Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
 

Bu soruyu Nazım Hikmet, ressam Abidin Dinoya sormuş "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye. Abidin Dinoda çok güzel bir resim yapmış, yoksul ama çok mutlu bir aile, aynı yatakta uyuyorlar, dam akıyor, babanın elinde bir şemsiye, annne ve çocuklar, sağlıklı ve mutlu bir biçimde derin uykudalar, ama tatlı bir gülümseme var yüzlerinde, bir tavuk, bir köpek, ve bir kedi var, onlarda çok mutlu görünüyor. Resme baktığımızda çok boyutlu tartışmalara açık gibi görünüyor. Bir kişi çıkıp "hadi canım, bunun neresi mutluluk, fakir edebiyatı yapıyorsunuz, para olmadan mutluluk olur mu?"diyebilir, başka biride -" mutluluğun resmi daha farklı olmalı, bence... diyerek kendi mutluluk anlayışını sembolize eden bir resmi tanımlayabilir...

Abidin Dino bir mutluluk resmi çizmiş ki, gerçekten birlik, bütünlük, dayanışma, sevginin gücüyle yenilemeyecek bir sorun yoktur! Ben ikinci dönem başladığından beri kendimi pek mutlu hissetmiyorum. İki sınıf birleştirildi, benim sınıfımla birlikte gittiğimiz sınıf bize mülteci, "dağdan geldi bağdakini kovdu" anlayışı ile yaklaştılar, özellikle bir tanesi çok ön yargılı ve kötü davrandı, bu arada ben yeniden kendimi, kişiliğimi sorguladım. Kırıldım, sinirlendim, ama daha sakin, daha sabırlı, ve sevecen olabilirdim, çünkü ateşe ateşle karşılık verildiğinde geriye kalan "kül" oluyor. Halbuki inandığım değerler sistemine göre, bize kötülük edene iyilik etmeliydi, ama iyiliğe iyilikle, kötülüğe adaletle davranmak gerekiyor. Yetişkin bir insan değişimlere kişileri suçlayarak tepki veriyorsa, ergenlik çağını atlatamamış demektir!

Bu hafta başından beri sürekli bir program değişikliği ile farklı sınıf ve seviyelere ders verdim, aşırı yorgun hissettim kendimi, bir de bu tepkiler bayağı üzdü beni. Ayrıca yeni bir sınıf daha verildi, acaba arkadaşların tepkileri, Çarşamba günü yeni katıldığımız gurup gibi mi olacak endişelerimi, güler yüzleri, sevgi dolu dostça bakışlarıyla tamamen ortadan kaldırdılar. Bir kapı kapanırsa yüzümüze, mutlaka diğeri açılıyor. Yeni sınıfıma Perşembe ve Cuma günleri sabah ders veriyorum, ve masa tenisi oynarcasına uyumlu ve güzel tepkiler veren bir sınıf.

Bireysel farklılıklar, algılama, kendini karşındaki insanın yerine koyabilme becerisi; bunların hepsi çok önemli. Ne ekersek, onu biçeriz. Bana çok haksız tepki verirken, benim de yeni bir sınıfta yeni öğrencilerin katıldığı, eski öğrencilerim olmasa girmeyi reddedeceğim bir sınıf olabileceklerini düşünemediler. Bakalım zaman içinde neler gelişecek, terbiyesizliğin özürü var mıdır? Bilmiyorum, ama şu üç günlük dünyada bu kadar ön yargılı ve negatif davranıp, kalp kırmanın, kul hakkı almanın bedeli vardır mutlaka.

Yazamıyordum kaç gündür, nesnel davranmaya çalışmalıyım, daha anlayışlı olmalıyım, sürekli haklı çıkmaya çalışmamalıyım. Sadece eğer Nazım Hikmet bana "mutluluğun resmini yapabilirmisin Tanju?"diye sorsaydı, işte benim için gökyüzü ve deniz mutluluğun resmidir. Güneş hiç ayırımcılık yapmıyor, gübreye de güle de yansıyor, toprak-Aşık Veysel'in dediği gibi üzerine basıldığı halde hep veriyor, halk kendilerine zulmedenleri gene seçiyor(bu biraz politik bir yorum oldu ama olsun!içimden öyle geldi işte!)

Bende bana alınan bu tavra güneş gibi, toprak gibi, halk gibi tepki vermeye çalışmalıyım, başarmalıyım. Mutlulluğun resmi değişir!!!

 
Toplam blog
: 258
: 2037
Kayıt tarihi
: 09.11.06
 
 

Ben İngilizce öğretmenliği yapan yurdum insanıyım. Yalnız öğrencilerim yetişkin arkadaşlar. Devlet m..