Sevgi nedir? Rengi kokusu biçimi var mıdır? Neye benzer?

Şu sevgi dediğimiz şey nedir?

Kokusu rengi biçimi hacmi boyutları var mıdır?
Buna bir ayna tutmak istedim...

Boyutları var mıdır mesela? Kesinlikle vardır, çünkü yüreğimize düştüğü an, önce beynimiz ve yüreğimiz olmak üzere tüm bedenimnizi doldurarak ağırlaştırır bizleri.
Olaylara eskiden çok daha hoyrat, sert çıkışlarla, kaba saba ve dövüşken bakıp dururken, sevda kapımızı tıkladığı andan itibaren, sıcacık, yumuşacık bir hal-i vaziyet içine giriveririz.
Herzaman bizi kızdıraran korna seslerine,

-Ah yazık kimbilir ne acelesi vardır da kornaya basa basa gidiyor zavallıcık ,
deriz.Ya da sirenlerine basa basa yolları yara yara geçen boş bir ambulansa,
zamanla yarışıyor ne yapsın ekmek kapısı diye mazeretler uydururuz.
Pencerenizin camını büyük bir futbol top ile şangırdatan mahallenin sabıkalı veletlerine önceleri sopayla yanıt verdiğiniz günler mazi olmuştur artık.
Onlara şaşkın bakışlar altında kek kurabiye falan ikram etmeye kalkışırsınız.
Hatta içlerinden birini himayenize almak, yoksul ailesine yardımda bulunmak gibi iyiniyet haleri bile vukua gelebilir.
Karşınızdan gelen aracın uzunlarla selektör yakarak sizi taciz etmesine el kol işaretleri yapa yapa aynı küfürler ede ede cevap da vermezsiniz artık.Unutun o babayiğit günlerinizi unutun.
Hatta yolun soluna geçerek buyrun , yol sizin beyefendi! diyerek ikramdabile bulunursanız bana neler oldu ya diye sakın şaşırmayın.
Yolu ve adresi hiç bilinmeyen meçhul çiçekçilere uğrama halleri başınıza gelir.
İrade dışı, sıradışı, zaman ötesidir artık herşey yaşamınızda.
Yazın bahtaniyelere sarınarak tir tir titreyerek, acı çekerek onu düşünürsünüz,
Müslüm bile dinlersiniz arabeske öööö diyen, caz dinleyen siz, bu melediler eşliğinde utanmadan bir de
ağlarsınız. Hem de dakikalarca aynı şarkıyı ardı ardına cd ye takarak...Oysa ki hiç tatmadığınız bir şeydir bu.
SİZ VE GÖZYAŞI...
Hah hah haaa!
Eskiden söyleseler gülerdim ya! Ama şimdi paçavra gibi hissediyorum kendimi, bumburuşuk ve de çaresiz.
Cep telefonunuzu mecbur olmadıkça kullanmazdınız ya, şimdilerde ikinci bir hat almaya bile kalkışırsınız.ONA ÖZELLLLLL.
Aşk bu aşk!

Nerede ne zaman kapanına yakalanacağınızı asla kestiremezsiniz.
Kıskıvrak dolanır ahtopot gibi sarar insanı.
Kurtul kurtulabilirsen hadi!
Eskiden güldüğün herşeye ağlatan,
ağladıklarına güldüren.
İklimler alabora,
zamanı durduran,
kendi ekseni etrafında insanı acımasızca savuran...

Çok farklısınızdır o dönemde.
Alkolle tanışırsınız belki, hafiflemek için, kestirip atmak için, yapamadıkça daha fazla daha fazla...
Bir de bakmışsınız aşık olduğunuz insan geldiği gibi çekip gidiverir hayatınızdan, aşk biter zamanla ama alkol gibi bir illeti üzerinize bulaştırarak.
Bu sevilmemesi gereken hayırsız sevgililer içindir sözüm meclisten dışarı!

Ha, dostlarınız da sizi tanıyamaz olmuşlardır artık. Hatta göremez oldukları da kesindir mutlaka.
Sevgilinin peşinde koşuştrurmaktan onları da fena halde ihmal etmeye başlamışsınızdır.
Telefonlara çıkmamalar, davetleri iptal etmeler, özel günleri yok saymalar falan...

Haytınız keskin bir bıçakla ayrılmışcasına ikiye bölünür.
Onu SEVMEDEN ÖNCESİ VE SEVDİKTEN SONRASI...

İŞTE BÖYLE BİR ŞEYDİR SEVGİ!

Boyutları var mıdır evet. Hem de nasıl vardır!
Uykularınızı kaplar, uykusuzluklarınızı da hatta,
onunla yatar onunla uyanırsınız yokluğunda bile o vardır tüm hayatınızda...
Sizi hiç beklemediğiniz bir anda çepeçevre kuşatan, esir alan...
Alışverişlerinizi bile ipoteğine alır, acaba bunu nalsam beğenir mi gibilerinden çocukça coşkular!

SEVGİ YAŞAMINIZDA DAİM OLSUN SEVGİLİ MİLLİYET BLOG YAZARLARI VE DE OKURLARI.
DAİM OLSUN...

Nilgün ç.