Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '18

 
Kategori
Blog
 

Sahip Olduklarının Kıymetini, "Onlar Hala Varlarken Bil!"

Sahip Olduklarının Kıymetini, "Onlar Hala Varlarken Bil!"
 

Zambakların dilinden anlamak lazım. Beyaz tenleri, "öpülmek" içindir.


       Nasıl söylesem, nasıl anlatsam, içim içime sığmaz. Nasıl olduğunu düşünsem, havsalam almaz. Şimdi şu an, çakmayan çakmak gibiyim. Fitilinin ucundaki alevi görmek her an mümkün Çaksa da, çakmasa da.

       Bu yazı, bir öz eleştiridir. Şimdiye kadar biz, har vurup Harman savurmuşuz. Havada kapıp, tavada yemişiz. Hep tribünlere oynamışız. Kimsenin olamayacağı yerlere tırmanmışız, fink atmışız.

       Hele hele durum, daha diyeceklerim var. "Bu dünya bizden sorulur bre” demişiz. Demekle kalmamışız, hayatın iki yakasından tutup sallamışız. Hesap sormuşuzdur hayattan. Ve gık’ı çıkmadığı halde, elimiz, hayatın yakasından düşmemiştir. Çünkü biliriz ki, hayat, bize borçludur. Hayattan alacaklarımızı daha alamadık gibilerinden düşünce tarzı, hep kafamızda olmuştur.

Görüntünün olası içeriÄ?i: 1 kiÅ?i, gülümsüyor       

KARŞIYAKANIN TANINMIŞ  DOKTORU İLHAN AKGÜNGÖR'ÜN MESLEKİ TİTİZLİĞİ DİLLERE DESTAN. SEMPATİK, BİLGİLİ VE SEVECEN BİR YAPISI VAR. ÖZEL DİYALİZ MERKEZİNİ  BAŞARI İLE YÖNETİYOR. HİZMET VERENLER BÜYÜK BİR DAYANIŞMA İÇİNDE. MERKEZİN ELEMANLARI  ARASINDA BİR AİLE OLMANIN SICAKLIĞI VAR.

 

SABAHLAR OLMASIN İSTEDİK:

Bir örs olmuşuz hayatta. Gelen vurmuş, giden vurmuş. Ama, çekiç olduğumuz zamanlarda biz, karşılık verecek olmuşuz amma, kuvvetli  vurmasını bilememişiz meğer.

Turistik sahil kasabalarının  gece kulüplerinin birinde, içerisinin romantik ışığına kanarak, içmişiz de içmişiz. Tam bu sırada ışıkların sönmesine hayıflanarak “ Kim söndürdü bu lambaları” diye hayıflandığımızda, yanımızda birlikte eğlendiğimiz oğlum Farhat, beni dürtmüştür: “ Sabah oldu baba” diyerekten. Meğerse gün ağarmıştır. Gecenin bitmesini hiç istememişimdir.

       Her şey iyi olur inşallah diyorum. İçki alışkanlığım olmadığı halde, bu dünya ayık kafa ile çekilmiyor diye diye bu günlere gelmişiz.

       Hep özlemlerimiz olmuştur bu yalancı dünyadan. Zaman tünelinin ucundaki kum tanesinin içindeki  “Dünya' yı” hakiki dünyayı görebilecek miyiz? Diye diye çırpına çırpına bu günlere geldik.

       Kum tanesinin  içindeki dünya. Geçmiş ile geleceğe uzanan bir köprü gibi boylu boyunca  Birlikte yol almışız bunca yıl. Bu köprü üzerinden selametle geçeceğimiz günlere ulaşabilecek miyiz? Hep bunu sormuşuz. Kendimize.

       BİZİ BİZ YAPAN UNSUR: Çünkü biliriz ki, hayat, bize borçludur. Hayattan alacaklarımızı daha alamadık gibilerinden düşünce tarzı, hep kafamızda olmuştur. Maziye dönük olmak, mazisiyle yaşamak, mazisiyle öğünmek, maziyi anımsamak, maziye hasret duymak, maziyle yüzleşmek, maziyle barışık olmak. Maziyle avunma. Geçmişimizi, bizi “Biz” yapan unsurdur.

