Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Aile
 

Radyo, yanında limon kolonyası

Radyo, yanında limon kolonyası
 

Gözlerimi ilk açtığımda bile sen varmışsın yanımda. Annemin annesi. Koca Aliye Hanım. Yılları devirmiş, gelmiş. Hep bir elem dudaklarında. Çok konuşmamın sebebi senmişsin. Kırk günlük bir bebekken bile saatlerce konuşurmuşsun benimle. Nasıl doğduğumu anlatıp dururmuşsun.

Hatırlamaya başladığım zamanlar var. Yoldan gelirdik yanına. Sen hiç uyumamış olurdun. Gece bizi beklerken neler yaptığını anlatırken, bir sağa bir sola yatarak yürümenle kahvaltı hazırlardın bize. O kadar net hatırlıyorum ki hala burnumda tüten bir koku olurdu her yerde. Yeni demlenmiş çay, sıcak simit, çemen karışımı bir huzur.

Seni rahat bırakmazdım. Kollarına sarılırdım. Yumuşacıktın. Kalıp sabun kokardı saçların. Çocuk aklımla saçlarının rengine şaşırıp sorardım sana hatırlıyorum. "Neden saçların siyahlı, beyazlı gibi?" derdim. "Kocadım ben artık, " derdin. Anlamazdım ki. Gülüşürdük. Kedin Minnoş'u hatırlardım. Sana da hatırlattığımda kızardın bana. Özlerdin kedini ama belli etmezdin bizlere. Annemle oturup konuşurdunuz saatlerce. Ben çocuk mutluluğu ile zıplar dururdum. Çok kızardın bana. Ağlatırdın beni. Hatırlıyorum. "Kız kısmı zıplayıp durmaz öyle, " diye.

Hiç kucağına alıp sevmezdin beni. Ama özlerdin. Biliyorum.

İlk günümüz böyle geçerdi. Sonra ki günler sıkılırdım eve dönmek isterdim. Senin varlığın hep yaşantımızdaydı ne de olsa. Bilseydim, farkında olsaydım ölümün, yanından hiç ama hiç ayrılmak istemezdim inan. Yaşadıkça önceliklerim değişiyor. Değerlerim değişiyor. Belki çok şey alıp gidicem yanıma. Belki de elinde tuttuğun birşeyi kaybedersin ya ansızın; ellerim bomboş olucak gittiğimde. Ama yaşlanıyorum bende anneanne. Senin gibi....

Evet hatırladığım zamanlar var şimdi. Senin kokunla gelen sesler var kulaklarımda. Anlamazdım ama merakla beklerdim seninle birlikte "arkası yarın"ları. Büyük radyonla dinlerdin her gün. Saat 13:00'ü çalardı. "Kapatmayın ajansları dinleyelim, " derdin. Hoş yatana kadar hiç kapanmazdı radyon. İnsanlar doğuyorlar, belli bir zaman yaşayıp, hayal oluyorlar akide şekerim.

Şimdi yaşlı gözlerimin önünde radyon. O hala karşımda, inatla sinsice bana bakıyor. Seni de gömücem toprağa ama ben hala burada olucam diyor sanki. Eskilerden çalmasını o kadar çok isterdim ki. O kadar yıprandı ki doğru düzgün çalışmıyor bile. İçinde büyük bir boşluk hakim. Düğmelerinde senin parmak izlerin, dönmüyorlar bile. Ama gerçekliği duruyor işte. Senin radyon ve yanında limon kolonyası......

Şimdi kendime bile söylemediğim bir özlem var içimde. Seni son kınalı yolculuğuna çıkarırken biliyor muydun son durağı? Farkındamıydın hep istediğin ölümün? Bilemiyorum.

Gözlerini son kez kapadığında ben vardım yanında. Hayat ne kadar garip değil mi? Hayat bir kısırdöngü işte. Doğanlar, ölenler aynı zamanı paylaşabiliyor... Sen gideli on yıl kadar bir zaman geçti. Radyona iyi bakıyorum merak etme. Nazlanıyor sen yoksun diye belki, çalışmıyor. Her ne kadar bir ruhu olmasa da senin sesini barındırıyor. İnatla, zamana karşı, seni yaşatıyor küçüklük hayallerimde....

 
Toplam blog
: 17
: 581
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Merhaba!  Hayatımın ikinci bölümündeyim. Ve hiçbir şeyi kaçırmak istemiyorum. Kısaca yaşadıklarım..