Sabah sabah burun kol bacak dudak ööööö!...

Trende sabah sabah H.Paşa yolcuları, ara duraklarda inenler hariç, burunlarını karıştırıyorlardı, erkekler daha beter. Evde bulamadıklarını şimdi trende, burunlarında arıyorlardı.

Ara duraklarda inenler ne yapıyorlardı? Onlar sağ ayaklarını sallıyorlardı, sol, sol ayaklar yarını bekliyorlardı.

Vapurda sabah sabah Karaköy yolcuları, kulaklarını kaşıyorlardı, ağızlarını aça aça, sanki o durum içinde, fena ohh!...

Uzun tırnaklı kadınlar kanata kanata kaşıyorlardı kulaklarını, taa içlerini en içten gülüşleriyle.

Vapurdan iner inmez Galata'ya gidenler yürürken, sol kol sabit, sağ kollarını sallıyorlardı, denize baka baka.

İner inmez Kabataş'a gidenler dudaklarını yalıyorlardı, sanki malum gecenin içinde, tam neticenin zirvesindeymiş gibi.

Otobüste sabah sabah Paşa yolcuları saçlarını okşuyorlardı, uzun saçlılar kısa saçlılardan daha şuh.

İstanbul sabah sabah güneşi almış koynuna, elinde uzaktan kumandası seyrediyordu araçları, araç içi dışı insanları kahkahalar atarak.

Yürüyüş yolunda gece gece yürüyüşçüler sakız çiğniyorlardı ağızlarını tünel tünel açarak, kapkara derinliklerde.

Trende sabah sabah
o adam
o adamlar
neredeyse işaret parmağını
parmaklarını dibine
kadar abartısız
sokmuşlardı buruna
burunlarına
çıkan ise
topu topu çıkan
o idi işte
şimdi herkesin
ayakları dibinde
yatan yapışkan
kadın o
o kadınlar sabah sabah
trende burnu
serçe parmaklarıyla
mutlu ediyorlardı
öööööö!.......