Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Seçim çözüm getirecek mi?

Seçim çözüm getirecek mi?
 

En taraflı araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde bile, Ak Parti maalesef birinci parti çıkıyor. Buna engel olmanın yolu bulunamadı. Bu sonuçtan hiç kimsenin kuşkusu yok. Şimdi önemli olan tek başına iktidar olabilecek mi, olamayacak mı?


İsterseniz yaşadığımız olaylara şöyle bir göz atalım:


Tarih 27 Nisan 2007. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Anayasa’ya göre ilk turda cumhurbaşkanı seçilebilmek için 367 oy lazım.


Oysa Ak Partinin mecliste 354 temsilcisi var. Aslında herkes, Ak Parti’nin üçüncü turda 276 oyla cumhurbaşkanını seçebileceğini biliyor.


Bunun önüne geçmek için bulunan bir formül gerçekten işe yaradı. Sabih Kanadoğlu “ilk turda cumhurbaşkanı seçmek için 367 oy gerekli olduğuna göre, meclisin toplanabilmesi için de bu sayı gereklidir. Mantık olarak daha az üye ile toplanan bir meclisten 367 oy çıkar mı?” dedi.


Hani deli kuyuya bir taş atarmış da sonra onu 40 akıllı çıkaramazmış derler ya, durum aynen buna döndü. Hukukçular ikiye ayrıldı, kimi böyle şey olmaz, Anayasa’nın metninde böyle bir şey yok, dedi, kimi, niye olmasın bu bir yorumdur, pekala böyle de yorumlanabilir, dedi.


*****


İnsanlar hayatları boyunca pek çok şeyi deneme yanılma metoduyla incelemişler ve öğrenmişlerdir. Bu tecrübelerin bize kazandırdığı özellik, artık pek çok şeyi önceden tahmin edebilmek ve ona göre bir tedbir alabilmektir.


Mesela vapura veya otobüse bindiklerinde midesi bulananlar, önceden bir ilaç alarak bunu engellerler. Hiç kimse, “hele bir midesi bulansın, kussun da, bir çaresini düşünürüz”, demez.


Aynı şekilde hastalıktan önce koruyucu hekimlik denen bir tıp alanı geliştirilmiştir. Hava tahmin raporlarına göre pek çok şeyin yeri ve zamanı değiştirilebilmektedir. Buna benzer örnekleri dilediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.


Yani teknolojinin bize kazandırdığı nimetler, birinci planda insanların ve toplumların huzuru ve rahatı için kullanılır.


*****


Anayasa’daki 367 tartışması için en sağlıklı ve en doğru kararı kim verebilir? Anayasa Mahkemesi…


Tartışmaların ayyuka çıktığı bir dönemde Anayasa Mahkemesi’ne sorulmuştur. Toplantı sayısı için 367 gerekli mi, değil mi?


Verilen cevap tarihe geçecek kadar enteresandır: Meclis hele bir toplansın, netice belli olsun, bize müracaat edilirse biz görüşümüzü söyleriz.


Ak Parti bu şekilde iki koldan sıkıştırılmıştır. Birincisi, 367 üyesi olmaması, ikincisi bu eksiği tamamlamak için birilerinden yardım istemek zorunda kalması.


Dört buçuk yıldır ülkeyi tek başına yönetmiş bir partinin, şimdi 3-5 adamın salonda bulunmasına ihtiyaç duyması, küçük partileri heyecanlandırmıştır. Bu yardım karşılığında pazarlık yapmak için bütün kozlar ellerindedir. İşin garip tarafı bir taraftan da, en samimi ricaları bile rüşvet veya tehdit suçlamasıyla nitelendirmek mümkündür ve öyle de yapılmıştır.


Uzatmıyalım, sonuçta ilk celsede 367 kişi toplanamayınca, Ak Parti 354 milletvekiline rağmen cumhurbaşkanını seçememiştir.


Akla gelen ilk çare, millete gidip seçimleri yenilemek olmuştur. Zaten cumhurbaşkanlığı seçiminin tıkanması da, kendiliğinden bu sonucu doğuracaktır.


Ancak Ak Parti’yi seçime zorlayanlar, ya da cumhurbaşkanı seçtirmemek suretiyle onu zor duruma düşürenler, 354 milletvekiline rağmen, ona iktidar olma gücü vermek istemeyenlerdir.


Peki yapılacak bir seçimde Ak Parti’nin daha fazla milletvekiliyle meclise gelmesi mümkün müdür? Çok zor. Çünkü Ak Parti oy oranını % 45’lere çıkarsa bile, üçüncü bir partinin parlamentoya girmesi halinde, bugünkünden daha fazla milletvekili çıkaramayacaktır.


Öyleyse Ak Partinin 354 milletvekiliyle yapamadıklarını, daha az milletvekiliyle yapmasına izin verilecek midir? Elbette hayır…


O zaman seçim yapılmasının amacı nedir? Ak Partiyi 276’nın altına itmek… Eğer bu sağlanabilirse, birinci parti olmasına bakılmadan diğer bütün milletvekillerinin katılacağı bir koalisyonla, Ak Parti devre dışı bırakılacaktır.


Plan budur, strateji budur. Şu ana kadar da adım adım uygulanmaktadır.


Aslında bu planın gerçekleşmesi, siyasi olarak bize daha sakin bir ortamı müjdelemektedir. Çünkü o zaman cumhurbaşkanlığı süreciyle başlayan plan tıkır tıkır işleyecek ve silahlı-silahsız kuvvetler ortaklığı yönetimi tekrar ele geçirmiş olacaktır.


Ak Parti’nin çoğunluğu sağlaması halinde ise, bunu bozacak bir takım oyunlar oynanması gerekir. Sosyal ve ekonomik açıdan halkı zora sokacak olmasına rağmen hiç çekinilmeden bu operasyonlar yapılacaktır.


Felâketin daha büyüğü ise Ak Parti’nin kazârâ 367’nin üstünde bir çoğunlukla iktidara gelmesidir. O zaman Ak Parti’nin damaya çıkmış taşlarla, her tarafa oynayıp önüne gelen taşı yemesine göz yumulabilecek midir?


Söz gelişi bir “uzlaşma” dalaşının yaşanmasından sonra, Ak Parti’nin kendi adayını canının istediği gibi belirleyip, ilk turda 367’nin üstünde bir oyla seçmesine izin verilecek midir?


Yoksa seçimin sonucuna ve halka rağmen, gündüz ortası muhtıraları mı verilecek, hatta daha da olmadı, önce balanslarla oynanıp, sonra balanslara ayar mı çekilecektir?


İşte ülke bu kuşkularla dolu bir seçime giderken, sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağını, çıkan sonucun nasıl yorumlanacağını, seçimin çözüm olup olmayacağını da hep birlikte göreceğiz.


Temennimiz her şeye rağmen, milletin sağduyusuyla hareket etmesi, çıkan sonuca da yine aynı samimi duygularla, herkesin saygı göstermesidir.


Demokrasi kültürünü oturtmanın başka türlü bir yolu da yoktur.


 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..