Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Peki, şimdi ne olacak?

Peki, şimdi ne olacak?
 

hukukihaber.net


Dedikodu ayyuka çıkıp, memleket ister istemez karışınca… İster istemez , bir çok kafadan bu soru soruluyor: “Peki şimdi ne olacak…?”

Evet, günlerden beri, hareketin ağırlığı yüzünden Meclis toplanamıyor. Yüzlerce polis darma dağınık olmuş; perişanlar… Savcı milleti zaten diken üzerinde. Çünkü takipte oldukları o kadar çok ciddi mesele var ki, hangi birisinin peşine düşüceklerine şaşırmışlar… Üstelik de , savcılar da rahat değil, hatta bir bakıma tehdit altında sayılabilirler. HSYK da belli ki kendini rahat hissetmiyor. Hakimler… onlar henüz işin içinde değiller. Ama eninde sonunda bu işin  sonuçları hakimlerin önüne konulacaktır. O zaman ne yapacaklar?

Çünkü Siyasi erk tarafların rahat çalışmasına fırsat vermiyor. Öteden beri, Yürütme erki, Yargı erkine ve Yasama erkine tamamiyle hakim olmaya çalışıyor ve bütün organların Siyasi kudretin emri altında olmasını istiyor. Bu neyi getirir, bir tek partinin ebedi hakimiyetini… Onu istiyorlar, biz istemediğimiz sürece bizim hakkımızda hiçbir soruşturma yapılamaz… Bizim hakkımızda soruşturma yapmaya çalışanlar, şu veya bu şekilde derslerini alırlar!

Peki ne olacak bu iş.

Benim aklıma bazı seçenekler geliyor. Bu seçeneklerden bazıları İdeal bir Demokraside yapılması gerekenlerle ilişkili, bazıları ise, realitede bu günkü iktidar olan partinin yapması muhtemel davranışlar:

1. Belki de sonunda savcıları rahat bırakacaklar. Savcılar Ergenekon, Balyoz davalarında nasıl rahat bırakıldı ise, bu davada da rahat bırakılacaklar. İstediklerini  parti parti  çağırıp, bir güzel öğrenmeleri gereken bilgileri öğrenecekler ve sonuçta eğer tutuklanması gereken bazı tipler varsa tutuklayıp, onları hakimin karşısına çıkaracaklar. Bu süreç  dolayısıyla bütün polis ve savcılar rahat bırakılacak; gerektiği gibi hareket edilecekler.

Ama belli ki, savcılar hareket edemiyor. Savcıların ve polislerin elleri, ayakları tutuluyor. İstedikleri sorgulamaları hür iradeleriyle yapamıyorlar. Çeşitli engeller çıkarılıyor. Dosyalar ellerinden alınıyor.

O zaman araştırma ve soruşturmaya tabi olan bir çok dosya ve tutuklu bir süre sonunda, soruşturmasızlık ve sahipsizlik yüzünden serbest bırakılacaklardır.

Ama kamuoyu buna izin verir mi? Çünkü bazı olayların kokusu ve kanıtları öylesine yerlere saçılmıştır ki artık mintan ayıbı saklayamıyor. Kim saklamak isterse istesin; saklamak isteyenler bu işin altında kalıyor ve kalacaktır.

2. Polisler ve savcılar öylesine siyasi erk tarafından çevrelenecek ve tehdit edilecektir ki, sonunda, kimse hareket yapamaz hale gelecek. Gözaltında bulunanlar, tutuklular ve takip edilmesi gerekenlerin hepsi elini kolunu sallaya dışarı çıkacak. Kendileri hakkında hiçbir takibat yapılamayacak (Yapılacak olursa, yapacak olanlar tutuklanacak…) ondan sonra bu şahıslar ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına kadar kaçıp gideceklerdir.

İş buraya kadar uzayabilir mi? Yargı erki bu kadar kötüye kullanılabilir mi? Bunu zaman gösterecektir. Tabii, eğer yargı erki bu derece kötü duruma düşürülecek olursa, adaletin temeli tümden bozulmuş demektir. Hiç mahkemelere gitmeye gerek görülmeyecektir. Herkes kendi hakkını kendi kollayacaktır. Olur mu? Bilemem…

3. Eğer takibatlar sürecek olursa, daha ciddi kanıtlar bulunup, bazı kişiler ve siyasiler hakkında daha ileri derecede soruşturma açılması gerekirse. Bu durum,  bir bakıma  siyasierkin çökmesine yol açacak.. Davalar davaları izleyecek ve sonunda “Osmanlı İmparatorluğu..!” çökecektir. Hem mali açıdan, hem siyasi açıdan kötü ufuklar belirecek. Bunun için belki acil olarak, genel  seçimlere gitmek gerekecek. Fakat, bu arada bir çok önemli siyasi de kendini savcılık kapılarında bulacaktır.

Siyasiler bunu göze alabilirler mi? Kendilerini savcının ellerine rahatlıkla teslim edebilirler mi? Önemli bir sorudur.

4. Bir başka durumda olduğu gibi. Yanan ateş sınırlandırılacak ve birkaç kişi, (birkaç Bakan) adaletin insaflı ellerine teslim edilecek..) ve zaman içinde yanan ateşlerin ve esen fırtınaların dinmesi beklenecektir. Bizim mahkemelerden her türlü karar çıkabilir. Bu durum sabırla beklenecektir. Deniz Feneri Davası gibi … Dava unutturulacaktır..

5. Bu davalar ve soruşturmalar sonucunda artık halk büyük bir infial gösterecek. Halkın karşıtlığı , iktidarı alt üst edecektir. Bu arada iktidar partisinin kendi içinde bölünmelerin ve parçalanmaların, kliklerin hızla arttığı görülecektir. İktidar partisi içinde birlik ve dirliği sağlamak artık mümkün olmayacaktır.

Daha başka olasılılar da var mıdır? Şarkıdaki bestekarın dediği gibi :”Bir ihtimal daha var. O da ölmek mi, dersin…”  Kolay değil bu kadar yükü taşımak. Her babayiğitin bu yükün altından kalkması kolay değildir.

“Eğer insanlar gerçekten temizse, onlara hiç kimse bir şey yapamaz…” İşte Ergenekon, Balyoz davaları ortada… Onlardan kaç tanesi gerçekten suçlu? Bakalım kaç tanesine daha “Affedersin yanlış yapmışız..” diye özür dilenerek izin verilecektir; salıverilecektir…

Türkiye de halkımızın temelde adaleti ve devlet kapısını nasıl gördüğü : “Allah hekime hakime muhtaç etmesin…” sözünden bellidir.  Hakimin eline düştün mü ..! Eh ben bir şey söylemiyeyim, adalet sistemimizi yakından bilen insanlar söylesinler. Kolay değil… Kolay değil… Hadi Allah kolaylık versin. Ama… 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..