Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '09

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Riga'da Depo diye bir yer-9-

Abdülkadir Güler

Ben depoyu bir eşya saklama, muhafaza etme yeri, merkezi olarak tahmin ediyordum. Bizde ki odun deposu, kömür deposu , kitap, kırtasiye veya beyaz eşya depdosu gibi v.s. bir yer olarak biliyordum. Meğerse RİGA'da gezip gördüğümüz DEPO öyle bir yer değildi. Riga'da sözü geçen DEPO'yu sizlere biraz olsun anlatmaya çalışacağım:

Depo: İs.Fr. Depot. 1- korunmak, saklanmak için bir şeyin konulduğu yer. Eşya deposu, su deposu, kömür deposu gibi. 2- Bir malın toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer. Eşya deposu gibi. Türkiye’den biraz da daha farklı bu DEPO. Bizde ki TANSAŞ, TEKZEN, MİGROS gibi büyük bir alışveriş merkezleri . Bir gün orayı gezelim. Dedik.( 19.4.2009) Ailece gittik. Kocaman bir levha. Kırmızı ve büyük harflerle. DEPO diye yazılı. Bu yazı 10 metre karelik alan üzerinde yazılmış. Etrafında büyükçe bir otopark. Arabalara mahsus. Sakatlar için özel bir yer düşünülmüş. Beş altı arabalık yer, uyarı yazıları da var İngilizce, letonca... Oraya park etmek yasak. Derhal ceza kesilir. Onun için hiç bir kimse sakatlara ait yere gidip park yapamaz.

DEPO’ yu geziyoruz. Kocaman bir mağaza. Binlerce çiçek, renkga renk çiçekler, saksılar içinde alıcısını bekliyorlar Çiçek tohumu, onlarla ilgili envai gübre çeşitleri.. Yanında ayrı bir yerde aklınıza gelen her türlü bahçe tarım aletleri. Kazma, kürek, çapa, tarlada, bahçede çalışanlara yönelik çeşit çeşit iş eldivenleri, iş önlükleri çizmeler, ayakkabılar, bel, tırmık, makas, küçük, büyük elbaltaları, çekiç, keski, binbir çeşit tornavida, küçük su motorları, çapa ile ilgili çeşitli ufak tarla, arazi motorları, küçük tarım, bağ, bahçe traktorleri, bahçe için. Bir başka alanda yüzlerce fidan, aklınıza ne gelirse. Her çeşit ağaç çeşitleri için fidanlar. Yine küçük küçük saksılar içinde çiçek fidanları, yanlarında onlara uygun gübre ve onlarla ilgili kitapçıklar. Akvaryumlar ve binlerce balıklar, çeşit çeşit japon balıkları. Boya badana malzemeleri, kartonpiyerlere kadar her şey var. Yer döşemeleri için. Ne isterseniz var. Yine her türlü nalburiye işleri kelpeten, çivi, alet ve edevat, delme, kesme makinaları, testereler, makas, kesici aletler, elektırıikli jenaratörler, bunlarla ilgili diğer aletveedaevatlar çeşit çeşit, bağ, bahçe tarım işleri aletleri, v.s. Bu araç ve gereçler özel raflarda öylece düzenli bir şekilde düzenmlenmiş ki tarif edilmesi o denli zor. Her şey yerli yerinde. Mağaza içinde bir ufak araba ve sürücü bir bayan. Yerleri siliyor, paspas eden bir araba. Belli yerlerde para alma stantları kurulmuş. En az burada beşyüz işçi çalışıyor. Dışarıya çıkıyoruz, her türlü periket, tuğla, inşaat malzemesi. Bir bina için ne lazımsa her türlü malzeme var. Yani yok yok burada. Fiatlarda uygun % 40, civarında indirim yapmışlar. Yalnız onlarda bu yüzdeler şöyle yazılıyor: 50%, 40% , 20% gibi. Alış-veriş yapan çok kişi var burada. Bu İş yerinde daha çok kadınlar çalışıyor. Zaten çoğu yerde kadınları görüyorum. Oto kullananların çoğu bayandır. Belediye otobüslerinde sürücülerin çoğu kadınları gördüm. Demek ki Letonya’da bayanlara daha çok yer veriliyor.

Ha şunu da söylemeden, eklemeden geçemeyeceğim. Hayvanlardan en çok kedi ve köpekleri seviyorlar. Sabahları saat 8.30, 9.30 sıralarında geziye, sabah yürüyüşüne çıkan bayanların yanında mutlaka bir süslü köpek vardır, özel kuaför yerleri vardır. Mamaları özel ve pahalıdır. Köpeklerini dışarıya çıkardıklarında çevre temizliğine son derece önem veriyorlar. Bu konuda duyarlıdırlar. Söz yerinde ise köpek bakımı konusunda modern ve çağdaştırlar. Köpekleri var, lakin daha duyarlı insanlardır.Çevreyi rahatsız etmeden gezdiriyorlar. Köpeklerin bakımı, hatta giyim kuşaklarım için özel marketler, kuaförler vardır. Köpeklerin gezdiği yerlerde hemen hemen her yerde İngilizce, Letonva çevrey temiz tutmak için uyarıcı (ikaz edici) sözler yazmışlardır. Sokaklarda başıboş gezen köpekleri bulamazsınız. Bir torunlarımla bahçede gezerken bir bayanla sohbetediyoruz. Tornunlarım tercümanlık yapıyorlar. Bayan 45 yaşlarında. Gün görmüş bir hanımefendi.Onlara Türkiye'den Aydın'danr geldiğimi söyleyince "Selçuk, Efes, Kuşadası, Bodrum" diye konuşmaya başladı. Sohbetimiz sırasında, yanında sevimli bir köpeği vardı. Bu köpeğin bakımı ve giderleri konusunda bir soru sordum. Aynen şu şunları söyledi: " Biz evde dört kişiğiz. Karı, koca iki de evladımız var. Bir de gördüğünüz şu köpeğimiz var. Yani bir evde beş kişiğiz. Şu gördüğünüz köpeğin masrafı bizim okula giden her iki çocuğumuzdan daha fazladır, çocuklarımızın bir isteği olursa bağırıp çağırıyorlar, dertlerini bizlere kolayca anlatıyorlar... Lakin şu gönrdüğünüz köpeğin dili yok. Hal ve hareketlerinden, anlamlı bakışlarından bizden neler istediğini anrlıyoruz. Ona artık alıştık, bir yere atıp bırakamayız .Gerisini artık siz düşünün "diyordu.Giderken güleç bir yüzle yanımızdan ayrıldı, sevimli köpeğini sevip ayrıldı.

Günün SÖZÜ:

Var ise paran, çık pazara,

Yok ise paran, gir mezera.

Var ise pulun, olurlar kulun,

Yok ise pulun, kapıdır yolun..

(Devamı var).

Abdülkadir Güler

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..