Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ÖNAY BARIŞ KÖROĞLU

http://blog.milliyet.com.tr/onayca

04 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Seçim yardımları

Seçim yardımları
 

Kömür yardımı,

Erzak yardımı,

Çamaşır makinası yardımı,

Soba yardımına da yeni başlanmış.

Halk seçimlerden önce armağanlara boğuluyor. Tabi hak edene gittiği de şüpheli.

Gecekondular bile seçim öncesi konduruluyor.

Sonra çıkıp televizyonlarda" biz garibanı düşünüyoruz" diyorlar.

Bu kandırmacaya hiç bir yönetimde rastlanmadı. Zavallı halkım çaresiz, bilinçsiz
aldanmaya devam ediyor. Keşke yapılanlarda samimi olunsa. Duyduğuma göre, ayakkabı yardımı yapıldığında tekini verip, diğerini "oydan sonra "diye garantiye alıyorlarmış (!)

Şaka gibi...

Stalin'nin tavuğu diye bir hikaye var. Paylaşayım sizinle..

Stalin en sadist cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı. Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım... Söyleyin bakalım halkın yönetime bas eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır? Her dumanlı kafadan bir ses çıktı.. Kimisi adaletten, haktan söz etti.. Kimisi demokrasiden. ... Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten... Bir kadeh daha votka çekerek şöyle dedi: Yönetimi eline geçiren hükümdarın Tanrıdan pek farkı yoktur! Halkın karşınızda başeğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da su beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım... Hemen hizmetçileri çağırıp emretti. "Çabuk bana bir tavuk getirin" Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları.. Stalin, adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun... Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider.. "Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk" Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuktan tir tir titriyor.. Masaların altına giriyor, köşeli masa ayakları canını yakıyor... Duvar diplerine koşuyor teleksiz, tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor... Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına saklanıp, sığınıyor.. O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun...Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor.. Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin: "Gördünüz mü, Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur..

Aktardığım bu hikaye, gerçekten olmuş mu, bilemiyorum. Ancak, "Stalin'in Tavuğu" diye bir söz var.. Bu sözle örtüşen nice halk, nice yönetici görmedik mi biz de şu kısacık yaşamımızda..

Güncel yardımlar her gün şekil değiştirdikçe, Aklıma hep bu hikâye geliyor!
Yolunmuş tavuk olmayacağımız günler için, farkındalıkla kalın.

 
Toplam blog
: 50
: 1016
Kayıt tarihi
: 26.08.08
 
 

Anadolu Üniversitesi Ekonomi mezunuyum. Bir Kamu kuruluşundan yönetici olarak emekli oldum. Evliy..