Sedir Ormanının Bekçisi Aslan Yüzlü Canavar

Tanrıların Yaşadığı Sedir Ormanının Bekçisi Aslan Yüzlü Canavarmış

Nazan Şara Şatana

Eskilerde mahallelerde bekçiler vardı. Geceleri onların düdük sesleri ile rahatlar huzur içinde uyurduk.

Güvende olduğumuzu bilirdik. Zamanla bekçiler mi azaldı yoksa mahallelerden semtlere geçtikçe büyüdükçe büyüdük o güzelim sesler uzaklarda kaldı ya da benim yaşadığım yerlerde öyle oldu.

Yine çocukluğumuzdaki hikayelerde Güzel ve Çirkin vardı.

Hiç eskimedi o hikâye.

Yenilerde yine bir sinema filmi yapıldı, izledim. Aynı keyifle.

Aslında korkmamız gerekir, dev gibi iri yarı bir adam vardır lakin adam aslan başlı gibidir kurt başlı da diyebiliriz.

Babasının, kızına götürmek üzere kopardığı bir dal kırmızı gül!

Dünyalar güzeli bir genç kız!

Saray misali şatoya gelmesi,

Canavara benzeyen bu yaratıkla yaşamaya başlaması…

İlk başlarda elbette korkmuş korkmasının da yüreğinin güzelliği korkularını azaltmış, ona yakınlık göstermiş ve büyü bozularak canavar yakışıklı prens olmuş.

Bütün bunları niye anlattığımı merak etmişsinizdir.

Bazen bir okuduğunuz aklınızdaki kütüphaneden bir başka konuyla ilişkili haberi size ikram eder:

Mitolojide Asur veya Babil ya da Akad mitolojisindeki canavarımsı bir devden söz ediliyormuş.

Bu dev, Tanrıların yaşadığı sedir ormanının bekçisiymiş.

Peki ne var bunda diyeceksiniz, nasıl bir benzetme bu koruyucu ile şatodaki canavarın bağlantısı!

İşte aklımın oyunundaki asıl tema ise bu koruyucunun, yüzünün aslan yüzü olmasıymış.

Şimdi bana hak vermişsinizdir.

Yine mitoloji, yine hikayeler ve elbette güzellikler.

Dertlerimizi bir kenara bırakalım, çocukken okuduğumuz masallarda olduğu gibi hayal kurarak kısa da olsa bir derin soluk alalım.

Bir başka hikâyede buluşmak dileğiyle…

Nazan Şara Şatana