- Kategori
- Psikoloji
Olur mu bazen böyle?
Masamın üzerinde yığın haline gelmiş kağıtlar, bana "hadi oku bizi" diyen sanal bültenler, yarın ki kıytırık röportaj için yapılması gereken hazırlık... Elim tuşlara gitmiyor, canım hiçbir şey yazmak istemiyor, "profesyonel kalemim" beni terketti, yazamıyorum.
Peki "Değirmen" için kafamda dün akşam kurguladığım yazı nerede? Hani çocukların "öldüren merdivenlerden" düşüp hayatını yitirdiği, sağ kalanların bodrum katlara çekilip işkence yapıldığı, yöneticisinin "Burası sirk değil" diyerek posta koyduğu, televizyonların dövülen çocuğun sabıkalı olduğunu söyleyip aklamaya çalıştığı alışveriş merkeziyle ilgili yazı. Beynimin hangi kıvrımına saklandı ki bulamıyorum.
O’nu arasam bu akşam çıkarmıyız acaba, değişiklik olurdu. İyi de O'nu da görmek istemiyorum. Hem nereye gideriz ki? Ben bir yere de gitmek istemiyorum. Yılbaşında ne yapsam acaba? Geçen seneyi de hatırlamak istemiyorum.
Nerden takıldı aklıma, her ne takıldıysa, onu da bilmiyorum. Yazdığım herşeyi yazmamış, okuduğum herşeyi okumamış olmak istiyorum. Sadece donup kalmak. "Yaşadıklarımdan öğrendiğim" hiçbir şey olmasın istiyorum. O şiiri unutmak istiyorum, o şarkıyı da, "O" adamı da, "O" çocuğu, “O” kadını da. Çocuklarına tecavüz eden,öldüren, döven bir ülkede, habire içinde ki çocuktan söz eden şımarık ruhlardan nefret etmek istiyorum.
Yalanlardan, "yalancıktan" yaşamlardan sıkıldım da; sanki ben çok mu yalansız yaşıyorum. Hani çok seviyordum, yüzünü niye hatırlamıyorum? Yazmak istemediğimi söylerken, niye oturdum da yazıyorum? Kendi açıklarımı örtbas edip, niye başkalarının celladı olmak istiyorum?