Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sesin izi...

Sesin izi...
 

Bir söz bekledi, yüzüne bakıp söyleyebileceği, haykırırcasına itiraf edebildiği tek bir söz... Ama çıkmadı. Beklemenin o eski yalanlardan biri olduğunu anladı ve bunu bir tokat gibi yüzünde hissetti, hala büyümeye çalışan o kız... Bir aydan beri içindeki duyguların gizini çözmeye çalışıyordu, bir ressam hassaslığıyla tualdeki renkleri karıştırıp en uygununu bulmaya çabalıyordu. Hep böyle yapmıştı hayatında kız, her sevgide, sevdiğine bir inci tanesiymiş gibi davranıyordu, sevdiği anda herşeyden vazgeçmek konusunda hep korkusuzdu... Onun felsefesi buydu, o böyle öğrenmişti sevgiyi, ama her defasında kırılıp dökülen kalbini tamir etmeye çalışırken buluyordu kendisini aynalarının karşısında, zaman ona sevgisi kadar cömert davranmıyordu.

Şimdi yeni bir duyguyu anımsadı içinde, ona sarıldığı o anda... İçindeki duyguların gizinin çözülmeye başladığı o an ona sarıldığı tam da o andı. Akşam oldu... Ona göre geçmek bilmedi zaman, nihayet sabah oldu ve kız koşar adım ona gitti, o gizin çözülmeye başladığı an hala aklındaydı. Bu kadar hızlı gelişeceği aklına gelmezdi herşeyin... Onun yanında zaman çağlayanlar gibi akıp geçiyordu, farkında olmadan bunu farketti kız.

Daha önce duymadığı bir sesi duymuştu onun yanında ve bu ses onu daha önce hissetmediği bir duyguyla kapladı, bu kalabalık şehirde huzur gelip yanına oturmuştu sanki kızın... İçindeki o duyguyu büyütmeye hazırdı, adını henüz koyamadığı ama hissetmeye başladığı o duyguyu...

İstediği neydi ki ya da beklediği, bir paylaşma, bir sıcak günaydın, ne beklerdi ki seven insan, bu ufak ayrıntılardan başka... Birşeyleri itelemeye başladığını hissediyordu kız, bu yaşanmışlığın, gündelik hayatın içinde ondan yana.

Oysa elele yürümek bu hayat yolunda, bu karmaşık şehirde o sesle tek yürek olup yürüyebilmek isterdi kız onunla, sonsuza dek sürecek zannetmiş, duygularını peşisıra sürüklemişti zamanın yollarında...

Bilmiyordu ki hiçbir şey sonsuza dek sürmüyordu. Hayatlar da bitiyordu, bitmesini istemeyeceğimiz onca şey de...

Hep ardısıra koşmaktan yorulmuştu kız. Duyguların bittiği anları özlüyordu artık. Derin, sessiz, başıboş dakikaları bekliyordu içindeki duyguların gizini çözmeye başlamanın ertesinde...

Son gün neden dedi kız neden onun gözlerinde artık boşluğu görüyorum. Gülmesi bile uzaklara taklıp kayboluyordu, sanki denizin dalgaları gibiydi gözleri, bir görünüp, bir kayboluyordu...

Kelimeler birşeyleri anlatamıyordu bu anlarda, uzaklıklar daha da uzaklaştırıyordu her dakika insanları birbirinden.

Bütün anlamları çıkardıktan sonra geriye bir tek hüzün kalıyordu kızın hayatında. Önemli şeyler ne kadar önemliydi, bir göz açmanın arasına saklanmış hayatımızda. Yaşatabilirmiydi insanı kendi başına büyüttüğü herşey... Yaşayabilirmiydi kız içindeki gizleri çözmeyi başardığında ama o olmadan.

Bir öğledensonra geldiği gibi gitmişti o kızın hayatından. Geride o sesin yankılanacağını, bir parça bırakacağını bilmeden.

Şu dizelerin ardına saklamıştı artık herşeyi kız, onsuz zamanlarda sığındığı, kalbine açıp okuduğu sayfalarda hep bu dizeler olacaktı ;

Ne farklıydı ki kar yağan sabahlardan başka...

Bir çay sıcaklığı gibiydi şimdi hayat.

Huzur aradığım başka başka sözcüklerdeydi.

İçimde aslında olan ama yine de aradığım bir şey vardı...

Hep akşamlarda ve yüzümde.

Bir uzaklığın sesiydi avuçlarımı durmadan kanatan.

Dokunulmasını istemediğim kabuklarım vardı.

Sesler bazen insana tanımadığı baharları anlatır.

Gerçek yaradanı, aşkı hatırlatır.

Öyle bir sesti seni farketmeme neden olan.

O sesi sen mi başlattın yoksa ben mi duymuştum bilmiyorum.

Ama o ses seni anlatıyordu durmadan bana...

 
Toplam blog
: 69
: 720
Kayıt tarihi
: 17.10.06
 
 

Ben 1982 İstanbul doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Süt ve Ürünleri ve Anadolu üniversitesi Çalışma Ek..