- Kategori
- Deneme
Şeb-i yelda zamanı
yldoz.blogspot.com
Şeb-i Yelda zamanı
Divan edebiyatı 13 yüzyılda etkilemeye başladı Anadolu insanını. Mevlana ile başladı diyebiliyoruz. Tarihi bu kadar eskiye dayanan edebiyatımızdan yeni yeni tad almaya başlamanın sancıları ile kıvranıyorum.
22 Aralık tarihinden bildiğimiz “en uzun gece” gibi çok kısa bir cümle!..
Bosnalı Sabit efendi bakın ne diyor;
“Şeb-i Yelda”yı müneccimle muvakkit ne bilir
“Müptela-i Gam”a sor, kim geceler kaç saat”
Süslü kelimlerden kaça kaça mana yüklenmemiş yalın açık ve mekanik kelimeler denizinde yüzerken bir gece beyazlığı sarıyor her yanımı ve tekrar tekrar okuyorum, doyamıyorum inanın…
Gama müptela olan kişiye (aşığa) sor ki geceler kaç saattir diyor. Müneccimin bile bilemediği o gizemli zamanı aşık biliyormuş. Astologların bilemediği zaman aralığını aşıklar biliyormuş… Vayy..
Bu noktada Fuzuli’nin ne dediğine de bakmak lazım galiba.
“Şeb-i Yeldâ”da uzar fecre kadar “kıssa-i aşk”
Tâ ki Mecnûn bitirir nutkunu Leylâ söyler” diyor.
Kişinin sevdiğinden ayrı geçirdiği her geceye delalet ediyor ama ifadenin muhteşemliğini halen çözebilmiş değiliz…
Gel de yanma tarihine, kültürüne,diline, değerlerime bu kadar yabancılaştırılmaya.
Neyse uzatmadan Şeb-i Yelda dan ne beklediğimi yazayım bende
Çünkü geceler benim için çok önemli…
Ay karanlıklarında yüzerken bir başıma çok mısralar düşmüş eski püskü bloknotlarımın sararmış sayfalarına.
Ne mümkün divan şiirinin gizemli, alıp götüren muhteşemliklerini yakalamak.
Benim yazdıklarım karanlığın tam ortasında nur beyazlarını yakalama telaşı zannedersem.
“Gün olur” isimli şiirmin son mısraları böyle bir gecede derkenar olmuştu okunma ihtimali ile…
Çünkü okuyanı olmayan şiirin,yazının, hikayenin romanın ne önemi vardı…
Gün olur;
Ürpermelerin sarkacından düşerim
Sarhoş ninnilerin yastığına!
Arşınlarım yamaçlarını yeni aşkların.
Bir türkü tuttururum dağ başlarına;
“Şimdi gönül taze yare bağlandı”...
Al le yar!...
Vah başıma ahhh le yarrr..!
Gök yüzünün katran karası kaldığı zamanlarda sancılı başımı koyduğum yastıkta Şem’i arayan, sabaha ağıtlar yakan avunmak için yaptığım karalamalar.
“Şimdi gönül taze yare bağlandı”...
Nerdeeee….
“Beyaz bir yalnızlık çizme” deyin, “zamanın mengenesine” kafa tutma deyin, hasili, ne derseniz deyin işte..
Şeb-i Yeldabu akşam beni bekliyor!. Sadece beni!..
Müneccimlerin bilmediği zaman aralığının saliselerini değerlendirmek istiyorum.
Çünkü Leyla söylemeye devam ediyor. Ben Mecnun’un sözü bitse de o devam ediyor.
O zaman yazalım…
Size de tavsiye ederim dostlarım.
Sevgi ve saygılarımla…