Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '07

 
Kategori
Felsefe
 

Ölüm ve yaşam

Ölüm ve yaşam
 

Bir rahip ormanda yürürken bir kaplana rastlar. Kaplan onu kovalar ve rahip bir uçuruma gelene kadar kaçar. Hemen arkasında kaplan olduğu halde adam bir üzüm asmasını yakalar ve aşağı doğru iner. Aşağıda bir başka kaplan belirir. Adam orada asılı dururken, farenin biri adamın asıldığı yerin hemen arkasındaki bir çatlaktan yavaşça ilerler ve asmayı kemirmeye başlar. Ölüm yukarıda, ölüm aşağıda ve ölüm ikisinin arasındadır. Adam ağzının yakınında büyük, olgunlaşmış bir üzüm salkımı görür. İşte bu nefistir!

Hikaye veya öykü bu!

Ölüm artık kaçınılmaz ise son dakikaları, son saniyeleri hatta son saliseleri hayattan zevk alarak geçirmek doğru bir yöntem olur mu?

Sanıyorum doğrudur. Öyle olsa gerek. Farklı bir davranış içine girsen ne değişecek? Hiç bir şey!

Ölüm insanları, ne zaman, nerede, nasıl ve ne şekilde bulacağı bilinse ne olurdu?

Tam bir kaos ortamı oluşurdu. Ne zaman, nerede, nasıl ve ne şekilde gibi soruların Bilinmemesi üzerinde yaşamımızı devam ettirmek kaçınılmaz oluyor.

Ani bir kalp krizini nasıl değerlendiriyorum. Yanıtım aynen şu biçimde olurdu. ‘’Biraz önce sapasağlam olan bedenin bir organı aniden ihanet etmesiyle doğan düş kırıklığı, şaşkınlık ve ölüm’’

Aslında bu tatsız konuyu fazla uzatmak istemiyorum. Artık herkes hayal gücünü kullanarak; kendi felsefesini uygulayarak; kendi sonu üzerine bir şeyler söyleyebilir kanaatindeyim.

Saygılarımla.

 
Toplam blog
: 689
: 2433
Kayıt tarihi
: 17.01.07
 
 

 2007 yılından beri Milliyet Blog'da yazarım. 2009 yılında 'Normal Ötesi Aşk' ve 'Normal Ötesi Aş..