Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölümü düşünmek,

Ölümü düşünmek,
 

fotoğraf bana ait


Birkaç gündür kötü bir haber bekliyorum. Telefonu elime almaya, aramaya korkuyorum. En son haberler hiç iyi değildi.

Bugün fal bakan bir komşu bir hastadan haber alıp üzüleceğimi söyledi. Fala inansam mı, yoksa es mi geçsem?

Ölüm gerçeği yine yakınlarda dolaşıyor. Bazen hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama kapılıp gidiyor insan, bazense her şey boş geliyor. “Bir gün yok olacaksın, bu kadar uğraş niye?” diye soruyor kendine, kısa bir an, çok kısa. Çünkü bu soru uzun süreli bir soruya dönüştüğünde yaşamın tadı bitiyor.

Çocukken deli gibi korkardım ölmekten. Toprağın altında yalnız kalmaktan, sonra kendi kendime” haberin olmayacak ki” derdim. Şimdi korkmuyorum, doğanın bir parçası olduğumu ve sonunda doğaya döneceğimi düşünüyorum. Organik atıkların doğada kolayca parçalanıp yok olduklarını biliyorum. Yine de hoşa giden bir düşünce değil. Ben oldum olası kötü hikâyelerden, korkunç figürlerden, korku filmlerinden hiç hoşlanmam. Bu düşünceyi kafamdan hemen uzaklaştırıyorum.

Ölüm, ölenden çok geride kalanları düşündürüyor bana. Sevdiğin bir insanı bir daha hiç görememek, en kötüsü görme umudunun olmaması. Babamı kaybettiğim zaman hep uzak bir yerlere gittiğini geri döneceğini düşünmeye çalışırdım. Bir an için hafiflerdi içim. Öyle olmadığını bile bile bir yalana inanmak çaresizliktendir.

Bu nedenle, her şartta ve nerede olursa olsun ölüm haberleri canımı acıtır. Bir evlat öldüğünde anne olur, anne-baba öldüğünde evlat olurum, dişlerimi sıkar, kendimi tutmaya çalışırım. Yalnızsam şu an olduğu gibi yaşlar yanaklarımdan süzülür gider.

O haberi hiç almamalıyım, ancak o çok hasta. Bu sefer evlat olacağım ve çok üzüleceğim.

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..