Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '09

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

İngiltere notları: London bir koca şehir (3)

Londra yani London dünyanın önemli kentlerinden biridir. Şehir olarak dört bölgeye ayırmışılar Kuzey Londra, Güney Londra, Doğu Londra ve Batı Londra diye anılıyor.Kaldığımız mahalle Kuzey Londra’nın içinde idi.Şehir olarak tertemiz., tabir caizse yağ dök yala.. O denli pırıl pırıl tertemiz. Yerde çöp filan bulamazsınız. Orada sigara içeni pek görmedim. Sigarayı içiyorsa öyle ortalıkta kimse sigara içmiyor, hiç kimseyi rahatsız etmeden sigarayı içiyorlar, hele izmaritleri rastgeleme yere atmak onlarca hep ayıp hem de içine para cezası veriliyor. Kentte tarihi binalar oldukça fazladır, yapı olarak binalar en fazla iki katlıdır. Sadece Londra’ya dışarıdan iltica edenlere 18 katlı, 20 katlı binalar vardır. Yerlilere ait binalar klasik bir mimari planı ile yapılmış olup ara sokakları iki arabanın geçebileceği caddelere ayrılmıştır. Binaların caddeye bakan kısımları kırmızı Tuğla ile yapılmıştır.Duvarlarda sıva yoktur, ancak tertemizdir.Sokaklarda çocukları top filan oynarken hiç göremezsiniz, hele evlerin önünde sohbet yapan kadınları hiç göremezsiniz.Çöplerin toplanmasına belli günlere bir plan dahilinde toplanmaktadır.Çöpler ayrı ayrı naylon torbalara konuyor akşam saat 09’ dan itibaren Toplanıyor. Çocukların oyun yerleri yeşil alanlar ve parklardır. TRAFİK: Londra’da aşağı yukarı 30 gün kaldım, her gün de gezip dolaşıyordum, yollar alabildiğine geniş, her taraf pırıl pırıl, yağ döksen yala. İnsan basmaya kıyamıyor, o denli tertemiz. Hiçbir gün bir trafik olayına rastlamadım. Polisi, jandarmayı ise hiç görmedim desem yeridir. Sadece bir Pazar günü maç vardı, bu maç dolayısıyla beş altı polise Rastladım. Bunların üçü bayandı..Şunu da unutmadan yazayım, Trafik akışı bizimkilerin tersidir. Trafik akışı hep soldan yapılıyor, otoların direksiyonu hep sağdandır… Otolar için özel park yerleri ayrılmıştır. Bu gibi yerlerde paralı kumbaraları vardır, kumbaraya üç YTL değerinde onların parasını atıyorsun, otomatik makineden bir kâğıt çıkıyor, bunu arabanızın ön camına koyup gidiyorsunuz. Zaman olarak iki saatir. Fazla kalırsanız ceza alırsınız. Bu ceza Türk parasıyla 4O YTL. dir, Rastgele “ No parking” park etmek yasaktır” diye işaretli olan yerlere otonuzu park ederseniz, önce size uyarı, ikaz işareti gelir, bunun zamanı 20 dakikadır. Bu uyarıdan sonra gelip arabanızı almazsanız arabanızı hemen orada bağlarlar. Bu kez cezası iki kat olur.. Caddelerde yayalara, yaşlılara, sakatlara ve özellikle çocuklara büyük saygınlık vardır. Yayaların önünü hiç kimse geçemez. Arabalar yolda iken her zaman geçiş Hakkı yayalara aittir. Bisikletler için belli yollar ayrılmış, işareti konulmuş, kırmızıçizgilerle gerekli işaret ve açıklamalar yapılmış olup her 40 metreden sonra yolun üzerinde SLOW diye bir yazı vardır. SLOW yavaş demekmiş. Bütün Caddelerde SLOW sözcüğü yazılmıştır. Bu sözü okuyunca 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demir’li anımsadım…Meğer bu SLOW başka slov’müş…Tek sözcükle herkes sorumluluğunu biliyor, adamlar çağdaş ve aydın.. Gerekli eğitimi alıp gitmişler… Herkes birbirlerine saygılı, öyle birbirlerine tepeden bakan yok…Hele hele giyim kuşamları da serbest. Herkes hür ve alabildiğine özgür…Kimse kimseye karışmıyor, küçümsemiyor. Herkes yasalara saygılıdır..Giyim kuşamda da herkes istediği gibi giyinebiliyor. Ama temiz ve düzgün. Yanlış anlaşılmasın ben orada gördüklerimi, duyduklarımı ve yaşadıklarımı abartmasız olarak yazıyorum. Bir kere orada kavga yok, yalan yok, insana güven vardır. İnsana saygı vardır. Eloğlu yaşlıları için özel parklar tesis etmiş, onlara ev yapmış, onları sigorta edip ayrıca maaş bile bağlamış. İşte İngiltere öyle bir yer.. Çocukları parka getirirken benim gibi torunlarını parka getiren Kahramanmaraşlı bir vatandaşımızla tanıştım. Adı Ahmet Cömert olan bu yaşlı ihtiyar aynen şunları söyledi. Burada üç çocuğum var, üçü de evli ev, bark ve araba sahibidirler. Bizde buraya geldik. Oturma izni aldık. İngiltere hükümeti ilticamızı kabul etti. Bize ev verdiler, maaş bağladılar, elektrik, Su, Havagazı ve Telefonumuz indirimlidir. Haftanın belli günlerinde bizleri gelip alıyorlar, parka, pazara ve hamama bile götürüyorlar, yılda bir kez memlekete gidip dönüyoruz. Geldiğimize çok memnunuz, huzur içinde torunlarımızla geçinip gidiyoruz” diyordu. Ve sözlerine şunları ekliyordu. “ ama yine de benim vatanım diyordu. Çünkü bülbülü altın kafese koymuşlar yinede “ ah vatanım, ah vatanım “ demiş..

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..