Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '09

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Riga'da kaldığımız semt, modern bir mahalle - 5 -

-5-

Biraz da kaldığımız mahalle veya semtten sözetmek istiyorum. Kaldığımız yer koca bir site. Evlerin, apartmanların yeni yapıldığı belli. Aşağı yukarı 12 siteden oluşuyor. Sitenin adı MEZA CEMİES sitesidir. İnşaat levhasında ben bunları not olarak aldım. Sitenin 500 metre ilerisinde çok eski bir kilise var. Kilisenin biraz ilerisinde mahalle mezarlığı vardır. (Mezarlığın adı letonca sadece “KAPI” geçiyor. Bu mahalle mezarlığından yazımın giriş bölümünden kısaca söz etmiştim.

Sitenin Apartmanları birbirlerine yapışık, dört katlı, sıra halinde ama düzenli. Binaların ısınma sistemi karoliferle. Peteklere bakıyorsun ısınmış görünmüyor, yalnız bina tümü ile sıcak. Sistem çok güzel hazırlanmış. Isınma olayı doğal gaz ve sıcak su iledir. Her taraf aynı sıcaklıkta. Hayret ettim doğrusu. Ama dışarı soğuk. Güneş olsa da hava ayaz.

Her sitede aşağı yukarı 60 daire vardır. Demek ki tüm site’de 600 aile yaşıyor. Hepsini gezemedim. Her iki sitenin arasında boydan boya bir çocuk bahçesi, oyun alanları var. Her birin bahçesi, otopark yerleri belli. Alanlar ve bahçeler sağlı, sollu kamaralarla dizayn edilmiş. Sitenin özel bahçeleri çiçeklerle, salıncaklarla bezenmiş, değişik salıncaklar, küçük çocuklar için oyuncaklar vardır.Her taraf kamara ile kontrol ediliyor. Öyle kapıda, sitede güvenlik görevlisi filan yok. Kapıların tümü otomatik.Bir iki yerde büyükler ve gençler için pinpog masası bulunuyor..Çocuklara yönelik her türlü oyuncaklar için yer ve zemin hazırlanmıştır. Geri kalan alanda çocuklar için oyun yerleri, yürüyüş parkürü var. Arabaların park edildi yerde koca ve süslü bir Java motor dikkatimi çekti. Motorların da ayrı bir park yeri var. Bu koca motorun plakasını aynen yazıyorum: TC. 9001. Sahibini merak ettim. Sonradan öğrendim ki doğum yeri Ankara olduğunu söylediler. Ama Türkçe bilmiyor. O da Ankara’nın anısına motoruna TC plakasını almış. Onunla tanışmak mümkün olmadı. Sağında ve solunda iki Letonya bayrağı sallanıyor. Letonya bayrağıda bordo kırmızı ve beyaz. Orta çizgisi beyaz, yan çizgileri koyu kırmızıdır. Motoru tarif etmek zor. Fiyatı 45 milyar olduğunu söylediler. Yani şu anda Riga’da iki oto parasıdır bu rakam.

Her sitenin Kuzeyden ve güneyden şifreli iki kapısı vardır. Her sitenin ayrı ayrı şifreleri vardır. Bizim kalğımız sitenin şifreleri 5206 A idi, bu rakamlara bastığınız an bahçeye ancak girebiliyorsunuz, her sitenin yani her apartmanın yine iki ayrı giriş kapısı vardır. “kapıyı lütfen kapatınız” diye bir şey yok. Bu kapıların da ayrı ayrı iki şifresi vardır. Yine bizim kaldığımız apartmanın ilk giriş kapısının şifreleri: 0421, ikinci şifresi 5628 idi. Bunlara bastığınız zaman kapılar otomatikman açılıyor, içeriye girdikten sonrra kapılar kendi kendine kapanıyor. Kapıların tümü camlıdır. Şifreyi bilmezseniz dışarıda kalırsınız. Öyle kapıcı filan yok. Acmak için hiç bir kmseyi bulamazsınız, bulsanız dahi size açmazlar. Ben bir kere dışarda kaldım, şifreyi unutmuştum, Birine el hareketleriyle söyledim, anlatmaya çalıştım, tabi vücut diliyle, bana sadece ” no, no “ dedi. Açmadı. Sonradan eve telefon açarak, ancak kapıyı açabildim.

Kapılar, bahçeler en modern bir şekilde yapılmıştır. Yerde bir tek çöp bulamazsınız. Ben sadece iki kişiyi gördüm, temizlik yaparlerken; biri kadın, diğeri erkek. Karı-koca olduklarını öğrendim, her hallerinden belli oluyor. Ailece iş yapıyorlardı. Hemen yakınında koca bir dere, derenin içinde de 50’den fazla yeşilbaşlı ördek var. Derenin içindeki çer-çöpleri, naylon ve diğer artıkları topluyorlar. Ördeklere kimse dokunmuyor. Suya girip çıkıyorlardı. O anda “Yeşil ördek gibi daldım göllere, sen düşürdün beni dilden dillere / başım alıp gidip gurbet ellere” türküsü aklıma geldi. Zaten gurbete çıkmıştım, gurbet elde çok uzak diyarlarda yaşıyorum.

Ötesi koca bir çamlık alanı. Uzayıp gidiyor. Bir ara çamlığı da gezme fırsatını buldum. Derli, toplu bir çalışmaları vardı. Her iki sitenin arasında otoların park etmeleri için beli yerler ayrılmış. Nizami, düzenli. Öyle rastgele değil. Alan boş bile olsa istediğin yere park edemezsiniz. Her aracın plaka numarasına göre yerler hazırlanmıştır. Dışarıya çıkarken ve gelirken giriş kapılarının da otobanlarda olduğu gibi giriş kartı ile giriyorsunuz, o da otomatiktir. Bunun için oto sahibi her aybaşı için bu kartlarını yeniliyor ve belli bir miktarda para ödüyor. Bu paralar çevrenin genel temizliği ve bakımı için kullanılıyor. Ayrıca her iki sitenin belli bir yerinde çöp koyntenleri vardır. Bu kokteynlerde yine birer kulübe içine alınmış olup, çöpler ayrı ayrı çöp kutularına alınıyor. Cam, naylon. Kâğıt, çöp bidonları ayrı ayrıdır. Kenarda, köşede tek bir çöp bulamazsınız. Her şey yerli yerinde, derli, toplu, nizami. Çöpler özel arabalarla geceleğin alınıyor. Sabahlayın baktığınız zaman tek bir çöp bulamazsınız. Her şey saat gibi çalışıyor. Ses, gürültü yok, hele ortada dolaşan satıcılar, hurdacılar hiç yok. Öteberi, malzeme satanlarıda asla göremezsiniz. Bir şey almak isterseniz belli yerlerde marketler vardır. Marketlerde aynen bizim Migroslar’da, Tansaşlarda olduğu gibi yok yoktur. Ne isterseniz bulabilirsiniz. Kaldığımız sitenin biraz ilerisinde iki market vardı. Birinin adı BETA market, diğerinin adı Süper Netto idi. Bu marketlerde yok yoktur. Ne alırsanız vardır. Büyük alış veriş merkezleri şeklinde hazsırlanmıştır.Çay, kahve içmek için de ayrı bir yerleri vardır. ( Riga'dan Mektuplar- Devamı var )

Abdülkadir Güler

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..