Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '11

 
Kategori
Güncel
 

Rakamlar ve Türkiye...

Rakamlar ve Türkiye...
 

Türkiye'nin yılın ilk çeyreğinde % 11'lik büyüme gerçekleştirmiş olması, Türk basınının bazı gazeteleri tarafından bugün manşetten verildi. Kullanılan ifadeler başarıyı takdir eder şekilde övgü doluydu. Genelde “rekor büyüme” veya “büyümede dünya birincisiyiz” gibi başlıklar kullanıldı. Rakamsal olarak bakıldığında, iki rakamlı bir büyüme bu yıl dünyada tek. Dünya devleri; ABD, Almanya, Çin gibi ülkeler bile gerimizde kalmış. İnanılır gibi değil, ama rakamlara bunu gösteriyor. 

Bu hesabı yapan kim? Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) Peki büyüme nasıl ölçülüyor? Belirli bir amaç doğrultusunda, birçok bakımdan ölçülebiliyor ve çoğunlukla ekonomideki üretim kapasitesinde olan artışı ifade etmek için kullanılıyor. Ekonomik büyüme, toplam sanayi ürünü olarak büyüme, milli gelir toplam milli hasıladaki artış veya kişi başına düşen ürün miktarındaki artış şeklinde birçok bakımdan ölçülebiliyor. Ekonomik büyümenin ölçüm yollarından hangisinin daha verimli olduğu, ölçümün hangi amaçla yapıldığına bağlı. Başka bir ifadeyle ekonomik büyüme; bir ekonomide zaman içinde mal ve hizmet üretimi miktarında artış olmasıdır ve para yaratımında artış olmasına bağlıdır. TÜİK hangi yöntemi kullandı? 

TÜİK "Üretim yöntemi"ni kullandı. Buna göre; 2011 yılı birinci döneme ilişkin hesapladığı gayri safi yurtiçi hasıla değerinin bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla 25 milyar 896 milyon TL’ye ulaştığını buldu. Böylece %11'lik büyüme rakamına ulaşıldı. Ancak bazı basın organları ekonomideki gerçek durumu yazmak yerine, bu haberi fazlasıyla abartarak verdiler, çünkü Hükümetin hoşuna giden üslup bu. Ekonomistler, yüksek büyüme rakamının,  

Merkez Bankası'nın ekonomiyi yavaşlatmak adına aldığı önlemlerin yetersizliğinin göstergesi olduğunu, ek müdahale gerektirdiğini, dış ticaret açığında rekor artışın kontrol edilemeyecek boyutlara ulaşmasının kaygı verici olduğunu ve 2012'de Türkiye ekonomisinin düşük oranda büyüyeceğini belirtiyorlar. Zira cari açık Cumhuriyet Tarihi’nin rekorunu kırmış durumda. Yıl sonu itibarıyla 75 milyar dolarlarda olması bekleniyor. Rekor büyümeyle olduğu gibi, ekonomimizin büyüklüğüyle de övünüyoruz: Bu bağlamda “Dünyanın en büyük 16. ekonomisiyiz”. Bu rakamlara da TÜİK’in verilerinden yola çıkılarak ulaşılıyor… 

Büyüme ve ekonomi açısından durum böyle. Şimdi en az ekonomik büyüme kadar önemli olan başka sayısal sıralamalar da var. Bir de onlara bakalım: Merkezi Avustralya'nın Sydney kentinde bulunan Ekonomi ve Barış Enstitüsünün (IEP) son yıllarda hazırladığı "Küresel Barış Endeksi"nin 2011 yılı sonuçlarına göre Türkiye, 153 ülke arasında 127. sırada bulunuyor. TÜİK’in Satın Alma Gücü Paritesiyle Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2010 Yılı geçici verilerine göre 37 Avrupa ülkesi arasında yapılan karşılaştırmaya göre kişi başına hacim endeksi en yüksek ülke 283 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 29 ile Arnavutluk oldu. Türkiye’nin 2010 yılı için kişi başına hacim endeksi ise 48 olarak gerçekleşti. Geçen yıl hacim endeksi 46 olan Türkiye, ancak 29. olabildi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin geçtiğimiz aylarda açıkladığı raporda Türkiye dünyanın en yoksul 3 ülkesi arasına girdi. OECD bölgesinde ortalama yoksul nüfus oranı yüzde 11.1, Türkiye'de yüzde 17, ABD'de yüzde 17.3, Meksika'da yüzde 21. Çek Cumhuriyeti yüzde 5.4 ile en iyi durumda. Gelir dağılımındaki eşitsizlikte ise Şili ve Meksika'nın yanında yer aldı.

"Bir Bakışta Toplum" raporunda OECD'nin sıraladığı en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeleri Şili, Meksika ve Türkiye olarak sıralandı. Rapora göre Türkiye, OECD ülkeleri arasında en düşük istihdam oranına sahip ülke konumunda bulunuyor. 

Rapora göre Türkiye, işsizlik ve yoksullukta ilk sıralarda geliyor. Çocuk eğitimine en az parayı biz harcıyoruz, kadınların doğurganlık oranında en yüksek ülkelerden biriyiz. Türkiye'deki ortalama ömür de tüm OECD ülkelerinden daha kısa. Bebek ölümlerinde ise facia yaşanıyor. 

Eğitime para yok: Türkiye'nin 2007'de zorunlu eğitim için çocuk başına yıllık eğitim harcaması 1246 dolar. OECD ortalaması 8 bin 70 dolar iken Lüksemburg 16 bin 632 dolarla başı çekiyor.

Bebek ölümlerinde facia: Türkiye'de binde 17 olan bebek ölümü oranı (2008) binde 4.6 olan OECD ortalamasının üç katından fazla ve tüm OECD ülkeleri arasında bir numarada. Bu oran Lüksemburg'da binde 1.8.

En kısa ömür bizde: 1983 ve 2008 yılları arasında ortalama yaşam süresini en fazla arttıran ülke olan Türkiye'de 73.6 olan ortalama yaşam süresi, tüm OECD bölgesinde en alt sırada. Japonya 82.7 yıl ortalaması ile OECD bölgesinde ilk sırada geliyor. OECD verilerine göre Türkiye, istihdamın katılığı sıralamasında 34 OECD ülkesi ile 6 aday ülkenin de içinde bulunduğu 40 ülke arasında ilk sırada geliyor. Bir başka ifadeyle istihdam artışını gözetmeyen, en katı çalışma mevzuatına sahip ülke durumunda. AB'ye ve OECD'ye göre bir ülkede istihdam ne denli katı ise işsizlikle baş etmek de o denli zor. 2000 ve 2008 yılları arasında bu konuda Türkiye'de katılığın daha da arttığı görüldüğü, ancak aynı dönemde 14 OECD ülkesinin katı uygulamalarını esnetme yoluna gittiğine vurgu yapılıyor. En az ekonomik büyüme kadar konuşulması ve gazete manşetlerine taşınması gereken göstergeler bu ve burada yer veremediğimiz bunlara benzer konular olsa gerek. Haberi manşetten verenlere duyurulur. Mutlu ve sağlıklı kalın… 

 
Toplam blog
: 136
: 2817
Kayıt tarihi
: 20.03.11
 
 

Duyarlı olduğum konularda; düşündüklerimi, bildiklerimi ve birikimlerimi paylaşmak üzere burada b..