Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '12

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Olimpiyata giderken çocuklar gibi şendik?

Ne yazık ki, bu başlığın devamı şöyle geldi:

“Londra Olimpiyatları’na giderken çocuklar gibi şendik/

Orada madalyalar yerine, yine ‘nal topladık’ da geldik!..”

Oysa ne kadar büyük tantanalarla, etrafa büyük umutlar saçarak, her sporcunun önüne daha hak etmeden  60’ar tane Cumhuriyet Altını saçarak ve dışarıdan sporcular da ithal ederek oralara gitmiştik!?

Sayın Başbakan, eşi ve Spor Bakanı sayın Suat Kılıç, 27 Temmuz günü orada hazır bulunup, tören boyunca sporculara iftar yemekleri verip, baklavalar dağıtmışlardı… Oysa hepsi de, sporcularımızı sanki kırk yıldır tanıyormuş gibi, samimice koltuklayıp sırtlarını sıvazlamış, oruçlu ağızlarıyla az mı dualar edivermişlerdi…

Ama görüyorsunuz işte, “Spor” denilen şey pek nankör oluyor canım! Aynı “Matematik” bilimi gibi, dost bildiğimiz ama ‘düşman’ aynalar gibi, tüm gerçeği yüzünüze vuruveriyor! Yani siz, özde ve gerçekte neyseniz, osunuz!.. Sonuçları da kesin oluyor: Yetenekliyseniz ve çalıştıysanız tamam, başka hiçbir şeyin başarılı olmanıza faydası olmuyor!.. İşte başımızdakiler de bu gerçeğin ayartına bir türlü varamıyor, vaktinde tedbirleri almayıp, uçan kuştan medet umuyorlar, olur mu? Olmaaazzz!.. 

Bilenleriniz vardır; ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın “Akıncılar” adlı bir şiiri vardır. Şiir şöyledir:

“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik!
Haykırdı ak tolgalı Beylerbeyi; "İlerle!.."
Bir yaz günü geçtik, Tuna’dan kafilelerle.
   Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan,
   Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bir gün yine doludizgin atlarımızla,
Yerden yedi kat arşa, kanatlandık o hızla.
   Cennet’te bugün gülleri açmış görürüz de,
   Hâlâ o kızıl hatıra gitmez, hep gözümüzde…
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik!..”

Olimpiyatlar da  “Savaş” gibidir; tüm ülkelerin insanları ölümüne yarışırlar da, sadece savaştaki gibi birbirlerini öldürmezler, evlerini yurtlarını işgal etmezler, farkı budur!..

Olimpiyat kafilemizin başında “Ak Tolgalı Beylerbeyi” yoktu ama, Londra’da sayın Başbakan ve Spor Bakanımız vardı…

Ne diyordu büyük önderimiz Atatürk; “Ben sporcunun çevik, zeki ve ahlâklısını severim!..” Demek ki neymiş? Önce “Çevik” olması; yani atik, güçlü. antremanlı ve ondan sonra da “Zeki ve Ahlâklı” olması gerekiyormuş… Kendi has yurdunu terk etmiş sporcularda ahlâk ve başarı aranır mı acaba?

Geçtiğimiz yıllarda merhum Özal’ın marifetiyle, Bulgaristan’ın yetiştirdiği Türk kökenli Naim Süleymanoğlu’nu kapıp geldik. Milyon dolarlar harcadık, uluslararası yarışmalarda aldığı madalyalarla epeyce övündük durduk… Bu sporcu ithali ahlâkî miydi?

Sonra, 181 sporcuyla katıldığımız Londra Olimpiyatları’nda, 11 yabancı asıllı sporcu da, ‘Türkiye Milli Takım Sporcusu’ olarak, madalya kazanmak için ter döktü: Bu sporculardan 5'i atletizmde, 2'si güreşte, 2'si masa tenisinde, 1'er de boks ve basketbolda Türkiye'yi Londra'da temsil etti. Ne oldu? Yine madalya yerine nal topladık!.. Bu da ahlâkî miydi?

Bir kere daha, “elin şeyiyle hovardalık yapılamayacağını” anladık mı acaba? İnşallah anlamışızdır…

Bu halimizle, 2020 Olimpiyatları’na talip olmayı hak ediyor muyuz? Sonra bir konu daha var: Halkımıza “Spor” denilince, yüce halkımızın aklına hep “Futbol, Boks ve Güreş” ten başka bir spor dalı gelmiyorsa ve sporcuyu kendimiz yetiştiremiyorsak, Olimpiyat filân bizim neyimize kardeşim!?

Sakin KOŞAR…

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..