Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Özel bir gün

Özel bir gün
 

Çok zaman geçmiş aradan... çok uzun yıllar... zaman ne çabuk akıp gidiyor?... seksen yedi, doksan yedi, iki bin yedi... tam yirmi yıl olmuş biz evleneli ! Dile kolay !! diyor insan ama olay bu değil.


Çok sıcak bir karşılaşma değildi bizimkisi.. öyle yıldırım aşkı falan hiç !! tamamiyle zıtlaşmalarla, atışmalarla dolu geçen bir zaman zarfında oldu herşey.

O gün işe ilk girdiğim gündü ve yagmur yagdıgı için çalışma yoktu şantiyede. Odaya, dizlerine kadar plastik sarı çizmeleri çekmiş, omuzlarına da kahverengi bir gocuk sırtlanmış.. bıyıklar aşağı doğru uzatılmış bir erkek girdi...

Ağzının kenarına da bir sigara kıstırmış ( şimdi içmiyor) o kadar ukala, ve lakayt bir görüntü sergileyen biri işte. Ve henüz yirmi altı yaşında o zamanlar... en deli, en asi zamanları. Ama aynı zamanda insanda güven uyandıran bir görüntü de var tuhaf.

Tanıştırıldık karşılıklı... şöyle bir kafasını çevirip baktı bana, hafifçe selam verdi hiç gülümsemeden.. ve elini uzatmadan." ne kadar suratsız, meymenetsiz" dedim yanımdakine o çıktıktan sonra.

Ama beni ona doğru çeken birşeyler vardı mutlaka... çünkü ben her gün ona dogru gidiyordum. Ve sanırım o da bana dogru geliyordu. Bakışlarını yakalıyordum çünkü zamansız.. odamın önünden geçerken, arkadaşlarla toplu halde otururken.. en son bir bakışını yakaladım ki... "tamam" dedim bu "o".. artık bırakmak, kopmak imkansız.

Çok komiktir... sevdiğini söyleyen ilk ben oldum.. ondan beklemedim. Onun şantiyeden uzak oldugu günlerdi...Memleketine gitmişti... işte o arada Hürriyet gazetesinin verdiği küçük ajanda gibi bir deftere ondan uzak oldugum zamanlarda neler hissettiğimi , onu ne kadar çok özlediğimi yazmıştım. hala yaparım onu.. ondan uzak oldugum günlerde küçük kagıtlara yazarım işte birşeyler... onun bulabilecegi yerlere koyarım sonra da.

Dönüşünde de bir yolunu bulup eline verdim. Bendeki de ne büyük cesaret!! geri tepme gibi bir durum da söz konusu bu arada tabii "size öyle gelmiş, size karşı birşey hissetmiyorum alın defterinizi başınıza çalın" da diyebilirdi. yer yarılsa da yerin dibine girsem olayı söz konusu.

Ama ben adım gibi emindim.. ve öyle de oldu... O gecenin sabahında işe gittiğimde elime bir kağıt tutuşturdu.. Ama o gece sabahı sabah ettim ben.. keşke vermeseydim'lerle dolu olan cümleler kurdum kendime.

Aradan yirmi yıl geçti.. yağmurlu bir günde tanıştıgımız gibi... 18 ekim 1987'de yine yağmurlu bir güne evlendik işte...

insan hayatına neler sığmaz ki bu zaman diliminde? O kadar çok yer gezdim, o kadar çok yer degiştirdim.. kaybettiğim ve hayatımdan çıkıp giden o kadar çok insan oldu ki... ve kazandığım da o kadar çok insan.. hesapladığımda yirmi yıl olmuş olduğunu görüyorum ama.. gelin de bana sorun.

hayır tabii ki o kadar olmadı!! Valla ben bu evlilikten bi şey anlamadım. Harala gürele geçti zaman işte... istem dışı ayrılıklar, uzaklıklar.. beklemeler, özlemler, kavuşmalar derken.... bu kadar yıl oldu.

Ve ben kendimi hala çiçeği burnunda yeni evlenmiş bir genç kız olarak görüyorum ne tuhaf.. Bana her daim özel oldugumu hissettiren, ve her daim sevdiğini söylemekten bıkmayan.. kollayan, her konuda yanımda oldugunu hissettiren, destekleyen sevgili eşimin büyük payı var bu hislerimde.

Albümleri karıştırıyorum her evlilik yıldönümüm geldiğinde ve aynı yerde oldugumuz halde birbirimize yazdığımız o mektupları okuyorum... Düğün resimlerimize bakıyorum.. kare kare yaşıyorum, satır satır okuyorum... ilk kez karşılaşmamızı hatırlıyorum; ilk kez yanyana gelip aynı karede oluşumuzun resmine gülüyorum.. ilk elimi tutuşunun heyecanını... bana bakarken bakışlarındaki derinliği ise hala görebiliyorum.

her daim el-bebek gül bebek geçmiyor tabii bu evlilik... arada tuz-biber de ekiyoruz ilişkimize.

sevginin önemini,
saygının değerini,
Mutluluğun kıymetini biliyoruz.
Bir yol var önümüzde gidiyoruz bakalım gidebildiğimizce.... yürüyoruz;

Zuzum'la... oğluşumla.. sevdiğimle birlikte..

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..