Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Seni unutmak gerekiyordu...

Seni unutmak gerekiyordu...
 

Yine yağmur yağıyor, tam olarak yağmıyor çiseliyor... Geçen yağmur yağmaya başladığında içimden -buralarda ben hüzünlendikçe yağmur yağmaya başlıyor- diye geçirmiştim; amma bir ben! bu defa kesin böyle... İşin kolayını bulduk sanırım damla sulama sistemine su veremediğimiz zaman bir hüzün korosu oluşturduğumuzda buraların toprağını suya kavuşturacağız demektir.

Deniz bile gri bugün...
Diğer taraftan benim klasik bayram halim...
Yokum bayramda, bi kaç dost sevgili aradı ben annemi aradım; üzülmesin diye... Kimseyi aramıyorum; grilik bana da bulaştı herhalde...

Şiddetli yağmalı yağmur ve hava açılmalı ben yazdıkça açılıyorum. Yazmak istediğim konu siyasete dairdi ama gelmek ve gitmek üzerine bir sohbet beni grileştirdi bi baktım yağmur da camlara dokunuyor tek tük...

Artık geldim gideceğim yer burası imiş... Bu konu tam; artık dağlarında bayırlarında, zeytin ağaçları arasında, koylarında geziniyorum keşfediyorum sessizliği, güzelliği, huzuru... Gerçek dostluklarda kendini gösteriyor bu arada... Hayat böyle sürüp gidiyor...

Herşey tamam mı, değil tabi ki ama giderek güzelleşiyor doğallaşıyor.

Herbirimiz kendimize üzülürüz, yalnızlıklarımıza eksik yanlarımıza ama bu eksiklikler hayatın ta kendisi sanki. Hiç bir şey sürekli de değil...

Üstelik her şeyin çok hareketli ve değişken olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz…Bu zamanda duygular ve doğa yaşatmaya çalıştığımız insanlık için gerekli olan .. Gerçek hayat tutunmak isteğimiz sevgi ve dostluk temelinde dayanışma ile şekillenebiliyor, bunu herbirimiz hissediyoruz.

Biz iç dünyamızı dışa nasıl yansıtmaya çalışsakta dışımızdakinin algılamayı tercih ettiği kadarız. İnanmak ve sevmek tümleşiği bu yansıtmanın en yoğun hali.. Dönüp dolaşıp yine aşk a geldik; Temel ihtiyaç..

İnanmak ve sevmek ikisi bir arada olamayınca eksik ve huzursuzuz... İnanmadığımızda sevgimiz azalıyor, sevgi azaldıkça daha az inanıyoruz; böylece aşk gittikçe uzaklaşıyor bizden... Ne yapsak ne desek çaresiz...

Mutluluk kelimesi yerine sevinç kelimesini kullanmayı daha çok seviyorum. Sevincimiz veya hüznümüz bir kişi ile alakalı olduğunda bu o kişiyi mutlu ediyor. Ana sevincimizi etkileyen başka olguların varlığı ise elbette karşımızdaki için rahatsız edicidir.

Mutluluğu başka birisiyle de bağlantılı olan bir insanı ancak tam olmayacağını bile bile sevebilirsiniz ne zaman yarım yamalak kalıvereceğinizi bilemeden... O yarım bırakılmışlık hep acı verir hep koyar size...

Sevincin yaşamla ilişkisini kurabilmek gerekir gerçekle günbegün yaşanılır olanla... Gerisi saçmalık belirlenmiş ezberletilmiş görevler işler...

Hayatın özüne dair gerçekten bize ait olan; doğa ile içiçe yaşanabilinir kılınan zamansa o zamanı yaratmalıyız... Bu zorunluluklar görevler içeren düzeneklere yetişmek kaygısıyla gerçekleşmez... Hayatımız eli geçirilmişse onu ancak birlikte kurtarabiliriz; ne yapacağımızı bilerek...

LİMAN KIRINTILARI

Bahamalı martılar beni çağırdı
Bir ikinci bahar gecesi.
Yalan söyledim
Yırtık blucinli tayfalara
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
En şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım
Kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı
Bir ikinci bahar gecesi.
İskele fenerlerinin altında oturup
Seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
Benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...

Bahamalı martılar beni çağırdı
Bir ikinci bahar gecesi.
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
Seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı
Senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
Ben sevilemiyordum...

Bahamalı martılar beni çağırdı
Bir ikinci bahar gecesi.
Sana bırakacağım bu kentin
Üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
Üçüncüsü bana git dediğin yerdi
İşte bu mısraları orda karalıyorum;
İşte demir aldı şilebimiz
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

EDGAR ALLAN POE


 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..