Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '11

 
Kategori
Kültürler
 

Prof. Dr. İlhami Durmuş Bozkır Kültürü'nü anlattı.

Prof. Dr. İlhami Durmuş Bozkır Kültürü'nü anlattı.
 

Bir kültürden diğerine kalan hatıralar(Resim.Alınıt)


İlesam Kültür Evinin geleneksel toplantılarından biri 26 Kasım 2011 Cumartesi günü Vakıflar Genel Müdürlüğünde yapıldı. Etkinliğin konuğu Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Durmuş'tu. Konu ise BOZKIR KÜLTÜR ÇEVRESİ VE TÜRK DEVLET ANLAYIŞI.


Atalardan gelen yaşam biçimi olarak tanımlanan, Latince kökenli “kültür” kelimesinin toprağı ekmek, işlemek anlamına da geldiğini, sonraları “has” ve “ekin” kelimeleri ile de anıldığını, bu kelimenin insanların yaşam biçimlerini, coğrafyasını, toplumu, toplumla mücadelesini yansıttığını belirterek sözlerine başlayan Durmuş, kültürün daha geniş bir yelpazeyi kapsadığını sadece toprağı ekip biçmekten ibaret olmadığını, bitki, hayvan ve ormana bağlı olarak coğrafyaların oluştuğunun altını çizdi.

Prof. Dr. İlhami Durmuş’un slayt gösterisi eşliğinde Bozkır Kültürü hakkında verdiği değerli bilgileri şöyle özetleyelim:

“Hayatın üç gayesi “av, sürü ve akın” dır. Güce, kuvvete dayalı bu yaşam tarzında çobanlık ön plandadır ve “at” önemli bir yer tutar.

Deve, öküz, koyun gibi diğer hayvanları da bazı kültürlerde görebiliriz. Din, siyaset, sanat alanlarında at konu olarak önemini korur.


Geyikleri olan kültürlerde vardır. At diğer kültürlerde arabaya koşulan bir hayvan olarak görülürken, Türk kültüründe hem binek hayvanı olarak hem de savaş zamanlarında kullanılmıştır.

“Göçer ev” lerde yaşarlar. Bu evlerin modernize edilmiş hallerini günümüzde kullanılan karavanlar temsil eder. Çoban kültüründeki “kepeneklerden” yola çıkılarak tekerlekler üzerinde kentler inşa edilmiştir. Göçer evlerin misafir odası ve çocuk odaları olmak üzere bir değil birkaç odası bulunmaktadır. Gündüzleri kadınlar ve çocuklar bu evlerde dinlenirken erkekler de dışarıda işleri ile meşgul olmakta, istedikleri zaman evlerine girerek dinlenebilmektedirler. Evler kuruldukları alanlarda bir şehir görüntüsü oluşturmaktadırlar.

Kızılay çadırına benzer çadırlar da kullanırlar. Bu çadırların üzeri keçe ile kaplıdır.

“At yarışları” geleceğin savaşçılarını yetiştirmek adına oldukça önemlidir. Birinci olanlara ödül verildiği gibi sonuncu olanlara da şevkleri kırılmasın, yarışlardan soğumasınlar diye ödül verilir.

Küçük yaşlarda koyun üzerinde eğitilen ve tavşan benzeri hayvanları avlayan çocuklar büyüyünce tay / at üzerinde büyük hayvanları avlamaya başlarlar. Görüldüğü gibi Bozkır yaşamında “av” da büyük önem taşımaktadır.

Av söz konusu olunca “mızrak ve oklardan” da bahsetmek gerekir bu kültür de. Sağlam olması için mızrağın kirişleri kurt sinirlerinden yapılır ve zehirli oklar da kullanılır.

Savaş anında atın dört ayağının da yerden kesilmesiyle birlikte geri dönüp oku fırlatmak “Ustalık” olarak nitelendirilir. Bu önemlidir çünkü uzaktan savaş kan kaybını azaltmaktadır.

Altın Elbiseli Adam… Bu kıyafetin ağırlığı 25 kilodur. Bir süvari altın elbiseyi giydiğinde kendisiyle birlikte 25 kilo ağırlığı da taşımak zorundadır ama ata bindiğinde bu yükü at taşımış olur. Bir savaşçı için atın önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Bozkır kültüründe ortaya çıkan bu “Süvari kıyafeti” günümüzdeki modern giyimin öncüsüdür.

Bozkır kültüründe “kan kardeşliği” oldukça önem taşımaktadır. Hemen herkesin bir ya da iki tane kan kardeşi vardır. Bu kardeşlik ölene kadar hatta öldükten sonra bile devam edebilir.

Diğer madenlere göre işlemesi zor bir maden olan “Demir”, bozkır kültüründe ağırlıklı olarak yer tutar. Atın ve kahramanların donanımına bakıldığında da demirin kullanıldığı görülür. Demir madeninin bu kültüre güç ve kuvvet kattığını söylemek de mümkündür.

Bozkır kültüründe mezarlara “korugan” denmektedir. Korugan kültüründe mezarlarda at iskeletine sık rastlanmaktadır. Domuz iskeleti hiç yoktur çünkü o dönemlerde de Türk halkı domuz etinden uzak durmaktadır. “Gök Tanrı inancı” soyuttur, ezeli ve ebedidir ancak kalıplara sokulamaz.

Atın hızı, demirin gücü sayesinde belli coğrafyalara yayılmış ve Bozkır Devletleri oluşmuştur. “Boylar” en küçük siyasi birliktir. Başlarında “beyler” vardır.

Toplum sınıfsız bir toplumdur. Sınıfsız toplumlar kendi kültürlerinden ve görüşlerinden olan gruplardan meydana gelir. İçlerinde farklı görüş ve kültürleri barındırmazlar. Barındırdıkları zaman sınıfsız toplum olamaz, boyları oluşturamazlar. Boylar homojendir. Boylar bir araya gelerek ili oluştururlar.

Orhun bölgesinde çıkartılan “yazıtların” Türk kültür coğrafyası açısından da anlam ve önemine dikkat edilmesi gerekmektedir. Açık hava tarih müzesinin amacı arkeolojik verilerden ziyade geçmişe dayanan anıları yâd etmektir. Yazıtlarda Türk ve Türk Milleti en çok geçen isimlerdir.

Bozkır devleti “İstiklal, ülke, halk, töre” olmak üzere 4 ana öğeden oluşmaktadır.

“Cesareti yüceltmek, esaretten utanç” duymak asıldır.

Kurt siyasi iktidardır. Hayat tarzlarına uygun olan yer devletin olduğu yerdir.”

Konuşmasını slâyt gösterileri eşliğinde sunan Durmuş, Bilge Kağan, Köl Tigin ve Tonyukuk anıtlarının (taşbaba, balbay) yanı sıra som altından kımızlıklar, fincanlar, altın taç, gümüş geyik, nazarlığı temsil eden kaplumbağa, dört ayağı devleti simgeleyen göçer evin fotoğraflarını da katılımcılarla paylaşarak dinleyicilerini geçmişte bir yolculuğa çıkardı.

Anlatı sonrasında dinleyicilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. İlhami Durmuş’a İLESAM Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Komitesi Başkanı İlter Yeşilay katılımlarından dolayı Teşekkür Belgesi takdim etti.

Etkinliğin ikinci yarısı İLESAM üyelerinin seslendirdiği şiir dinletisi ile devam etti.

Ve bu güzel gün de diğer etkinliklerde olduğu gibi katılımcıların anılarında hoş bir seda olarak kaldı.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..