Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '07

 
Kategori
Resim
 

Ressam ve modeli Atatürk

Ressam ve modeli Atatürk
 

Ressam bu ülkenin istiklalini gerçekleştiren ve Cumhuriyeti armağan eden Atatürk’ün yağlı boya tablolarını yapmak istiyor. Ve soruyor Atatürk’e ''sizin en iyi nerede tablonuzu yapmamı istersiniz?'' Atatürk suskunluğunu sürdürüyor. Mavi gözleri ile ''sen nerede uygun görürsün'' mesajını veriyor ressama.

Atatürk nerede yoktu ki, her karış toprağında vatanın. Çanakkale’den Afyon’a, Sivas’tan Erzurum’a, Anadolu bozkırlarından Ankara’ya kadar nerede yoktu ki ayak izleri…

Gülümsüyor Atatürk ressama. O hazırdır her zaman. Nerede olursa olsun o güçlü karizmatik duruşuyla ressamın en iyi modeli olacağını biliyor nasılsa.

Atatürk yeniden ressama tüm içtenliğiyle gülümsüyor ve ressamın ardından gelmesini işaret ediyor sanki. Ressam acele ile şövalesini, paletini, fırçalarını, boyalarını büyük bir coşkuyla toparlıyor.

Ve düşüyor Atatürk’ün peşine ve içinden ''izindeyim atam'' diye haykırmak geliyor.

Büyük bir tuvali şövalesine yerleştiriyor ressam. Büyük taarruz öncesi Afyon Kocatepe’deyiz. Ortalık toz duman. Mustafa Kemal Kocatepe’de bir taşa yaslanmış boynunda dürbünü, Anadolu’ya saldıran düşmanlara karşı bu ülkenin istiklali için kafasında yeni taarruz planları yapıyor. Ressam bu güçlü lidere bakıyor ve yarınından mutlu bir şekilde paletindeki renkleri, fırçasıyla birbirine karıştırarak ilk fırça darbesini tuvaline gönül rahatlığı ile sürüyor. Ve Mustafa Kemal ile o anda göz göze geliyorlar ve her ikisi de yaptıkları işten nasıl keyif aldıklarını gözleriyle kanıtlıyor.

Mustafa Kemal’in gözü altındaki bozkırda ama arada bir resminin nasıl çıkacağını da merak etmiyor değil. Ressam iliklerine kadar hissediyor izlendiğini. Kolay mı savaşın ortasında bir büyük başkomutanın resmini yapmak. Ama o ressam olduğu kadar bir Mehmetçik.

Nihayet resim bitiyor. Bozkırdan gelen sıcak yel tuvaldeki boyaların üzerinden geçerken tuval kendini kurumaya bırakıyordu. O anda düşmanın Anadolu topraklarında hüsrana uğradığı ve bizim askerlerimizin zafer haykırışları bozkırda yankılanıyor ve bize kadar ulaşıyordu.

Mustafa Kemal rahatlamıştı ve yüzünde zafer duygusunu simgeleyen bir gülümseme yerleşti ve kendi resmine şimdi rahatlıkla bakabilirdi.

O mavi gözlerinde benimle gurur duyan çizgiler beni o an inanılmaz bir şekilde etkiledi ve gözlerime bir damla sevinç gözyaşı gelip yerleşti. Barut dumanları arasında benim o sevinç gözyaşımı görmüş müydü modelim ve başkomutanım.

Ressam Wilhelm Victor Krausz ’da Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’in portresini yapmıştı ama ben başkomutanımın resmini yaparken yaşadığım duygular, bu yabancıdan çok farklıydı. Ben önderimin yanında aynı zamanda ülkemin zaferine tanıklık ediyordum.
Bir yabancı ressama bu duygular çok yabancıydı.

Birinci İnönü savaşında da Mustafa Kemal, Dikmen sırtlarında kar üstünde dinlenirken benim tuvalimde o unutulmaz sahneyi tarihe armağan edeceğimi biliyor ve resmimi tamamlamamı bekliyordu çaktırmadan ve hiç kımıldamadan. O kalın paltosunun kıvrımlarını yapmak bir hayli zamanımı alıyordu. Çok anlayışlıydı başkomutanım.

Artık savaş sona ermiş ve Cumhuriyet ilan edilmişti. İlk kez Atatürk’ü sivil kıyafetiyle resmini yapma arzumu kendisine ilettim. Kocatepe’de ve Dikmen’de bana gösterdiği hoşgörü bu kez daha fazlaydı.

Kıyafeti modern Türkiye’nin simgesiydi sanki. Bir yaz günüydü. İstanbul’da hava güneşliydi. Manevi kızı Ülkü biraz ötede kumlarla oynuyordu. Atatürk kahvesinden bir yudum çekti ve bana o harika gözleriyle ''hazırım ressam'' mesajını verdi.

Ben onun mavi gözlerinden hep etkilenmişim ki; paletimde o kadar çok boya olmasına rağmen ellerim birden maviye uzandı. Mavinin çeşitli tonlarına. Okyanus mavisinden gökyüzü mavisine. Ama ben hep o gözlerinin içindeki maviye takılı kaldım. Ve sadece mavi renkle onun portresini gerçekleştirdim.
Atatürk bu çok farklı resmi için yine bana gülümseyerek onay verdi. Artık ikimizde mutluyduk. Kendisine teşekkür ettim. Ardımdan atamın beni bir sanatçı olarak şu sözleri kulağımda yankılanıyordu.

''Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız.''

Atatürk ile aynı yıl (1881) doğan ünlü ressam dostum Picasso resim sanatındaki büyük ününe karşın benim kadar şanslı olmadığını her zaman itiraf etmiştir. Çünkü onun tabloları arasında bir tek Atatürk yok.

Şimdi siz bu resimleri görüyorsunuz. Bu resimlerde benim bu resimleri yaparken hissettiğim duyguları hissediyorsanız, şanslısınız. O zaman Atatürk’ün bizlere bıraktığı bu güzel ülkede; bu ülke için güzel şeyler yapıyorsunuz demektir.

 
Toplam blog
: 137
: 1054
Kayıt tarihi
: 05.01.07
 
 

1951 İstanbul doğumluyum. Bireysel ve Kurumsal Gelişim Danışmanlığı, Moda Tasarımı ve Marka Danışman..