Şeytan’la ortak olmaktan vazgeçin!

Şeytan bir insan olsa, onunla bir ortaklık tesis ederek, malınızı, işyerinizi, paranızı Şeytan’a teslim eder miydiniz? Şeytan sizin için çalışsa, kafa yorsa, zenginliğinizi artırmaya uğraşsa, sırtlanıp sırtlanıp bir şeyler getirse, kasanıza koysa içinize siner miydi?

Şeytan’ın, çocuklarınızdan birisini alıp gitmesini ya da çocuğunuzun eline, gözüne, kulağına, ayaklarına ya da kalbine veya beynine hükmederek, bir anlamda çocuğunuza ortak olmasını ve onu, kendi keyfine göre kullanmasını ister miydiniz?

Sizin elinizi, ayağınızı, gözünüzü, kulağınızı, kalbinizi veya dimağınızı, Şeytan kontrol etmeye ve hükmetmeye talip olsa en azından birlikte kullanmaya kalksa verir miydiniz?

Şeytan bir insan hüviyetine girip “Ben Şeytan’ım” diyerek kapınızı çalıp misafir olmak istese evinize konuk eder miydiniz? Evin oturma odasında ayak ayak üstüne atıp oturan Şeytan’la birlikte oturup kahvenizi yudumlarken bir yandan da sohbet etmek nasıl bir şey olurdu sizin için? Ya Şeytan yatıya kalmak istese tepkiniz ne olurdu? Sofranıza otursa, birlikte yemek yemek istese, hoşuna giden bazı yemekleri sipariş etse isteğini kabul eder birlikte yudumlar mıydınız? Evinizde bir oda ayırır mıydınız Şeytan’a?

Şeytan’ı kılavuz edinir miydiniz? Önünüze düşse ve size yol göstermek istese, onun adımlarını takip eder miydiniz? Şeytan’la dostluk kurmayı ister miydiniz? Şeytanı başınıza yönetici seçmek tercih edilir bir davranış olur muydu?

Eminim ki, bu sorulara vereceğimiz cevaplar “Hayır” olacaktır.

Ete kemiğe bürünmüş ve “Ben Şeytanım” diye meydanda dolaşan bir varlığa karşı teyakkuz halinde olurduk. Kendimizi, evimizi ve çocuklarımızı, iş hayatımızı onun tesirlerinden korumaya çalışırdık.

Şeytan bütün bu işleri ete kemiğe bürünmüş bir varlık hüviyetinde yapmıyor, ama Şeytan bu işleri yapıyor.

Kendinize  ve çevrenize bir bakın Şeytan’ın mallarımıza ve çocuklarımıza ortak olmasına göz yumuyor, evlerimizde Şeytan’ı misafir olarak ağırlıyor, adım adım onun izine basarak yürümekten kaçınıp kaçınmadığımıza siz karar verin… Hatta sadece çocuklarımıza ve mallarımıza ortak olmak değil, bizzat yüreğimizin üzerine çöreklenmesine, beynimizi istila etmesine, uzuvlarımıza komuta etmesine mani olamaz veya ondan zevk alır halde miyiz?

 Kur’an, Şeytan’a karşı insana yönelik ikazlarla dolu ve Allah Şeytan’ı insanın yolu üzerine duran ve onları Allah’a gitmekten alıkoyan “insanın düşmanı” olarak niteleniyor.

Kur’an bilgisine göre Şeytan bilinçli ve bilgili ve insanı azdırmak için oyun kuran bir varlık.

