Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '13

 
Kategori
Deneme
 

Samimiyetsiz insanlar

İşitme Cihazı kullanan bir işitme engelli arkadaşın  cihazını  bir süreden beri kullanmadığını  gören arkadaşları ve yakınları neden kullanmadığını sorunca  işitme engelli arkadaş şu cevabı vermiş ” İnsanların yalan dolanlarını duymaktansa toplumun  çoğu  samimiyetsiz  olan  tüm  seslerini duymamak daha iyi. “

Samimiyetsiz toplumun sevgisi de saygısı da gerçekten de çok samimiyetsiz oluyor. İnsanlar  o kadar yalan konuşmayı olağan haline getirmişler ki,  nerede ise hiç tanımadıkları  sokaktan geçen adamları çevrirerek “ seni seviyoum” diyecekler.O kadar samimiyetsiz olarak çevremize  “seni seviyoruz” mesajı veriyoruz.Sevgi her önüne gelene verilmeyecek kadar değerli bir duygu. Demek ki sevginin ne  kadar değerli olduğunu anlamayan sanki leblebi dağıtır gibi herkese sevgi dağıtıyorlar.

“Sevmek suç mu yani?” diye sorabilirsiniz. Tabii ki sevmek suç değildir. Ama  gücün olduğu halde  karşındaki  insana yardım etmemek sonra da  “ seni seviyorum”  diyerek yalan konuşmak, karşımızdaki insanı aldatmak, bizden  sorununa yardım etmemizi bekleyen  insanın ona yardım etmediğimizi gördüğümüz zaman hayal kırıklıkları ile bunalıma sürüklemek  gerçek manada insanlıkla bağdaşmaması gereken şey.Yani insanları aldattğımızı sanırken aslında kendimizi aldattığımızı , kendi değerimizi düşürdüğümüzün farkına varamıyoruz. 

Bir insanı sevmiyorsak  ona sevdiğimizi söylemek zorunda değiliz. Ama sevdiğimiz insana da gücümüz oranında yardımcı olmak, onun işe girmesine gücümüz yetiyorsa  bunu sağlamaya çalışmak, güvendiğimizi  söylemek  , daha verimli olacağı iş alanlarına  geçmesi için yardım etmek bizim görevimiz olmalı. Eğer yapamıyorsak da  …

Neden yapamadığımızı ,bize karşı önyargı oluşturmayacak şekilde, O’nu ikna edecek  şekilde anlatmak da boynumuzun borcu olmalı.

Ama insanlar nedense birbirlerini, baştan savmak , tatlı görünen ama içinde acı olan yalanlar ile  birbirlerini aldatmaya çalışmaları  gerçekten gelecek nesillere kötü örnek olması açısından üzücü.

İçinde bulunduğumuz manevi inançlarımız  bize toplumun çoğunun yalan söylememesi, samimi olması, karşımızdaki insanlara olumlu ya da olumsuz duygularımızı samimi olarak anlatmamız gerektiğini söyler. Ama insanlar duygularını gizleyerek sadece söz ile karşısındakini ikna etmeye çalışmasının adı iki yüzlülük ve  gerçeği gizlemektir. Bu da toplumsal  inançlarımıza  terstir ama nedense insanlar bunu  çok zaman yaparlarda kedi yalanına kendisi de inanır, herkesi de inandırmaya kalkarlar. Karşısındaki insna buna inanmazsa ya  kimseyi beğenmeyen olur ya da kibirli olur.

Bir toplum, bireylerinin duygu ve düşüncelerini  samimi anlatan insnaların çok olması ile gelişir. İşte burada manevi değerlerimizi güçlendirmeye sebep olacak  güzel konuşma, ikna etme, vücut dili, güzel yazma , etkili konuşma yöntemlerini gençlerimize  anlatmak ve bunları hayatlarının içine sokmak zorundayız . Bazıları “kişisel gelişim” i yanlış anlasa ve bencil bulsa da , buna ben “sosyal ve insani gelişim” de derim. Yani insani olarak , insani duygularımızın gelişmesi ve daha sonra  sosyal yaşantımızı geliştirmek için çalışmak  duygusunun başkaları tarafından “ kişisel gelişim” olarak algılanması durumu diyorum.

Samimi insnalarda var bu toplumda elbette ki ama bir elin parmakları kadar az. Samimiyetsiz  insanların çok olduğu yerde samimi insnalarda tabii ki sıkılıyorlar çok zaman. Samimiyet bu yüzden önemli.

Bu samimiyetsizliğin çoğunluğunu samimiyetin çoğunluğu olarak değiştirmek  bireysel olarak bu toplumun  fertleri olarak bize düşmektedir. 75.000.000 nüfus  var . Biz kendimizi samimiyetsizlikten kurtararak duygularımıza samimiyet katarsak  memleketimiz samimi toplum olmakta 1/75.000.000 artar. 4 kişilik aile oalrak hepimiz daha samimi olmaya karar verirsek bu oran 4 katına çıkar ve 4/75.000.000 olur.” Damlaya damlaya göl olur, damlacıktan sel olur” ata sözü benim çocukluğumda en sevdiğim ata sözüydü.

Ben şahsen bana karşı smaimiyetsiz olan ve bu konuda  ısrar eden, yanımda  beni destekleyeceğini söyleyip de yanımdan ayrılınca bu desteği unutan insanlardan soğumaya ve uzaklaşmaya başladım. Gerçi uzaklaşmak  çare değil ama . Senin konuşmaların bir kulağından girip  muhatabının öbür kulağından çıkıyorsa ne yapacaksın ki ? Boşa konuşmaktansa hiç konuşmamak daha iyidir.

Yukardaki işitme engelli arkadaşa  bir gün işitme engelli olmanın zor olup olmadığını sormuşlar.O “ siz de işitme engellisiniz aslında. Bne hiç duymam . Siz bir kulağınızdan duyduğunuzu öbür kulağınızdan atıyorsunuz, sözleri beyninize ve kalbinize aşılamadıktan sonra siz engelli ben engelli ne fark var” demiş. Bu söz üzerine düşünmek laızm . Samimiyetsiz toplumda samimi değil mi sizce?

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..