Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '10

 
Kategori
Futbol
 

Olmadı Denizli!

Olmadı Denizli!
 

Maçtan hemen sonraki basın toplantısında Mustafa Denizli maçın hakemi Hüseyin Göcek’i resmen Fenerbahçe karşıtlarına hedef gösterdi. Kendi takımı ve kendi taktikleri ile ilgili gerekli eleştirileri yapmak yerine bu şekilde bir davranış sergileyerek kendisini kurtarmaya çalışması Mustafa Denizli’ye hiç ama hiç yakışmadı.

Peki bir bakalım Mustafa Denizli hangi hakemi hedef gösterdi? Son dakikada kaleci ile karşı karşıya kalan Mehmet Topuz’u faul gerekçesi ile durdurup Fenerbahçe’nin bir golünü hiç eden hakemi, ilk yarıda Selçuk’a gereksiz bir sarı kart gösterip pasifize eden hakemi, yoruma açık pozisyonda tereddütsüz kendi takımı lehine penaltı düdüğü çalan hakemi, ikili mücadelelerin hemen hemen hepsinde faul takdir haklarını kendi takımı lehine değerlendiren hakemi..

Maçta artık son dakikalar oynanırken Ernst’in Emre’ye hareketinde kırmız kart ağır bir karardı ancak yine son dakikalarda Tello’nun Semih’e alt çenesinden isabet ettirdiği aparkat, Keita’nın yumruklarını hatırlatıyordu. Mutlaka kırmızı kartlık ve en az 5 maçlık cezayı gerektiren bir pozisyondu.

Son dakikalarda Vederson ve İbrahim Toraman’ın her ikisine birden gösterilen kırmızı kartlar ağır, sarıyı gerektiren bir pozisyondu. (Daha önceden sarı kartı olan İbrahim Toraman bu pozisyonda 2.sarıdan atılmış olacaktı).

Gelelim penaltı diye itiraz edilen Lugano’nun pozisyonuna. Bu pozisyonda Lugano topa doğru hamle yapıyor ve Bobo’nun topu çok yakın mesafeden Lugano’nun sol eline geliyor. Ceza alanının köşesinde meydana gelen bu pozisyona penaltı çalmak çok çok ağır ve yanlış bir karar olurdu. Geçen hafta Egemen’in parmaklarının ucuna dokunan ve yönü hiç değişmeyen topta da penaltı çalmanın çok çok ağır ve yanlış bir karar olacağı gibi.

Hakemin penaltı verdiği pozisyon ise yoruma açık olmakla birlikte bence penaltı verilmesi gereken bir pozisyon. (Gerçi benzer pozisyonlar başka maçlarda Fenerbahçe hücumdayken defalarca oldu ama hakemler penaltıyı verememişlerdi.). Bilica’ya penaltı noktasını aşındırdığı için verilen sarı kart doğru bir karar. Hakem Bilica’nın cezasını orada vermiş oldu zaten. Ancak tüm Anti-Fenerbahçe kamuoyu neredeyse Beşiktaş’ın mağlubiyetini bu harekete bağladı ve Bilica’ya düşman kesildiler. Hatta bazı televizyon kanallarında haddini aşan, şahsına yönelik hakaret içeren ifadeler kullanıldı ki ben Bilica’nın yerinde olsam hemen dava açarım. Sanki Beşiktaş’ın yenilgisinin tek sorumlusu Bilica’ydı. (Tabii ki rakibe pozisyon verilmemesinde baş rol oyuncularından birisi olarak Bilica Beşiktaş’ın yenilgisinin sorumlularından birisi denilebilir).

Volkan maç sonu demecinde “penaltı kurtarılmaz, kaçırılır” klişesini yanlışlıkla “penaltı kurtarılmaz, atılır” şeklinde kullandı.

Aslında karşılaşmanın ilk yarısında Guiza ve Alex kaleci ile karşı karşıya pozisyonlarda golü yapmış olsalar ilk yarı 3-0 olacak ve Mustafa Denizli maç sonunda hakemi hedef gösteremeyecekti.

Dün akşam sahanın en iyi oyuncuları başta Gökhan Gönül olmak üzere, Mehmet Topuz, Bilica, Lugano ve Guiza olarak sıralanabilir. Tabii 12.adamı da unutmamak ve tebrik etmek lazım ki dün akşam tam anlamı ile bir itici güç oluşturarak galibiyette pay sahibi oldular.

Geçtiğimiz hafta sonu çok ilginç bir ilk daha yaşandı ve Fenerbahçe taraftarları ilk defa Galatasaray’ın galip gelmesini istedi. Neyse ki onlar da gereğini yaptılar, Manisa karşısında galip gelerek az da olsa 2.’lik iddialarını devam ettirdiler. Önümüzdeki hafta tüm Fenerbahçe taraftarları bir kez daha Galatasaray’ın galip gelmesini, en azından yenilmemesini bekleyecekler.

Kasımpaşa maçında Bilica’nın olmayacak olması Fenerbahçe için çok önemli bir dezavantaj teşkil edecek ama bu hırs, istek ve konsantrasyon ile o maçtan da galip ayrılmasını bilecek ve Fenerbahçe taraftarları şampiyonluk şarkılarını çok daha yüksek sesle söylemeye başlayacaktır.

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com
 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..