Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şehit Er Onur’u Uğurlarken...

Şehit Er Onur’u Uğurlarken...
 

Hafta başında, Tokat’ın Reşadiye ilçesinde pusuya düşürülerek, öldürülen 7 askerden biri de Adıyaman’ın Tut ilçesi, Yaylımlı köyündendi.

Salı günü öğlen sonrası haber alır almaz, cenaze törenine katılmak üzere Adıyaman’ın Tut ilçesi, Yaylımlı köyüne gittik.

Adıyaman; polisi, askeri, vekilleri, resmi ve sivil çalışanı ile Şehit Er Onur’u uğurlamaya gelmişti.

Çevre ilçe, kasaba ve köylerden kadınlı erkekli katılanlar sayesinde, köydeki tören alanı mahşer yerini andırıyordu.

O gün mevsimine göre hava, oldukça güzeldi. Bu nedenle resmi ve dini uğurlama törenleri peş-peşe, kolayca gerçekleşti.

Tören esnasında alandan ve yakın evlerden ağıtlar yankılanıyordu. Manzara hazindi. Feryat ve çığlıklar insana ürperti ile karışık, hüzünlü duygular yaşatıyordu.

Katılanlar açısından, töreni izlemek ve dayanabilmek hayli zordu. O nedenle birçoğu kendinden geçmişti.

Ben de kendimi iyi hissetmiyordum. Titreme vücudumu sarmıştı. Yutkunmaya çalıştım, yutkunamadım. Toparlanmak için bedenime söz geçiremiyordum.

Nedense, daha sonra törende terörü kınayan kalabalığın sesinden biraz olsun, kendime gelebildim!

Bu arada dini tören de yapıldı. Derken sıra defin törenine geldi.

Defin için kalabalık sel gibi akarak, mezarlığa yöneldi. Mezarlık, köyün içinden geçen Göksu çayının öbür yakasında, tepe bir yerde idi.

Karşıya geçerken, Göksu Çayı üzerindeki, çelik halatlarla kurulmuş bir asma köprüyü kullanmak zorunda kaldık.

Çünkü köyün diğer yakasındaki evlere ve köy mezarlığına geçit sağlayan tek yer, o asma köprü idi.

Gidişte ve gelişte aklımda hep şehit er Onur’un ailesi (özellikle anne ve babası) ve onların kederden perişan olmuş hali vardı.

Defin sonrası, Adıyaman’a dönüşte; yol boyunca yine aynı şeyleri düşündüm. Eve geldiğimde, hala kendimi bulamamıştım.

Ve defa atla içimde, Allah’a şu yakarışta bulundum.’Ne olur, Allah’ım bu acıyı bir daha kimseye yaşatma.’

Şehit Er’in anısına saygısızlık olmasın diye yazımda, bilgilendirme dışında, konu hakkında yorum yapmak istemedim.

Ancak şu gerçeği ifade etmeden de geçemeyeceğim.

Onur gibi genç evlatlarımızın ölümü, hepimizden bir şeyler koparıp, alıp götürüyor. Özellikle de yakınlarından ve ailesinden...

Bu kopan parçalar zamanla çoğaldıkça, toplum olarak iyileşmesi mümkün olmayan maddi-manevi sıkıntılara sürükleniyoruz.

Şu anda o sıkıntıların zirve yaptığı bir dönemden geçmekteyiz.

Fazla söze gerek kalmadan, umarım bu tehlikeyi her düzeydeki aklıselim insanımız görür, bilir ve ona göre davranmaya çalışır...

Bu beklenti içinde, olayda hayatlarını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum...

 
Toplam blog
: 251
: 447
Kayıt tarihi
: 29.12.07
 
 

Emekli; Öğretmen, Yönetici ..