Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat nedir? Sanatçı kimdir?

Sanat nedir? Sanatçı kimdir?
 

Sanat nedir?

Soru büyük. Ama cevap, artık bir blog yazarının cevabı kadar küçük olacak.
E kimin işine yarıyacak o zaman böyle küçük küçük cevaplar?

Bilmem, öyleyse varım ki, düşünüyorum. Napıyim.

Evet büyük lokmama gelince;

Bir düşünüyim nedir şu sanat :-)

Valla basitçe resimle, müzikle, romanla, şiirle, sinemayla gibi şeylerle uğraşanlara sanatçı deniyor, bu konulara da sanat.

Sorun şu ki, bu alanlarda her uğraşana sanatçı demiyorlar.

İnsanın kafası karışıyor. Çünkü mantığa aykırı gibi. Bir şey şudur diyorsun, ama aynı şeye yok bu budur diyorsun.
Mesela resim sanat dalı. Kenan bu işle uğraşıyor, ama ona sanatçı demiyorlar. O zaman, sanat, tanımını, kendisiyle uğraşan kişinin o işi yapış tarzından mı alıyor?

Bu pek makul görünmüyor. Çünkü, tutucu bir sanat anlayışı bu. çünkü, özgünlüklere avangardlıklara insanı kapalı tutar bu tutum. Bi de, kişisellik devreye girerse, bu, sorunu çözmek yerine iyice karmaşıklaştırır.

Resimle uğraşan herkese sanatçı dememizi engelleyen nedir?

Şu olabilir; adamın biri iki tane tablo yaptı diye sanatçı adını almaması için. Örneğin, bir araba yarışına katılsak, adımız yarışçı olur muydu? Olmazdı. Onun gibi. Ama bu, sayının bir sınırı sorusunu yaratır. Kaç yarışa katılana yarışçı demek gerekirdi. Bir yerde yine niteliksel bir değerlendirme ortaya çıkacak. Kişi sebatkardır, 50 tane tablo yapar. Ya da 100 tane. Ona yine sanatçı demekte tereddüt edecek miyiz? Genel sağduyu evet edeceğiz diyor. Çünkü niyetin çok tablo yaparak sanatçı adını almak olduğunu biliyoruz. Şimdi bir de, sanat yaparken niyet ortaya çıktı. Niyet, çalışma yoğunluğu, hatta süresi, yapış tarzı. Peki, az sayıda eser vermek sanatçı adını almaya engel mi? Az eseri olduğu halde sanatçı adını alanlar var diye hatırlıyorum.

Bana kalırsa niceliklerle uğraşmaya gerek yok. Sanatın amacına uygun olarak, sanatsal alanlarda sanatsal tekniklerle eser verenlere sanatçı demek gerekir. Bir insan, hayatında, hem sanatçı da olabilir, hem başka bir şey de. Why not? Az uğraşabilir çok uğraşabilir. Bunlar ayrıntı.

Peki her sanatçı aynı değerde midir? Tabiki, evet. Ama, eserleri aynı değerde olmayabilir. O zaman, iyi sanatçı kötü sanatçı ayrımından da uzak kalarak, iyi sanat eseri kötü sanat eseri ayrımı yapabiliriz. Kötü sanatçı tanımı kötü, çünkü, anlaşılamayan sanatçılar var. Sen kötü diyorsun, ama adam sonra deha sayılıyor. Gogh böyleydi galiba, aç sefil ağız kokusuyla ölüp gitmiş. Ayrıca, sanatı sanat yapan amacı ise, o amacı içinde hissedip de, el beceresi yok diye, iyi resim yapamayan bir kişiye, kötü demek, adamın tinine haksızlık olur.

Peki sanatın amacı nedir o zaman?

Sanatın amacı, bir tür taklit tanrı/doğa olmaktır. Tanrı/Doğa takliti ne yapar, insanlığı, insanlık durumlarını, insana ilişkin ne varsa, tanrı dedik ya, bunları, çeşitli malzemeler üzerinde çalışarak yarattığı, insanın seyretmekten mutluluk duyduğu, yani güzel olan, eserlerlerle ortaya koymaktır. İlk ve son amaç olmalıdır bu. Ne yani şimdi Titanic sanat eseri değil mi? Değil tabi, saf sanat eseri değil.

Her sanatçı bu konu üzerinde düşünmemiş olabilir. Ama zaten tanımlar önce yapılmaz sonra yapılır.

Evvett, şimdi gelelim son söze;

Pek çok ünlü isimden aforizmalarda hep denir ki, çalışmak çalışmak çalışmak... Einstein mıydı neydi, diyor ki, ben dehamı çalışmama borçluyum. İster tanrıya inanın, ister ben gibi, her şeyin salt bir doğa olduğuna, insanoğlu arasındaki kişisel farklar çok büyük değildir. Mesela Descartes bile demiş ki, insanlar arasında en eşit dağıtılan şey zekadır diye. Yine mesela ünlü bir söz vardır, suçluyu kazıyın altından insan çıkar. Bu üç sözü aldığımız zaman, insanoğlu, rastlantılarla, şu ya da bu durum içine atılmışlardır diye düşünesim geliyor. Örneğin, yüzüne bile bakmadığımız bir kapıcı, iyi bir eğitim alsaydı, iyi bir işi var diye, 'oooo efendimmm' diye saygıyla önünde eğildiğiniz karşı komşunuz kadar bir işi iyi yapabilecek biri olurdu. Belki, bir virtüöz bilem olurdu. Demem o ki herkes gizil birer güçtür. Hayatımızın büyük fırsat maliyetleri vardır.

Kenana gelince, eğer yukardaki amaçla sanat eseri yaptığını düşünüyorsa, kendisine sanatçıyım deme hakkı vardır. Ama biz onun eserini iyi ya da kötü sanat eseri diye değerlendirebiliriz. Geçmişte 'asmayalım da besleyelim mi' demişse ve hatta suçu idam cezası gerektirmediği halde adam asmışsa, bu onun o eyleminin yanlış olduğunu gösterir. Şu an uğraştığı sanatsal işleri bağlamaz. Gerçekten güzel içiniz bağlaması gerektiğini düşünüyor mu?
Zaten sanatta, aynı zamanda, arınma vardır, katharsis, belki şahıs arınıyordur.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..