Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '12

 
Kategori
Futbol
 

Olmuyor, yetmiyor! Beşiktaş 0-3 Atletico Madrid

Olmuyor, yetmiyor! Beşiktaş 0-3 Atletico Madrid
 

UEFA Avrupa Ligi 3.tur rövanş maçında, temsilcimiz Beşiktaş ilk maçta 3-1 mağlup olduğu Atletico Madrid'i, Fi Yapı İnönü Stadyumu'nda konuk etti. Siyah beyazlılar maalesef sahadan üç farklı mağlubiyetle ayrılarak, Avrupa'ya veda etti.

Söylenecek çok fazla şey var ama susmak daha çok tercih edilecek belki. Herkes kendi kafasına göre yazıp çizecek. Hatalar tek tek anlatılacak, birileri suçlanacak, eleştiriler üst üste gelecek. Tartışmalar bir türlü bitmeyecek kayıp giden bir Avrupa macerasının daha ardından. Sanırım bir tek kişi susacak. O da Beşiktaş taraftarı. Onlar, tribünde yerlerini alıp takımlarını ellerinden geldiğince "Kartal gol gol gol!" sesleriyle desteklediler. Yazık oldu, onlara yazık oldu. Başları önde olacak belki ya da tam aksine gururla, "Canınız sağ olsun." diyecekler. Belki yine kendi aralarında fazlaca tartışacaklar ama ben de bir taraftar olduğum için, şu anda onların duygularının ne boyutta olduğunu tahmin edebiliyorum. Biraz da olsa anlayabilmek için üçüncü golün ardından sahaya girip kaleci Cenk'in önünde diz çökerek isyan eden taraftara bakın.

Maça bakmak gerekirse aslında her şey güzel başlamıştı. Oyunun geneli orta saha mücadelesi şeklinde geçti, doğru. Beşiktaş kalesine Atletico'yu çok fazla yaklaştırmadı, sürekli baskı yaparak topu aldı. Atletico defansta çok hızlı çoğalarak rakibinin ayağından topu kaptı. Ama İspanyol ekibi, bulduğu ilk pozisyonu gole çevirince bizim moralimizi bozdu tabii. Yine de buna rağmen Beşiktaş mücadele etmeye devam etti ama kaleye bile yaklaşamadı, acaba sorun neredeydi?

Yüksek toplarla rakip kaleye gidilmeye çalışıldı. Bütün yük de, Quaresma kadro dışı kaldıktan sonra iyice Fernandes'in sırtına bindi. Neticede o da insan. Çok iyi top alıyor, saklıyor fakat attığı top yerini bulmayınca veya yerini bulsa bile değerlendirilemeyince o daha ne yapabilir ki? Atletico savunmasının oyunu belliydi, rakibini hemen sıkıştırıp topu kapıyordu. O zaman bol bol pas yapmak gerekiyordu ve bence yüksekten değil de yerden oynamak daha da doğru bir taktikti. Fakat bunu çok daha sonraları yapmaya başladı siyah beyazlılar ve o dakikalarda rakip kaleye birazcık daha yaklaşma fırsatı buldular. Gerçi o da pek etkili olmadı ya... Etkili bir pas trafiği yoktu. Takım oyununun yeterince olmadığını düşünüyorum sahada.

Peki ya Atletico Madrid ne yaptı? Pas yaptı ve çok fazla koştu. Belki Beşiktaşlı futbolcuların iki katı koştu. Savunmada hep beraberdi, atakta da hep beraberdi. Takım oyununu onlar yaptı. Ellerine geçen fırsatları da kullandılar. Bazı pozisyonları harcamakta da gayet cömerttiler. Yahu ben diyorum ki, ikinci gollerine bir bakın. Artık maçın sonlarına geliniyor, Atletico turu geçti, tamam. Egemen gelen topu sektiriyor, Cenk de gayet rahat bir şekilde topa bakıyor. Falcao yerinde durmuyor, topa kafasını sokup golü atıyor. Durumun tam tersi olması gerekmez miydi? Ne demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir. Bu kalite farkı mıdır yoksa başka bir şey midir ona da siz karar verin.

Carvalhal'in hırsı nerede? Basın toplantısındaki o "şampiyon futbolcuları" nerede? Ne olursa olsun savaşacak olan takım nerede? "Yenilin ama ezilmeyin." diye bir söz vardır ya, bari onu yerine getirin! Beşiktaş'ın buralara kadar gelmesi çok güzel, bunun için de kendilerini tebrik ediyorum ama maçtan bir gün önce gördüğümüz görüntülerin karşılığı bu olmamalıydı. Artık bahanelere sığınmamak gerek. Beşiktaş gibi büyük bir camiaya yakışmayan bir sonuç var ortada. Sonucu da geçtim, yakışmayan bir futbol var sahada. Teknik direktörün basın toplantısını izlerken biraz olsun ümitlenmiştim, keşke o ilk dakikalardaki hırsı doksan dakikaya yansıtabilselerdi de her şey daha da güzel olsaydı. En azından ben buraya "Takımı mücadelesinden dolayı ayakta alkışlıyorum." yazabilseydim.

Söylenecek sözler burada bitmez. Elbet söylenecek çok fazla şey var. Tartışılacak... Fakat birilerini suçlamak ne fayda getirir ki? Hatalarımızı görüp önümüzdeki senelerde umarım Avrupa'da daha iyi yerlere gelebiliriz... 

 
Toplam blog
: 313
: 1350
Kayıt tarihi
: 21.03.07
 
 

1996'nın ilkbaharının dünyaya getirdiği birçok çocuktan biriyim. Milliyet Blog'da yazmaya yaşım h..