İnsan Şeytan’ı göremiyor, ama Şeytan insanı görebiliyor. Şeytan insana sağından solundan, önünden arkasından yaklaşıyor ve onu bir yerlere sürüklemeye çalışıyor. Gözle görülmeyen bir varlığın sessiz ve belki de insanın kendi içinden geldiğini zannedeceği fısıldamaları söz konusu…

Kur’an bilgisine göre Şeytan insanların üzerine piyadeleri ve atlılarıyla kuvvet toplayarak yürüyebilme imkanına sahip. Yani göz korkutucu bir güç olabiliyor Şeytan taraftarları. Bazen kendi çocuklarını ve mallarını bile kendi ordusunda asker haline getirebilen bir güç bu…

Kur’an bilgisine göre Şeytan, bir davranışı süsleyerek, fenalıkları güzel göstererek kabul edilebilir hale getiriyor. Yani, insanın beklentilerine, eğilimlerine uygun bir veçheye büründürüyor işleri… Bir tür makyaj yapıyor… Bazen de fakir düşme korkusu telkin ederek çirkin işler yapmaya, cimriliğe sevk ediyor.. Şeytan kışkırtmaları olan bir varlık. Provokasyon yapıyor.Şeytan bazen arkadaş gibi sokuluyor insana.Boş kuruntulara sevk ediyor bazen insanları, söz veriyor, vaat ederek ümit veriyor. Bu, Şeytan’ın insan psikolojisini anladığı ve her insana göre tavırlar geliştirdiği anlamına geliyor

Her şeye rağmen Allah Teala, Şeytan’ın insana karşı bu topyekün harekatının sonucunun illa da onun zaferi ile sonuçlanmayacağını bu bilinçli düşmana karşı nasıl başarı kazanacağımızı Rabbimiz bildirmektedir. “Benim gerçek kullarıma senin asla bir hakimiyetin olmayacaktır.” (İsra 64)“Eğer Şeytanın vesveseleri, fitlemeleri seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işiten ve bilendir.Allah’a karşı gelmekten sakınanlara Şeytan’dan bir vesvese ilişince, hemen toparlanıp Allah’ı hatırlarlar ve basiretle gerçeği görürler.Şeytanların dost ve kardeşlerine gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürükler, sonra da yakalarını bırakmazlar.”(A’raf, 200-201-202)

Onunla arkadaşlık etmeyerek, Allah’ın gerçek kulu olma çabası, Şeytan’a karşı kuşanılabilecek en önemli korunma zırhı.Kur’an’da “Şeytan sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister” (Maide, 91) buyruluyor. Bir başka ayette“Allah’ı zikretmekten uzak yaşayana şeytan’ın arkadaş olacağı” (Zuhruf, 36) belirtiliyor. Demek ki, korunma namaz ve Allah’ı anmak (zikr) la olacak.

Evlerimizi Şeytan izlerinden arınması için dezenfekte edilmesi olmazsa olmaz bir iş.Şeytan’la ne kendi bünyemizde, ne çocuklarımız ve evlatlarımız bünyesinde ortaklık zeminine asla fırsat vermemeliyiz.Şeytanlar, bütün güçlerini toplayıp üzerimize geldiğinde Rabbimize sığınmak için yollarımız açık olmalı. Yolları kaybetmiş olmamalıyız.Elimizi, gözümüzü, kulağımızı, kalbimizi ve dimağımızı Şeytan işlerine bulaştırıp, kirlenmesine izin vermemeliyiz. Bizim için hayasızlık ve tüm kötülükler, Şeytan’ın elinden tutmak gibi yakıcı bir ateş niteliğinde olmalı.(Ahmet Taşgetiren)

Unutmayınız ki Şeytan’ın Şeytanca yürüyüşü, Allah’ın emrini irdelemek ve karşı gelmekle başladı. Öyleyse Şeytan’la ortaklık yapmak istemeyen bir insan için en öncelikli hassasiyet, Allah’ın buyruklarına kalbi bir teslimiyetle itaat ve boyun eğmektir.

Akıllı insan Allah ile ilişkisini önemser, asla “Şeytan’ın adımlarına uyma” niteliği kazanacak bir hayat tarzına sahip olmaz ve her türlü Şeytan hilesine karşı Allah(c.c.)’ın bildirdiği Hz.Muhammed(s.a.v.)’in öğrettiği biçimde bir hayat tarzı tanzim eder ve sonrasında Allah’a sığınır.