Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Özgürlük sınırsız mı?

Özgürlük nasıl bir kavramdır sizce? Nereye kadar özgürlük olmalıdır? Çıplaklık mıdır? Yasakları delmek midir? Ulu orta ağız dolusu küfür mü etmektir? Yoksa beş dakika bile olsa nefes almak mıdır? Sınırları mı olmalıdır, yoksa sınırları olursa özgürlük olmaz mı?

Özgürlük anlayışı o kadar farklıdır ki yaşa göre bile değişir. Lisede okurken bir cafeye gitmek büyük özgürlüktü bizim için sonra başka şehirde okumak sonra çalışmak, para kazanmak gelirdi.En sonunda da kendi evinin olması çok büyük özgürlüktü. Ayaklarının üstünde durabilmenin en büyük göstergesiydi veya biz öyle sanırdık. Oysaki hayat zaten böyleymiş. Biraz daha büyüyünce anladık.Zaten ayrı bir hayatımız, ayrı bir evimiz olacakmış. Ölene kadar anne-baba'nın dizinin dibinde istesek bile olamayacakmışız. Boşuna bir an önce uçmak için çabalamışız. Zaten ömür boyu uçsuz bucaksız ovaların, yüksek, karlı, buz gibi dağların, alçalıpta bir yudum su bile alamadığımız deli akan nehirlerin üstünde uçacakmışız.

Belgesellerde ne zaman yavrusunu yuvadan gagasıyla itmeye çalışan bir anne kuş görsem, içimden''itme, o zamanı gelince zaten uçacak'' diyorum. Zavallı anne ise, bir an önce uçsunda yuvayı gören diğer yırtıcı hayvanlar yavrusunu yemesin diye uğraşıyor. Nehir kenarına su içmeye gelen geyik sürüsü önce etrafı koklayıp, dinleyip tehlike var mı diye bakınıyorlar. Bende bakıyorum, hiçbir tehlike yok. Narin başlarını suya eğip ilk yudumu aldıkları anda en az 10 tane timsahın saldırısına uğruyorlar. Timsahlar dişlerini geçirdikleri geyikleri bütün çırpınışlarına rağmen suya çekiyorlar ve arkada olan geyikler kaçıp kurtuluyorlar.Ne ilginç bir doğa kanunu!! Önde olan yenilip yutuluyor, arkada kalanlar ise kurtuluyor.

İnsanoğlunun hayatı gibi, öncü olan tehlikeyle ilk karşılaşan oluyor. Ya yenilip yutuluyor ya kaçıyor ya da kendi yutuyor düşmanını. Çölde yaşayan bir böcek türü de başka bir böceği felç ederek yavrusunu içine bırakıyor ve yavru o felçli böceği yiyerek büyüyor. Tıpkı dost sanıp evine, dünyana aldığın dostların seni yemesi gibi. Doğadan, toprak anadan hiç ayrıcalığımız yok. Bizler ne kadar kendimizi kandırmaya çalışsak da kuşlar, böcekler, ağaçlar bütün canlılar kadar özgür ve o kadar da sınırlıyız. Özgürlüğümüz bize sunulan hayat ve sunulduğu yere kadar ki kısım. Daha fazlası yok.

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..