Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

17 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

Sağlıkta yeni dönem

Sağlıkta yeni dönem
 

Sosyal, hukuk devletinin ve Anayasamızın gereği olarak devletin “vermekle yükümlü olduğu” sağlık hizmetlerinde sessiz sedasız Sağlıkta Dönüşüm Programı dâhilinde “dönüşümler” yapılmaya başladı.

02.Kasım 2012 günlü Resmi Gazetede yayımlanan “Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısını Düzenleyen 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulamaya konulmuştur.

Mecliste yasal çoğunluğu olmasına ve “istedikleri her yasayı” rahatlıkla çıkarabilmelerine rağmen İktidar, sağlığımızla ilgili ve sağlık çalışanlarını derinden etkileyen bu düzenlemeyi meclisten ve halkından kaçırarak KHK’ rin arkasına sığınarak hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Yasanın getirdiği en önemli tespit; Sağlık Bakanlığı icracı olmaktan çıkarılıp, düzenleyici ve denetleyici bir bakanlık haline getirilirken, Hastaneler birer “işletme” hastalar ise “müşteri” olarak değerlendirilmekte, sağlık çalışanları ise güvencelerine bakılmaksızın oluşturulan “Kamu Hastane Birlikleri” içersinde cezalandırılmasının yolu açılmıştır.

Yeni düzenleme ile Sağlık Bakanlığının Merkez Teşkilat yapısı da, İl Teşkilat yapısı da üçe bölünmektedir.

İllerimizde Teşkilat yapısı;

 İl sağlık Müdürlüğü;

Halk Sağlığı Müdürlüğü;

Kamu Hastane Birliklerinden oluşturulmuştur.

 İl Sağlık Müdürlüklerine İlçe Sağlık Müdürlükleri,112 Acil Çalışanları bağlanmaktadır.

Halk sağlığı Müdürlüğüne Aile hekimlikleri ve Toplum Sağlığı Merkezleri bağlanmaktadır.

Kamu Hastane Birliklerine ise; Devlet hastaneleri bağlanmaktadır.

Yeni Yönetim biçiminde Hastane Birlikleri ile Hastanelerin Yönetim organizasyonunun tepe noktasında Genel Sekreter olacaktır. O ildeki tüm hastane yöneticileri ve başkanlar bu genel sekretere bağlı olarak çalışacak, çalışanların yer değiştirme, atama talepleri de bu makam tarafından yapılacaktır.

 Yasanın getirdiği en önemli hüküm ise Türkiye Kamu hastaneleri Kurumu Genel sekreterin teklifi ile Başkanlar, hastane Yöneticileri, Başhekim ve Müdürlerle sözleşme yapacak, memnun kalmadıklarının sözleşmesini feshederek “iş akdini” feshedebilecektir.

Bu yasanın en can alıcı ve kudretli yanı da burada gizlidir. Yasayla birlikte çıkarılan 10300 adet yönetici kadrolarının atanması, sözleşme yapılması kamu hastane sekreterlerinin “iki dudağı arasında” gizlidir.

10300 kadronun büyük çoğunluğunu ise; Başhekim, Başhekim Yardımcısı, hastane Müdürü, Hastane Müdür Yardımcısı ve uzmanlardan oluşmaktadır.

Kamu hastane sekreteri bu kadroları isterse dışarıdan, isterse emekli olmuş kimselerden atayabilecektir.

Mevcut hastane kadrolarında “yönetici” olarak görev yapan birçok sağlık çalışanı adeta “kurbanlık koyun gibi” beklemektedir. Kamu Hastane sekreteri isterse bu yöneticileri yeniden atayacak, istemezse bu kişileri çok rahatlıkla görevden alarak yerlerine büyük bir olasılıkla iktidara yakın sendikaların ve iktidar partisinin önereceği “yandaşların” atamasını yapacaktır.

 Bu yasayla mevcut çalışanlar içersinde sorun çıkaranlar, yandaş olmayanlar ise kamu hastane birlikleri hastanelerinde “aklı başına gelsin, burnu sürtülsün” mantığı ile adeta “beygir misali” dolaştırılacaktır.

Hükümet tarafından getirilen KHK nin topluma yansıtılması ise tam bir “aldatmacadır”. Topluma bu uygulamayı savunmak için “kamu hastaneleri de bundan sonra Özel sektör hastaneleri gibi çalışacak, sizlere daha güzel ve kaliteli hizmet sunacak” diyorlar. Bu söylem görünüşte güzelde hiç biriside çıkıp demiyor ki;

Özel hastanelerin ana hedefi kar etmektir, şimdi kamu hastaneleri de “kar etme amacına yönelik hizmet verecektir” dememektedir.

İktidarın yapılan yeni düzenlemede ki temel hedefi de kamu Hastanelerini İşletmeye dönüştürerek sağlık hizmetlerinden kar etmektir. Bunun en güzel göstergesi de Hastane yönetimlerinin başına Özel sektörde olduğu gibi CEOLAR” la bu işi yürütmek Kar etmeyen zarar eden hastaneleri ise kapatmaktır.

Kamu hastanelerinin bir işletme gibi yönetilmesi demek ise sağlık hizmeti alan ve “müşteri” gözüyle bakılan hastaların nerede, nasıl cebinin soyulacağının hesabını yapmaktadır.

Sağlık hizmetlerinin ücretsiz verilmesi zorunlu ve Anayasa gereği olmasına rağmen, aile hekimine gidenden muayene başı 6 Tl, hastaneye gidenden 16 TL üçret alan devlet;, Yine reçetelere yazılan ilaçların “muadil fiyat” dışında “fiyat farkı” ödetilen vatandaş bu yeni uygulamayla cebinden “sağlığa katkı” adı altında daha ne kadar soyulacağı ise şimdilik “meçhuldür”

Olayın sağlık çalışanları boyutu ise daha da vahimdir. Her sağlık çalışanı tedirgin başına gelecekleri beklemektedir. Zulüm, sürgün kapıdadır. Bu aşamada Sağlık çalışanlarının sendika yöneticilerine büyük görev düşmektedir. Yaşanacak keyfi uygulama ve davranışlara çok ciddi ve kararlı direnç gösteremedikleri takdirde ellerinde sendikalı üye de kalmayacaktır.

Sağlık çalışanları özellikle yandaş sendika dışında örgütlü olanların önümüzde yaşanması muhtemel zor günlere hazırlıklı olmaları kenetlenmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde dönen bu dişlinin çarkları bu sendikalarımızı da ezip geçecektir.

   sONSUZLUK (Osman Özeker) 17.11.2012

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..