- Kategori
- Tarih
Sanat erbabının Âşık Dertli’den alacağı ders
Aşık Dertli
18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Dertli, önceleri divan türü şiirler yazmakla beraber sonradan halk şiirine geçer; hece vezniyle yazmaya başlar. Esas başarısı da bu süreçte görülür. Artık halk kitlelerinin, köylü kitlelerinin gerçeğini şiirleştirmeye başlar.
Tabii ki, köylünün gerçeği ile Osmanlı’nın gerçeği, feodallerin koşulları farklı ve tam tezattır. Ortaçağın iki karşıt sınıfıdır. Sanatları da farklı olacaktır kaçınılmaz olarak.
Dertli’nin ünlü “Şeytan bunun neresinde?” şiiri vardır.
Osmanlı kadısı, softalar “sazın içinde şeytan var” derler.
Niye öyle demişlerdir?
Çünkü Dertli sazını zulüm ve sömürü, feodal kırbaç altında “inileyen” köylü kitleleri için “inletir.” İsyanlarıyla zalime karşı korku salmış halk için saz bir mücadele aracı olmuştur. Kitleler sazla safa girmektedir. Bundan dolayı Osmanlı kadısı ve feodalleri için “sazın içinde şeytan” vardır. Bu feodallerin gerçeğidir.
Bir de halkın, Osmanlı reayasının gerçeği vardır. Bunu da dertli dillendirir:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler ne de kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde
Osmanlı toplumunun çürümüşlüğünün en bariz ifadelerinden biri olan rüşvet olayını köylü kitlelerine, onların diliyle en yalın bu dizelerden başka nasıl anlatılır? Osmanlı’nın gerçeği, çürümüş toplumun halkın canında, iliğinde etkisiyle kadı şeklindeki tezahürüyle ortaya çıkmaktadır.
Ardıç ağacından kolu
Venedik’ten gelir teli
Be allahın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde
İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göksünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde
Bir de halkın gerçeği vardır tabii ki...
Doğanın içinde yaşayan halkın gerçekçiliğinin yansımasıdır aynı zamanda Dertli’nin şiirleri. Halka ve Dolayısıyla Dertli’ye göre, Osmanlı’nın metafizik olarak gördüğü ve bu nedenden dolayı içinde şeytan vehmedilen sazın teknesi dut ağacındandır; kolu ardıç ağacındandır; teli Venedik’ten gelmektedir; perdesi kirişten bağlıdır. Bu gerçekçiliği sergilerken Dertli hiç kuşkusuz Osmanlı hâkim sınıflarıyla da alay eder; bu halk alayıdır: “Be allahın sersem kulu”, “insanın teresi”...
“Şiirin her dizesinde, ideolojik mücadele var”dır. Her dize başlı başına sınıf mücadelesidir, köylü kitleleriyle feodal sınıf arasında.
“Saz, emekçi halkın Osmanlı’yı vuran silahıdır. Feodalizme karşı mücadelesinin en önemli ideolojik aracıdır. Halk, (Ortaçağ’da) feodalizme karşı sözlü kültürüyle çarpışmış.”
Dertli’den alacağımız en önemli ders, mücadele azminin canlılığı, halkın gerçeğine sarılma ve kitlelerle birleşmedir. Yaşadığımız dönem ve koşullar gereği bunun tezahürü ise, sanatı vatan ve cumhuriyeti savunma mevzilerinde emperyalizme ve Haçlı gericiliğe karşı mücadelenin emrine koşmadır.