Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '14

 
Kategori
Siyaset
 

Orta öğretimde başörtü serbestisi

Orta öğretimde başörtü serbestisi
 

alıntı


Başörtüsü nedeniyle öğrencinin üniversite eğitim hakkının gasp edilmesi ileri demokrasinin vicdanına sığmaz bir olaydı. Tamam, anlaşıldı ve çözüldü. Şimdi orta öğretimde kızlara başörtü serbestisi veren kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklik bence ne demokrasi ne insan hakkıyla ilişkili değildir. Tamamen siyasi bir ideolojiyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü orta öğretim zorunludur; üniversite gibi kişinin iradesine bırakılmış bir eğitim-öğretim sistematiği değildir.
 
Bu sözde daha ileri demokratik düzenlemeyi sosyal fayda açısıyla da ilişkilendiremedim. Neymiş bazı ebeveynler başları örtülü olamadığı için kızlarını okula göndermiyorlarmış. Bazılarımız böyle düşünüyor olabilir. Zorunlu öğretim kanunu ne oldu? Devletsin, çocuğu alacak okuluna getireceksin. Okulun genel kılık kıyafet düzeni ne ise öğrenci de öyle giyinecek. Okul kıyafeti kızlar başlarını örtecek diyorsa, canı isteyen değil, hepsi örtecektir. Baş açık, etek boyu dizde, saçlar yüzü gösterecek biçimde kesilmiş veya toplanmış diyorsa, öyle olacaktır. Burası erişkinlerin okulu değil; öğrenci canı istediği biçimde giyinemez. Burası bir din, aşiret veya tarikat okulu da değil; öğrenci, ailesinin dinine veya yaşam biçimine uyarlı tercihine göre giyinerek okula gelemez. Hoş, baş örtmeyi farz kılan tartışmasız bir dini gerekçe de bulunmuş değil. Ayrıca, inanca saygı gerekçesiyle bu serbesti verilince kıstas gereği diğer inanç gerekçeleri de bu ‘atak demokrasi’ nimetlerinden faydalanabilmelidir. Örneğin askerlik yapmayı inancına uygun bulmayanların hakkı verilmelidir; inancı gereği erkek tenine değmeyi günah sayacak kadın doktorlar da bu demokrasinin gururu yapılmadır. Dinin kayıtlı bilgisi vardır; ancak inancın bilgisini sorgulayamazsınız. Başörtüsünü “inanca saygı” gereği zorunlu kamusal öğrenimde serbest bırakınca, “inancım gereği” diyerek toplumsal var oluşunu kendince düzenleme hakkını herkese vermek gerekir ki, bu durumda toplumsal var oluş düzenini korumakta sıkıntılı sorunlar çıkması kaçınılmazdır. Başörtüsü, devlet erki tarafından dinin gereği yapılmışsa serbest bırakılması anlamsızdır; resmen dini bir ihtiyaç sayılınca tüm Müslüman kız öğrencilerinin başlarını örtme gereği doğmuş olur. Bu da TC’yi laik-demokratik-sosyal bir hukuk devleti olmaktan çıkartıp bir din devleti yapmanın yolunu açar tabi ki…
 
Kızların orta öğretime başları açık devam etmeleri de aslında laik demokrasiyi bir gıdım ileri taşıyan bir şey değildir. Çocukların baş açıklığı laiklikle ilişkili bir şey yapılamaz. Adam döner sorar, “laiksen neden benim dini inancıma karışıyorsun?” Bu mesele ne din, ne inanç ne de laiklikle göbek bağı olan bir gerçeklik arz etmez aslında. Sadece toplu yaşamın kamusal düzen ve biçimlenme tasarımıyla ilişkilendirilebilir bir gerçeklik arz eder. Ancak, beşinci sınıf sonrasına kadar kız öğrencinin başını örtme yasağı dururken düzenlemenin söz konusu toplumsal tasarım gereği yapılmadığı açıktır. Düzenleme ideolojik bir tutuculuğun siyasi zihniyetine uygun yapılmış görünüyor; bu tutucu zihniyet kızların beşinci sınıftan itibaren dini vecibelerden sorumlu olduğunu varsayar.
 
Kıyafet serbest olamaz mı? Olabilir elbette. Toplumsal var olmanın edep ve estetik ortalamasını tutturan bir kıyafet sınırlarının tanımı yapılırsa, öğrenci o tanıma uygun giyinip gelebilir. Bu ortalamanın sınırları içine başörtüsünü de katmak demokrasinin atılım gururu yapılabilir elbette. Ancak zamanın ruhuna sorabilseydik eğer, bunun demokrasinin gururu olmaktan çok, kızlarının başlarını, “ört, yoksa okula gidemezsin” tehdidiyle örtecek olan ebeveynlerin gururu olacağı yanıtını alırdık. Aslında başörtüsünü inancın gereği sayan veya yaşam kültürünün ahlâki bir biçimi sayan aileler kızlarını okula başları açık gönderseler de onları okul dışında başlarını örtmeye ya zorlarlar ya teşvik ederler zaten. Yani, aldıkları eğitim öğretimle zihinleri özgür düşünceye açılamıyorsa bu kızların okula başları açık gitmeleri onları daha çağdaş kadın yapmaya yetmez. Esas olan eğitim öğretimin insan zihnini ve ruhunu özgürleştirici nitelikte olmasıdır. Bu nitelik öğrencinin kıyafetini inanç ve din gereğine bağlayarak serbest bırakmakla elde edilemez. Yasakçı hiçbir kıyafet düzenlemesiyle de elde edilemez. Ancak, zorunlu öğretimde inancın keyfiyetine bırakılan bir kıyafet özgürlüğü demokrasiyi eğitim öğretim dışına taşan sorunlara gebe bırakabilir.
 
Sonuç olarak, AKP Hükümeti bugüne kadarki en sevimsiz abesle iştigal siyasetini yapmış oldu; bu yüzden oy kaybedeceği kehanetinde bulunuyorum. Umarım toplumsal sağduyumuz bu düzenlemenin istismar edilmesini önleyecek kadar güçlüdür. Ve bir daha umarım ki, bu sağduyumuz Atatürk'ün zaman yolunu yapan “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişindeki anlamın insani uygarlık için ne denli yüksek önem arz ettiğini tasavvur edebilecek bilince ermiştir…
 
 
Muharrem Soyek
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..