Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '13

 
Kategori
Sinema
 

Persepolis

Persepolis
 

Çocukluğum Ankara’da geçti benim. Hayallerim, ağlamalarım, gülmelerim, arkadaşlarım, sevgililerim Ankara’da o soğuk mu soğuk şehirde göründüler gözüme ilk olarak. O kadar güzel bir çocukluk yaşadım ki etrafımdaki çocukları gördükçe onlar adına üzülüyorum şimdilerde. Arkadaşsız büyüyen, oyuncaklarını paylaşmayan, sterillikten bağışıklık sistemleri zayıflamış bir nesil yetişti bizim ardımızdan. Internetimiz yoktu, cep telefonumuz bilgisayarımız yoktu. Oyuncaklarımızı çoğu zaman kendimiz yapardık .

Tek çocuk olarak büyüdüm ve tek olmak yalnız olmak anlamına gelse de ben hiç hissetmedim yalnızlığımı. Arkadaşlarımla oyun oynamaktan yorulduğum günleri çok özledim aslında. Her koşul için oyun yaratabiliyorduk.. Kışı özellikle seviyordum, çünkü nasıl anlatılır bilmiyorum ama etrafınız karlarla kaplıyken ve arkadaşlarınız yanınızdayken hava sizi büyüler. Gözünüzü alır o beyazlık ve kaybolursunuz içerisinde. Annemden çok dayak yedim kimselerin basmadığı yerlere gittiğim, boyuma kadar kara saplandığım, üşütüp hastalandığım için. Ama hiç pişman değilim. Çocuk olsam, hiç bir şey düşünmeden sadece gülsem oynasam arkadaşlarımla bir gün daha.. Bir de çizgi film hastasıydım çocukken ve üzülürdüm ölürsem çizgi film izleyemeyeceğim diye. Yani o kadar çok seviyordum çizgi filmleri.

Haftasonu güzel bir film izledim (çok eski ama ben yeni izledim). Güzel bir çizgi film aslında. PERSOPOLIS. İranlı çizer Marjane Satrapi’nin kendi hayatını anlattığı bir film. Filmde Persepolis, bir kız çocuğunun gözünden Şah dönemi ve Molla devrimi anlatılıyor. Filmde Doğu-Batı kültürleri arasında kimlik bunalımı yaşayan bir gencin hayatı gayet güzel bir şekilde anlatılmış. Süreç o kadar iyi verilmiş ki; iran'da Şah döneminde büyüyen bir kız çocuğu, Molla dönemi ve bu süreçte yurtdışına çıkması- ergenlik – depresyon – kimlik arayışı süreci, "Batı"da aşık olması, yaşadığı hüsran tekrar yurduna dönmesi, İran'daki baskılar ve insanların özgürlüğü arayışları..

Mimikleri çok beğendim. Anne – baba - amca ama özellikle de filmdeki büyükanne, tavırları davranışları mimikleriyle çok iyi verilmiş..

Büyükannenin bir cümlesi çok etkiledi beni. ”Korku farkındalığımızı azaltır” diyordu. Hislerin, duyguların, sürecin, hayallerin, umutların bir çizgifilm ile nasıl güzel verildiğini göreceğinizden eminim filmde..

Bir tarafta Doğu’da yaşanan baskılar, kısıtlanmış özgürlükler, yaşama çabası, birliktelik bilinci, diğer tarafta batıda yaşanan bencillik, duyarsızlık, hayatı anlamlandırma çabası ve bu süreçler arasında büyüyen ergenleşen kimliğini zaman zaman inkar eden bir kız..

Daha fazla söze gerek yok sanırım..

Aşk olsun her bir kareye..

Bektas

  

 
Toplam blog
: 8
: 367
Kayıt tarihi
: 17.01.13
 
 

Müziği seviyorum, bir de geriye kalanları müziklendirmeyi.. ..