 
Zaten onlar insan değil ki! 
 
Onlar kadın!
 
Pek önemleri yok! Yaşamasalar da olur.
 
Bir tek erkek cinsi insan. Erkek cinsinin bıyığı var, kasları var.  Erkek cinsi güçlü.akıllı. Kızlar zayıf, ürkek, ikinci sınıf. 
 
Bebeklikten beri size öyle anlatılmadı mı! 
 
Uzun yıllar önce Araplar da öyle düşünüp kızlarını kuma gömmüyorlar mıydı?
 
Ne demek, sizinle yaşayamamak, boşanmaya, ayrılmaya cesaret etmek; ne demek!
 
Ne demek baba evine gitmek!
 
Ne demek incecik bedenleri ile sizin, siz kütük gibi adamların karşısında dikilmek.
 
Onlar ne ki, kim ki sizden boşanmaktan, ayrılmaktan söz edecekler!
 
Siz onları size hizmetçi olsunlar, karılık etsinler diye aldınız. Ne demek karşınızda durup konuşmak!
 
Üstelik bir de onlara ekmek yedirdiğinizde, giydirdiğinizde, çıt çıkardılar mı?
 
İşinize geldiği zamanlarda, hatta siz sarhoşken, leş gibi kokuyorken gönülleri var mı yok mu sormadan yatağınıza alıp bir de sevdiniz. Sessizce size uymadılar mı? 
 
Size inanmadılar mı? Güvenmediler mi? Adam gibi adam bulduk, evlendik diye sevinmediler mi? Bazen dayak yeseler de kocamdır, hem sever, hem döver deyip katlanmadılar mı? 
 
Ama sonunda ne oldu? 
 
Kalkıp karşınızda konuştular işte. Hem de sizin karşınızda. Hem de diklendiler. “Canımıza tak etti” dediler, sinirden elleri ayakları titrerken size bela okudular. Zorla cinlerinizi tepenize çıkardılar.
 
Biraz aç kalınca, biraz küfür, biraz dayak yiyince, bir iki kemikleri kırılınca, birkaç kere gözleri, kolları, bacakları morarınca kadınların böyle mi yapması gerekir? 
 
Hemen orda burada yakınmaları mı gerekir?
 
Olur mu, kocalarına saygı göstermek zorunda değiller mi?
 
Sizin gibi aslan bir kocaları var be! 
 
Daha ne istiyorlar yahu, belalarını mı arıyorlar!
 
Öldürün gitsin. Öldürün çıkın işin içinden! Gösterin şu erkekliğinizi. 
 
Çıkarın dışarı içinizdeki korkulardan beslenen gizli canavarı.
 
Kahvedeki arkadaşlarınızın çoğu bravo demezse namerdim! 
 
Nasıl olsa işin ucu onlara değmiyor. Onlara göre hava hoş. Onlar derler. Der ve gider sarılırlar kendi karılarına.
 
Ayazda kalan aptallar siz olursunuz.
 
*
 
Siz erkek milleti, çok iyi biliyorsunuz ki kadınlar olmadan rezil kepaze olursunuz, pislik içinde ve aç kalırsınız, kendinize bakamazsınız ama olsun.
 
Dünyada garip, gariban başka kadın mı yok. Kandırırsınız, başlık parasını fazla verirsiniz alırsınız birini daha babasından. 
 
O da boşanmaya kalkarsa onu da öldürürsünüz. Siz erkeksiniz erkek!
 
Öldürdüğünüz zaman sizin gibi delikanlı adamlar sırtınızı sıvazlarlar, helal olsun derler.
 
Hatta kim bilir, belki kızın babası, abisi de öyle der. Bizim aslan damadımız iyi yapmış namusuna sahip çıkmış diye düşünürler. Sizin gibi damatları olduğu için böbürlene böbürlene dolaşırlar. 
 
