Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Rahmetliden rahmetliye,ölüm üzerine...

Rahmetliden rahmetliye,ölüm üzerine...
 

ANTER VE SOYSAL

Kürt aydınlarının simgesi,güleryüzlü,sevecen ve çelebi kişilikli Musa Anter ile Atatürkçü,yiğit gazeteci ve yazar İlhami Soysal,aynı gün,aynı saatlerde öldüler.

Biri, hain ve alçak kurşunlarla Diyarbakır'da,biri Ayvalık yakınlarında trafik kazasında.

Her ikisinin yaşamı da acılarla,hapislerle,işkencelerde geçti.

İlhami Soysal,1928 yılında Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde doğmuş, Bursa Lisesi'ni bitirmiş,Ankara Hukuk Fakültesi'ne girmiş ve 50'li yılların başında gencecik yaşında gazetecilik yaşamına adımını atmıştı. İlhami Soysal,"Büyük Doğu","Pazar Postası" ve "Son Havadis" gazetelerinde çalıştı. Milliyet Gazetesi'nin Ankara temsilciliğini yaptı. 1961 yılında Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Aynı yıl,sosyalist eğilimli "Yön" dergisi kurucuları arasında yer aldı. Akşam Gazetesi'nin Ankara temsilciliğini yaptı.

Bu görevinin sürdürürken zamanın Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı eleştiren bir yazısı yüzünden bir albay ve iki subay tarafından Ankara'da evinin önünden kaçırılarak dövüldü.

12 Mart döneminde "Madanoğlu Davası", 12 Eylül döneminde de "Disk Davası" nedeniyle hapis yattı.

Mert,açıksözlü,gözünü budaktan sakınmayan bir gazeteciydi. Solcuydu,devrimciydi,Atatürkçüydü.

İlhami Soysal ile Burhaniye'nin Ören ilçesindeki yazlık evinin balkonunda daha geçen ay uzun uzun konuşmuştuk. Son konuşmalarında birkaç yıl önce geçirdiği kalp krizinden,hastalıklardan ve ölümden söz eder "tak diye ölmek isterim arkadaş" derdi. "Kriz ya da trafik kazası,fark etmez."

UĞUR MUMCU

(CUMHURİYET,22.9.1992)


Ne ilginç değil mi,rahmetliden rahmetliye,ölüm hakkında bir yazı. Ölüm kötü sonuçta,ölüm hakkında yazı okumak bile etkiliyor insanı,ama ne var ki kaçınılmaz bir gerçek ve bir vakit gelecek...Öğleden önce diğer yazımı hazırlarken Tv.de bir programda Gönül Yazar hüngür hüngür. Kulak verdim,yine derdi ne ki diye? Çünkü ağlamadığı program yok. Sulu sepken gibi.

Efendim,ölmek istemiyormuş ünlü sanatçımız,yaşamak istiyormuş daha. Sürekli kontrolleri yapılıyormuş sağlıklı olması için ve tiroid bezi az çalıştığı için günde yarım tablet alıyormuş. (Ben de alıyorum aynısından) O da kilo yapıyormuş,birkaç kilo fazlası varmış. Ama kafaya takmıyormuş...Bak, bak, bak,ağlama nedenine bak! Sanki dünyada başka ağlayacak şey yok!

Bir türlü anlam veremiyorum,bizim bu sanatçılardaki bencilliğe. Hep ben ben...Peki daha doğamadan ölen minik bebeklerin, 3-5 yaşında kör kurşunlara giden çocukların,trafik kazasında ya da maganda kurşununda can veren liselilerin, ülkesine hizmet verip terhis için gün sayarken şehit düşen Mehmetlerin,erken yaşta evlenip doğum sırasında ölen çocuk annelerin ölümleri hakkında ne düşünüyor olabilir bu zihniyette bir kişi? Çok merak ediyorum. Daha uzun yıllar yaşamak istiyormuş güzide sanatçı,herkes istiyor,kim istemez,hem istemekle olsaydı,ne hükümdarlar,sultanlar,prensesler vardı yaşamayı seven?

Şimdi belli bir yaşın üstündeki, yani benim gibi ikinci yarıdakiler diyebilir,ne var canım bunda,yaşamasın mı? Ya da kim ölmek ister? Kızdığım nokta o değil ,yaşasın tabii ki ömrü varsa,refah içinde yaşasın mutlu mutlu,ama çıkıp televizyonlarda hüngür hüngür ağlamasın sabah sabah.

Şu anda yanımda kafesin içinde miniminnacık bir "sarı kanarya" var, yazarken beni seyrediyor,arada bir ötüyor ki ne ötüş. Fenerli mi bilmiyorum? Ama biraz önce resmen Fenebahçe Marşı'nın ezgisiyle ötüyordu (Kalpleri fetheden renklerle başlayan),yazamadan geçemedim. Valla ben öğretmedim. Eşimin işyerindeydi ve badana yapılıyor,diye haftasonu eve getirdi. Ben artık o kuşu geri gönderir miyim hiç?

Yine konu nereden nereye geldi,ölümle başladık,hayatla bitiriyoruz. Allah hepimize güzel yaşayacağımız günler göstersin,gerisi hikaye...biz hikaye olmadan...

Sevgilerimle,güzellikler dilerim. (yDy)


Kaynak:

Demokrasi Diye Diye-İlhami Soysal-Milliyet Yayınları (Sayfa -183)

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..