Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '06

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Fıstık ve kestane zamanı geldi. Kestane kebap

Fıstık ve kestane zamanı geldi. Kestane kebap
 

Çukurova'ya kış mevsiminin geldiğinin en büyük göstergesi, yağmur'dur. Önce yavaş yavaş, toprak kokusunu hissettirip, ıslanmak isteyecek kadar romantik, sonrasında bardaktan boşanırcasına yoğun, artan şiddette devam edip sele dönüştüğünde ise,endişe verecek, can korkusu yaşatacak kadar tehlikeli.

Haber bültenlerindeki hava durumu'nda yeni bir yağışlı dalganın geldiği ve özellikle Akdeniz bölgesi'nde etkili olacağı uyarısı yapılıyordu. Sobalar kuruldu, kaloriferler yakıldı, yağmurlar da kalıcı olduklarına göre, kış geldi Çukurova'ya... Kışın gelmesiyle, yer fıstığı, tescilli adıyla ''Osmaniye fıstığı'' ve kestane zamanı da gelmiş oldu.

Uzun kış gecelerindeki sohbetlerin vazgeçilmez çerezlerinden, tuzlu tuzsuz, seçenekleriyle kavrulmuş fıstık yemek ne de güzel olur. Kabuklu alıp, temizleme işini başardıktan sonra o fıstıkları kavurmak veya haşlamak emek veren insan için daha büyük bir keyiftir yerken. Mis kokusu etrafa yayılırken, ''geel.... gel..... fıstığa gel'' dercesine davet başlar, uzun süreli sohbetlerin müjdesinde.

''Hayır'' demek zordur ama kilo endişesi taşıyanlar kalori hesabına girişince dikkat etme gereği çıkar ister istemez. Sohbet başlarken önce fıstığın durumu, çiftçinin kazancının olup olmadığı, hava koşulları da yerini alır sırası gelen bilgilendirme safhalarında.

Sonra, çerez olarak tüketilmesinin yanında yağının çıkarıldığı, kabuğunun biyo dizel, sunta, yapay odun, kömür yapımında da kullanıdığı anlatılır, fazla bilgiye sahip olanlar tarafından.

Türkiye yer fıstığı üretiminin, neredeyse tamamının Osmaniye'de yapıldığı, fakat iyi tanıtılmadığı, hatta son yıllarda ithal edildiği, adına düzenlenen festivalin yeterli ilgiyi görmediği şikayeti yapılır, çalışmaları eleştirilen yetkililere. Uzar gider sohbetler böylece ama kalıcı olan, damakta bıraktığı tattır, herkesin hemfikir olduğu.

Kış gelir de kestanesiz olur mu? soğuk kış gecelerinde odun veya kömür sobasının üzerinde, üzerlerine çizik atarak, ''pat... pat'' sesleri çıkıncaya kadar çevirerek, maşayla tuttuğumuz, sabredemediğimizde, ellerimizin yanmasına sebep olduğumuz, kebap gibi pişirilen, lokum gibi yumuşak kestaneleri yemek ne kadar da keyiflidir.

Kestane deyince, Bursa ve kestane şekeri de gelir aklıma, bir tanesini bile bitiremesem de sevdiğim, yerken çukulatalı çeşidini tercih ettiğim. Bu arada kestane ağacının boyunun 35 metreye kadar uzadığı, kalın, dikenli görünümdeki yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında kullanılmaktadır.

Özlemişim, fıstık kavurup, kestane pişirerek keyiflendiğimiz uzun kış gecelerini, Çukurova yağmurlarını, tatil günlerinde sabahlara kadar uzayan dost sohbetlerini. Gözlerimin önünden Osmaniye fıstığı ve kestaneler geçiyor, sıcak sıcak, lokum gibi. Olsaydı da yeseydim dercesine özlemişim.

resim: www.dünyagida.com

 
Toplam blog
: 126
: 2338
Kayıt tarihi
: 01.08.06
 
 

Kompozisyon derslerini biraz daha fazla önemsediğim, uzun cümleler kurmaya başladığımdan bu yana sev..