       Eee, bütün bunlar ne ile olur? Nasıl altından kalkılır? “ Sıhhatli olmak” değil mi? Siz siz olun, sıhhatinize dikkat edin.

      ÖLDÜM ÖLDÜM DİRİLDİM: En son durumum şu: Aniden kaldırıldığım hastanede 22 gün yattıktan sonra bana teşhis kondu: “ Böbrek  yetmezliği.” Şimdi diyeceksiniz. İstediğin kadar felsefi ve romantik ol. Böbreğimiz müspet ilimlerden anlamıyor sahibi gibi. Yorulmuş. Süzemiyor.  İmalat fazlası üre, kana karışıyor. Tansiyon yükseltiyor. Ve de zehirliyor.

        İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırması Hastanesinde makinelere bağlı yaşarken, sonunda pabucumuzu elimize verdiler. Teşhis tamdı. “Kendine bir diyaliz merkezi bul” deyip salıverdiler.

       Şimdi araba ile kapıdan alıp, merkezde 4 saat makine ile kanınızı değişiyorsunuz.  Sonra eve kadar getiriyorlar. Bu yer, “Karşıyaka’da.

                                                                  &&&

       Şimdi bendeniz, Karşıyaka’da  DEMİRLEMİŞ BİR GEMİ GİBİYİM. Bacası devrik, halatı yamalı, dümeni kırık bu gemi ile  ne yapılır? Siz olsanız n’aparsınız?

       Ve ben şimdi, böbrekten dolayı bağımlıyım, ömür boyu. Kolay kolay böbrek iyi olmazmış. Hayatın gerçekleriymiş. Haftada üç gün dörder saat bu oyunu, ömür boyu sürdüreceğim. Özel davetler, balolar, seyahatler, plajlarda tatil yok arttık.

       ŞİMDİ YENİDEN NİKAHLANDIM:       Şimdi Karşıyaka Özel Diyaliz Merkezi ile yeni nikahlandım. Nikah törenime, martılar ve güvercinler geldi. Onları boyunlarından öperek, öpücüklerimi sevdiklerime yollayacağım şimdi. Hayatı hala sevdiğimi,  beni yalnız koymamalarını istiyorum bu  yolladığım öpücüklerle. Ve de, gönlümden  gönüllere iz kalsın diyedir bütün bunlar.

       Sevilmek istiyorum, var olmak istiyorum, her yerde olmak istiyorum. Kabımdan taşmak istiyorum. Dostlar bizi, bazı bazı hatırlasın diyorum unutmasın diyorum.

       Bozyaka Hastanesindeki doktorlar heyetine teşekkürler ederim.  Başta  Dr.  AYHAN kILINÇ, asistan  doktorlar: “Büşra Karadeniz,  Evrim Gümüştekin, Mustafa Ubay ve Pelin Mersin.” Bunlar, dahiliyenin bir numarasıydılar.

       ÖRNEK DAVRANIŞ VE HASTA PSİKOLOJİSİ: Öte yandan, hasta doktor ilişkisi bakımından psikolojik rahatlamayı sağlayarak, boyun damarından açılacak  kan damarları operasyonunda, hiç acı hissettirmeyen Aynur Merdin’e teşekkür etmek istiyorum. Doktoru ile birlikte konuşarak, şakalaşarak derin bir mizansen içinde yapılan başarılı ameliyattaki manevi yardımını unutmayacağım

       BÖYLE DOKTOR MU OLUR?  Bir de, EM-AR’cı“ doktor var. İki elim iki yakasından olacak mahşere kadar.  EM-AR neticelerini heyete bildirmeden, çekip gitmiş, izne ayrılmış. Ve de istifa etmiş. Böyle mesuliyetsizlik olur mu? Doktorlar heyeti, boşu boşuna EM-AR neticelerini bekledi durdu. Bir haftayı geçti hala  ses yok. Raporunu ver, sonra ne halt edersen et birader! Yazık değil mi? Kaldık şimdi ortada iyi  mi!

