Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '16

 
Kategori
Dünya
 

Şanghay Paktı da nereden çıktı?

Şanghay Paktı da nereden çıktı?
 

ensonhaber.com


Şanghay İşbirliği Örgütü (İngilizce: Shanghai Cooperation Organization) yahut  Şanghay Paktı adını örgütün ilk toplandığı yerden “Şanghay”dan  almaktadır.
 
Kimler var bu örgütte?
 
Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996 yılında oluşturdukları yapılanma Şanghay Beşlisi olarak anılıyordu. Bu örgüt 2001'de Özbekistan'ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı.
 
İşte bu örgüte girmeye Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyar Erdoğan çok hevesli… Durmadan “Bizi de alın…” deyip duruyor. 
 
Neden?
 
Çünkü AB , Avrupa Birliği, Türkiye’nin katılımını edepsizce erteliyor. Envai türlü nedenler ortaya çıkarıyor. Bizden neden sonra birliğe katılmak için başvurmuş ülkeleri içlerine aldıkları halde; ekonomisi söz konusu ülkelerden çok daha güçlü olan Türkiye’yi AB’ya almıyorlar. Üstelik, hiç hak etmediğimiz bazı şeylerle bizi suçluyorlar.
 
Örneğin, Türkiye IŞİD’i  besliyormuş; onlara yardım ediyormuş. 
 
Türkiye bugün  elde silah bu  Orta Doğu ülkelerinde savaşan tek ülke. Hangi AB ülkesi Suriye ve Irak da ordu bulunduruyor, savaşıyor. Şehit elemanlarını sayıyor..? Hiç biri … Türkiye ise IŞİD ile savaş halinde. 
 
AB Türkiye’yi sürekli kullanmak durumunda… “Siz NATO’dasınız diyerek,”  uçaklarını getirip İncirlik’e konuşlandırıyorlar. Arada sırada teftişe geliyorlar.
 
Hadi gelin siz de çarpışın… Şu IŞİD’midir, DEAŞ mıdır.. Ne belaysa hep beraber kovalım.. O yok.. Sesleri çıkmıyor. Bir iki uçak gönderiyorlar.. İşte o kadar…
 
Ama ülkelerinde her türlü tedhişçiye, teröriste yer veriyor; gösteri yapmalarına izin veriyorlar ve onların haklarını açık açık savunuyorlar.
 
Oysa bu adamlar açık açık Türkiye’de insan öldürüyor. Her gün bir, iki… şehit veriyoruz. Adamların umurunda bile değil…
 
Ama yarın Rusya bunların üzerine yürüse, “Aman Türkiye bizi kurtar…” diye feryadı, figana basarlar. Çünkü artık bu ülkelerin doğru dürüst orduları da yok. İnsanları da hiçbir şey için savaşmak istemiyorlar. Zaten kendi hükümetlerini de sevmiyorlar!
 
Bu durumda bizim yüksek erkanımız, devlet ricalimiz ve halkımız niye “Aman bizi de AB’ya alın” diye yalvarsın. Niçin girelim. 
 
Bir sürü yan gerekçe gösterebilirsiniz:
 
Türkiye, bu ülkelerle ticaret yapıyormuş, AB ye girmezsek bu iş iyice yatarmış. 
 
Türkiye bir Doğu ülkesi olmak istemiyormuş, yüzünü Batıya dönmeliymiş… Falan filan…
 
Bütün bu nedenler eyvallah, doğru olabilir…
 
Ama yıllar yılı Türkiye’ye karşı yaptığı kalleşlik, söz verip sözünden dönmek ve böyle yollarda oyalayıp durmak… Nedir? Bütün bunlar en azından ayıp şeyler… Bunlar bazen savaş nedeni bile olabilir. Bu kadar sarsaklık hiçbir ilişkide görülmemiştir. Bütün bunlar açıkça “Boşanma” nedenleridir... Türkiye artık ne diye kapının önünde beklesin ki?
 
Şimdi  Hükümetin tutumuna bakın: Hükümet sözcüsü Numan Kurtuluş bu konuda şunları söylüyor:
 
“Şangay beşlisi, açıklaması, Türkiye’nin başka bölgelerle ilişkisini ortadan kaldıracak anlamına gelmez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Türkiye'nin Şanghay Beşlisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar' açıklaması üzerinden Türkiye'nin bu konuda resmi bir talebinin olup olmadığı sorulan Kurtulmuş, "Türkiye; tarihi, geçmişi, kültürü, jeopolitiği itibariyle dünyanın bütün bölgeleriyle eş zamanlı ve çok taraflı olarak ilişki kurabilecek dünyadaki ender ülkelerden biridir. Türkiye'nin bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dile getirdiği bir niyeti var. Şu anda Şanghay'da zaten gözlemci ülkeyiz. Orada atılan herhangi bir adım, Türkiye'nin başka bölgelerle olan ilişkisini ortadan kaldıracak anlamına gelmez. Gelişmeleri zaman içerisinde göreceğiz" diye konuştu.” (milliyet.com.tr. 21.11.16)
 
Şimdi bu duruma ne demeli?
 
Bir yandan AB önünde, “Niye bizi almıyorsunuz?” diye ağız yapıyoruz. Ondan sonra da sanki onlar beğenmiyorlarmış gibi, biz de size küstük işte gidiyoruz Şanghay Paktı’na giriyoruz… Stratejileri çeviriyoruz.
 
Buna, Poker diliyle, “Blöf” yapıyor..” mu derler? 
 
Yani siz bizi almazsanız, biz de çıkar gider bir Uzak-Doğu paktına kaydoluruz , mu demek istiyoruz…
 
Buna karşılık AB ne yapacak? Pişman olup, her şeyden önce şu mülteciler için göndermedği parayı mı gönderecek? Ne yapacak? 
 
AB’nin bir şey yapacağı yok. Yunanistan zaten başının belası; bir de Türkiye’yi sırtına almak istemiyor. Kim, sırtında 3 milyon mülteci taşıyan bir ülkeyi taşımak ister ki (Bizden başka!)  Herkesin derdi kendine; zaten Almanya’nın başında bir Brexit davası var. O konuda iyice şaşkın… Gerisi, her gün gemiler dolusu ilticacı, göçmen, İtalya, Avrupa kıyılarına yanaşıp duruyor. Dünyanın başı dertte… Avrupa’nın başı daha büyük dertte. 
 
Bazı Avrupa ülkeleri 300  tane  göçmeni bile almak istemiyor. Almanya ne halt etsin.?
 
Bazı münasebetsiz Dış İşleri Bankaları da gelişi güzel konuşup duruyorlar.
 
Yani herkes konuşuyor.. Ama bir yandan da hergün  yüzlerce kişi Akdeniz’de boğulup ölüyor ve Suriye-Irak Savaşı’nda  500 bin insan ölüp gitti. Avrupa’ya bu hikaye gibi geliyor. 
 
Ama onun acısını asıl biz çekiyoruz.  Avrupa bunları hiç duymuyor.
 
Şehitler bizden.. Gidenler bizden… Avrupa için bağlar gazeli… 
 
Onun için Türkiye’nin durumunu oturup yeniden düşünmesi yerindedir. Ama gidip Şangay Beşlisi’nin ortasına oturması da bana biraz zor geliyor. Gerçi Rusya, Çin .. “Gel..Gell..” diyorlar ama… Bu işin gidişi başka, gelişi farklı olabilir. Çok iyi düşünmek gerekir.
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..