Sema Hanım'ın "bile" sini bilemedim

Değerli Milliyet Blog yazarlarından Sayın Sema Çürük, "Pazar Kahvaltısı" başlığı adı altında kaleme aldığı yazısına şu ifadelerle başlamış: "Baktım bazı beyler bile yemek tarifi, tatlı tarifi, turşu tarifi veriyorlar..." Öncelikle belirtmeliyim ki Sayın Çürük'ün bu ifadesinden dolayı alınmadım dersem yalan olur.

Dünya tarihinin gelmiş-geçmiş en büyük aşçıları, gurmeleri, gastronomları, yemek ve mutfak yazarları erkeklerin arasından çıkmıştır, istisnalar dışında. Tüm dünyada restoranları ve şefleri denetleyen ve maharetlerine göre derecelendirip, en üst seviyede ehil olanlara "Michelin Yıldızı" veren otorite kurumun yıldızlı şefleri içerisinde bildiğim kadarıyla bir tek bayan yoktur. Var da ben bilmiyorsam bu ifademi de özür dileyerek düzeltmeye hazırım.

Rahmetli Tuğrul Şavkay, Arman Kırım, Vefa Zat, Deniz Gürsoy, Ali Rıza Kardüz gibi adını şu anda sayamadığım onlarca yeme -içme uzmanı, gurme, otorite içerisinde bir tek bayan aklıma maalesef gelememektedir. Şahrap Soysal, Ayşe Tüter falan dediğinizi duyar gibi oluyorum. Efendim bu isimlere saygı ve sevgi duyuyorum. Ancak gastronomi yazarlığı ya da gurmelik, yemek tarifi vermek ya da tariften yemek yapmakla sınırlı değildir. Hatta bunlar işin çok ama çok küçük bir bölümünü oluşturur. Mesele, teknikler üzerine yoğunlaşmaktır. Yemeğin kültürü, altyapısında bulunanlar, tarihi ve tabi ki estetiği üzerindeki açılımlarıdır.

Annelerimiz, eşlerimiz, sevdiğimiz tüm kadınlarımız elbetteki mutfaklarımızın kanatsız melekleridir. Nereye gidersek gidelim annemizin ya da eşimizin yemeğini, o yemeğin lezzet tanelerini ararız. Ancak çok çok iyi bilinmeldir ki gastronomi dünyasının, gurme kültürünün tartışmasız büyükleri ne hikmetse hep erkekler arasından çıkmıştır.

Sayın Çürük, işin bu boyutunu sanırım pek düşünemedi ama bana da bu konuyu irdelemek adına fırsat yaratmış oldu. Damak tadınız hiç bozulmasın efendim.