                                                              & &&

       DAYANAMADIM, AĞLADIM:  Bana en dokunanı, Diyalize getirilen 18 yaşındaki bir  kız. Ömür boyu makinelere bağlı ömür sürecek. Gelip gidip kan değişimi yapacak. Onu yatakta görünce ağladım, tutamadım kendimi. Ayrıca güzel mi güzeldi. Lepiska saçlıydı. Yüzündeki manayı anlayamadım. Hayata küskün mü, sevecen mi bakıyor diye. Pek suskunda.

        N’aparsınız. Hayat bu işte.“C’est la vie”

        Kuyruğu yine de dik tutacağız. Başka çare yok!

       Ne dersiniz?

 

Otomatik alternatif metin yok.

BOZYAKA HASTANESİNİN ODALARINDAN BİRİ. AYYILDIZIMIZA BAKTIKÇA KUVVET VERİYORDU.

Görüntünün olası içeriÄ?i: kuÅ?, gökyüzü ve açık hava

HASTANEDEKİ YATTIĞIM ODANIN PENCERESİDEKİ MARTILARLA HABERLEŞTİM.

 

Görüntünün olası içeriÄ?i: 2 kiÅ?i, Aynur Merdin dahil, gülümseyen insanlar, yakın çekim ve iç mekan

HASTA PSİKOLOJİSİNİN TEMELİNİ  BİLEN AYNUR MERDİN, OPERASYON SIRASINDA VERDİĞİ MORALLE STRESTİ KOLAY ATTIM.

Otomatik alternatif metin yok.

YASTIK YÜZELERİNDE BİLE BİR MANA VARDI.

Görüntünün olası içeriÄ?i: 1 kiÅ?i, oturuyor, masa ve iç mekan

KARŞIYAKA'DAN. DR. İLHAN AKGÜNGÖR. HASTA PSİKOLOJİSİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR. BİLGİLİ, SEVECEN VE MUKTEDİR.. ÇOK SEVİLİYOR.

Görüntünün olası içeriÄ?i: 7 kiÅ?i, Tolga Akiner, TC Muzaffer Cellek ve Songül YaÅ?ar dahil, ayakta duran insanlar ve yazı

GERİYE DÖNÜP BAKTIĞIMIZDA, HAYATIMIZDAN BİR KESİT GÖRÜLÜYOR.

Görüntünün olası içeriÄ?i: 2 kiÅ?i, ayakta duran insanlar

ÇAĞRILDIĞIMDA, EDEBİUAT GÜNLERİ İÇİN OKUDUĞUM ŞİİRDEN SONRA BARTIN VALİSİ İSA KÜÇÜK, PLAKET VERMİŞTİ.

Görüntünün olası içeriÄ?i: kalabalık, gökyüzü ve açık hava

İZMİR BOZYAKA  EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HJASTANESİNİN GENEL GÖRÜNÜŞÜ

Görüntünün olası içeriÄ?i: yazı

BARTINDA KALDIĞIM VAROL OTELİNİN  RESTORAN DUVARLARINDA , İSMİMİ GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM.

Görüntünün olası içeriÄ?i: TC Muzaffer Cellek, oturuyor, takım elbise ve iç mekan

KİTAP FUARI İÇİN GİTTİĞİM BARTINDA, BİR ADAM SOKAĞA FIRLADI. GELİP.. KOLUMA GİRDİ. BENİ   FOTOĞRAFÇI DÜKKANINA SOKTU. IŞIKLI ŞEMSİYE VE FLAŞLARDA PEK ÇOK RESMİMİ ÇEKTİ. AZ SONRA DA RESİMLERİ KOLTUĞUMUN ALTINA SIKIŞTRIRIVERDİ. TANIŞMAK İSTİYORMUŞ BENİMLE.. ÜNLÜ   STÜDYO SAHİBİ MÜFİT YÜKSEL, "BÖYLECE TANIŞMIŞ OLDUK" DEYİVERDİ.

Görüntünün olası içeriÄ?i: 2 kiÅ?i, TC Muzaffer Cellek dahil, ayakta duran insanlar

OTEL SAHBİ VAROLUN İLK İŞİ, KARŞILAŞTIĞIMIZDA  OTELİNİN DUVARINA YAZDIRDIĞI İSİM LİSTESİNİ GÖSTERİ.

 

Aşağıdaki video'da, yaşamımda n bir kesit bulacaksınız.

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..