Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Samimiyet ilgiyi azaltıyor; mutlu olmak istiyorsan insanlar hep sana yabancı kalsın

Samimiyet ilgiyi azaltıyor; mutlu olmak istiyorsan insanlar hep sana yabancı kalsın
 

İnsanları daha fazla tanıdıkça daha fazla sevmiyoruz maalesef. Tanımadığımız insanlardan çok, tanıdıklarımız mutsuzluk nedenimiz. Hep yanlış insan diyoruz ama sanki doğru insan da olsa tanıdıklık, ilgi ve samimiyet sorunlarla beraber geliyor. Ama en önemlisi kendi isteğimizle seçmediğimiz, akrabalık, iş ve okul arkadaşlığı gibi hayatın karşımıza çıkardığı zorunlu davetsiz misafirler. Görmesen, konuşmasan, selam vermesen olmaz; ama sen görmek, konuşmak istemiyorsun.

Etrafındaki insanlardan şikâyet etmeyenimiz yoktur. Çoğumuz yazlığa, sitelere kaçarız. Sanılır ki bulunduğumuz ortamlardan sıkıldık. Oysa bizler insanlardan kaçarız.

Sadece ve sadece kendiniz arayıp bulduğunuz, seçtiğiniz kimseler sizi mutlu edebilir. İnsanları da yiyecek, içecek gibi tatlı bir şey olarak düşünmeliyiz. Nasıl bunlarda köşe bucak en özelini, en güzelini arıyorsanız saniyenizi bile ayırdığınız kimselerin sizin seçtiğiniz özel insanlar olmasına dikkat etmelisiniz.

Yetişkin insanın anne baba, hala, teyze, amcaya ihtiyacı yoktur. Israrla söylüyoruz; akrabalarınıza yakın olmak, onları sürekli görmek zorunda değilsiniz. Siz sadece sizi mutlu edeceğine inandığınız kişilerle gezecek, konuşacak, beraber olacaksınız. Akrabalarınız da böyle düşünmeliler. Oğlum bile olsa sevmediğim birinin (Oğlum olması onu mutlaka seveceğim anlamına gelmez) beni arayıp günümü berbat etmesini istemem doğrusu. Ama elbette akrabalarımızın içinde de tatlı insanlar olabilir. Onları akrabamız oldukları için değil tatlı oldukları için aramalıyız.

Aksilik bu ya, hayat bizi sevdiğimiz, sevmediğimiz herkesle muhatap eder. İşte burada “Yaşam-kişi portföyü” kavramı ortaya çıkıyor. Genel hayat için yapacağınız bir şey yok. Ama hepinizin mutlaka bir özel hayatı olmalı. Özel hayat deyince sadece karı koca anlaşılmasın. Özel hayatını bilgisizlik ve ahlaksal paranoyalar yüzünden “karı-koca” şeklinde sınırlandıranların hayatı olmaz. Karı ya da koca insan için yaşam partnerlerinden sadece biridir. Hayatını karısı/ya da kocası ile sürdürmek lokantada sadece çorba içip çıkmaya benzer.  Tercih tercih edenlerin; ama bana göre acınacak bir hayat.

Bir tane meslek arkadaşınız olabilir; işiniz/mesleğiniz/sanatınız, hobiniz hatta tutkunuzsa onunla paylaşırsınız. Yanında bir tane kankanız olabilir. Kocanızın/karınızın kıskanmayacağı (gerçi kocanız/karınız ayıysa kankayı da kıskanır ya) ölçüde samimi dost/insan sıcaklığını yaşarsınız. Bir tane aile dostunuz olur, çocuklarınız, onların çocukları, piknik, deniz... Hayatı birlikte yaşarsınız adeta. Bir tane yeme-içme dostunuz olur; her insanla sofraya oturulmaz çünkü.

Hepsi bir yana gerek erkeğin gerekse kadının onu anlayıp dinleyecek özel arkadaşa mutlaka ihtiyacı vardır. Çünkü hayatta bazı şeyler vardır ki sadece bir kişi ile paylaşılabilir.

Bence bu portföyün dışında kalan herkes sadece tanıdığınız olarak kalmalı. Bizler özel hayatımıza özel olmayan kişileri koyduğumuz için mutsuzuz. “Bizim çocuğun öğretmeni, çok iyi hoca” Olabilir; bundan bana ne, işini yapıyor. Çocuğumun öğretmenini değerli diye ben yaşam-kişi portföyüme almak zorunda değilim. Ayrıca bu portföyü oluştururken kişilerin durumlarından da etkileniyoruz. Zenginse, güzelse, mevki sahibi ya da şöhretliyse sazan gibi atlıyoruz. Bunlardan bana ne ki. O zaman senin amacın başka demek ki. Bu dostluktan, bu arkadaşlıktan beklentin var. Portföyümüze alacağımız kişinin sevdiğimiz, hoşlandığımız birisi olması dışında(insani bakımdan) zenginliğine, güzelliğine, mevkii ve şöhretine bakılmamalı.

Aileye bağlı ya da akrabalarla iç içe aile olarak yaşamak ortada portföy falan bırakmaz. O zaman saygısız komşunuzun çorbaya batan bıyıklarına katlanmanız lazım. Hem ben seçmeyim hem de özel olsun diyorsanız havanızı alırsınız. 21 yaş üzeri yetişkin bir birey olarak bağımsız yaşamayı tercih etmelisiniz. Bu yaşamın içinde size ait ya da sizin seçtiğiniz şeyler/kişiler haricinde hiçbir şey/kimse bulunmamalı.

Bu şekilde dünyanızı kurduktan sonra dışarıda kalan herkes sizin için dünyalıdır. Rastladıkça gülümser, belki en fazla günaydın falan dersiniz. Sevmediğiniz insanla oturup yemek bile yemeyin!

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..