Hani belki  de siz yapmış olmasaydınız bu zahmetli görev onlara düşecekti, onlar yapmak zorunda kalacaklardı. İşin içinde namus var. Öyle bir durumda insan içine çıkmak kolay mı?
 
Töreler öyle demiyor muydu?
 
Bir tek şeye dikkat edin, öldürdükten sonra sıvışıp kuyruğu kurtarmaya bakın. Bir onu başarırsanız sizden iyisi yok. 
 
Değer mi bir kadın için gidip hapislerde yatmaya? Hani erkek olsa neyse de, bir kadın için?
 
Gerçi hapiste de namus davası derseniz sizi el üstünde tutarlar. Ne namus, nasıl namus diye sormak kimsenin aklına gelmez. Onlar racon bilirler.
 
Gerçi belki sizin mahkemenizi yapan yargıçlar da işi namus davasına bağlayıp hafifletici nedenleri sıralar, size yardımcı olurlar.
 
Polis yakalarsa işin namus davası olduğunu söyleyin. İhtimal az olsa da bakarsınız erkek bir polise rastlarsınız o da size yardımcı olur, bırakır. 
 
Ben yine de kaçın sıvışın derim.
 
Çünkü halinizden anlayan bir erkek yargıç yerine maazallah  bir de kadın bir yargıca,  ya da erkek ile kadının eşit olduğuna inanan sözde eşitlikçi bir yargıca rastlarsanız da gümbürtüye gittiğiniz gündür. 
 
Artık rahmetli Cem Karaca’nın “düştüm mapus damlarına öğüt veren çok olur / toplasan o öğütleri buradan köye yol olur” şarkısına gelir sıra. 
 
Dinlersiniz yatarsınız.
 
Yatar bol bol düşünürsünüz. 
 
Şeytan aklınıza neler getirir neler!
 
Ananızın da, bacınızın da kadın olduğunu hatırlarsınız. Kadınsız bir dünyanın yaşanamaz bir yer olduğunu düşünürsünüz. 
 
Çocukluğunuzdan beri beyninizin yıkandığını, kadınların size yanlış tanıtıldığını, evliliğin, namusun sizin bildiklerinizden farklı şeyler olduğunu fark edersiniz. Utanırsınız. 
 
Gözünüzün önüne öldürdüğünüz kadının o anki hali gelir utanırsınız.
 
Onunla geçirdiğiniz güzel günler; varsa çocuklarınızın masum duruşları gelir utanırsınız.
 
Aklınız vicdanınızı kabarttıkça siz küçülür ve altında kalır ezilirsiniz. 
 
Zulüm yaptığınızı, katil olduğunuzu düşünürsünüz. İnsanlıktan çıktığınızı düşünürsünüz. 
 
Koğuş arkadaşlarınız sizi kahraman gibi görürken siz kendinizi adi bir pislik olarak düşünürsünüz. 
 
Düşünür küçülürsünüz, küçülür düşünürsünüz.
 
Bir gün nasip olursa çıkarsınız ama fazlasıyla küçülmüş olarak çıkarsınız.
 
Sırtınızı sıvazlayan kahvehane arkadaşlarınızın sizi görmezden geldiklerini görür daha da küçülürsünüz. 
 
Varsa ve büyümüşse çocuklarınızın sitemi ile yüzleşir daha da küçülürsünüz. 
 
Siz hapisteyken annenizin babanızın ölmüş olduğunu, onların cenazelerinde bulunamadığınızı fark eder daha daha küçülürsünüz. 
 
Siz küçülürsünüz size hak verenler de küçülürler. İyi yaptığınızı düşünenler de küçülürler.
 
Siz küçülürsünüz, öldürdüğünüz kadın büyür. 
 
Sizin küçülmenizle, onun büyümesiyle olması gereken de olur. 
 
Çaktırmadan eşit olursunuz.
 
Ama büyük ihtimalle ve ne yazık ki bunu bile anlamazsınız!
 
 
 
 
16.03.2015 23:35
 
 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..