Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Sigara mı içiyorsun yoksa?

Sigara mı içiyorsun yoksa?
 

Toplumumuz bizi eğiten ve üğütendir. Kim "Ben çevremden etkilenmem" diyorsa inanmayınız. Bizi çevremiz yoğurup adam ediyor. Ya da adamlıktan çıkarıyor. Bunun tartışmaya açık tarafı yok, bu çok bilinen bir gerçektir... Hal böyle olunca...

Evet, hal böyle olunca kendi kendime diyorum ki, "Bir yere gittiğimizde, bir topluluk içine karıştığımızda biz kendi sigaramızı yakmaya kalkışınca, insanlar "Allah aşkına buradan yak" diyecekleri yerde "Sen sigara mı içiyorsun yoksa.." deme alışkanlığında olsalar..."

Ben iddia ediyorum ki, günümüzde sigara içenlerin yarıdan çoğu ya hiç sigaraya başlamaz. Ya da sigarayı hemen bırakır. İnsanların ayıplayan bakışları arasında uzun süre kalabilme yüzsüzlüğünü kimse gösteremez. Sigara asla vaz geçilmez değildir.

Sigara içmiyor olsanız bile uzak yakın çevrenizi daha bir dikkatle kolaçan ediniz. İnsanlar birbirlerine daha fazla, daha fazla sigara içirebilme yarışı içindedirler. Bir ay öncesine kadar eşim sigara içiyordu. Ağzında sigarası bitmeye yönelince elinden almaya çalışırdım.

"Yazık değil mi?" derdi.

Düşününüz, kendisi için hiç de gerekli olmayan dumanları içine çekip duruyor, böylece kendisine yazık olmuyor. O cansız, kansız ve de vcdansız sigara bitirilmeden çöpe atılırsa sigaraya yazık oluyor. Dibine kadar içerseniz, hatta ucundaki filtreyi de bitirinceye kadar içerseniz sigara hazretleri kim bilir ne kadar mutlu olacaktır.

Bakınız, size masal gibi gelecek ama şu anda ben Kopenhag’ta bilgisayarımın başında oturarak İstanbul’da bilgisayar başında oturan bir genç bayana sigarayı bıraktırıyorum. Ruziye Uygun, eşimden dolayı akrabayız. Doğma büyüme İstanbul’dan biri. Matematik Mühendisi, şu sıralar bir şirkette iyi bir pozisyonda. Görünürde bir derdi kederi de yok.

Ve sigara içiyor. On beş yıldır sigara içiyor. Günde bir buçuk paket sigaraya bana mısın, demiyor. Eli alışmış, ağzı alışmış. Ekmeksiz duruyor, sigarasız duramıyor iken... Ve de sigaranın pek büyük zararlarını da görmekteyken ben devreye giriyorum.

İki yıl önce Kuşadası’na bizi ziyarete geldi. Daha önce biz İstanbul’da evlerine konuk olduk. Birkaç yıldır da bilgisayar üzerinden messenger düzeneği sayesinde neredeyse, diz dize göz gözeyiz.. Her günün sabahından akşamına kadar karşı karşıyayız.

Hatta bir ara köyümüzle ilgili ortaklaşa bir kitap da yazmaya karar verdik. Kitap üzerinde çalışmamız sürüyor. Ilgaz’ın Kıyısın köyünden otuz yıl arayla çıkmış iki okumuş kişiyiz. Ruziye güzel insan, uysal insan...

Zeynel amca’sını giderek çok sevmeye yöneldi.

Bir gün Ruziye yine bana sevgisini söylerken bunu fırsat bildim ve tuzağımı kurdum.

"Madem beni çok seviyorsun, sigarayı bırakarak bunu ispat et" dedim.

Galiba oturduğu yerde bir titredi. On beş yıldır sigara içiyor ya, bir gün bile kimse "Bırak şu mereti" dememiş. Kendisi de hiç bir gün aklından geçirmemiş. "Düşünmem gerek" filan demeye çalıştı ama, ben bastırdım:

"Bir Matematik Mühendisi... Sigaranın esiri. Senin aklın bunu nasıl kabul ediyor çocuğum? Hele sen şimdi bana bir anlat bakayım."

Ruziye’nin sigara konusunda bana yazdığı satırlar şöyle: "Mutlu olduğumda da sigara içiyorum. Üzüntülü ve sıkıtılı olduğum anlarda sanki benim üzüntümü hafifletecekmiş gibi. Mutlu olduğumda ise mutluluğuma mutluluk katacakmış gibi geliyor."

Uzun lafın kısası, biraz şakayla karışık, biraz oyun gibi biz Ruziye kızımızla birlikte sigarayı bırakması yolunda bir program yaptık. İlk çırpıda günde on adede indirmek. Azimli mi azimli. Programdan bir milimetre bile şaşma olmaksızın yürüyoruz.

Her gün fırsat buldukça yokluyorum. "İyi gidiyor" diyor. Beni kandırmadığına dair eşimin başı üzerine yemin ettirdim. Hani onun akrabası ya.. Yalan yere yemin ediyorsa, ben zarar görmeyeyim diye.. Şaka bir yana 5 Mayıs gününe kadar süremiz var.

O gün "Hazırım" derse sigarayı kovalıyoruz. Sigaranın kapı dışarı edilmesinden sonra söyleyeceğimiz şarkıyı bile belirledik. Bizdeki hazırlıklı hale bakar mısınız? Sigaranın dili olsa, bu terkedilmişlik karşısında hangi şarkıyı söyler, onu hazırladık. İşte o şarkı:

"Madem terketmekmiş beni muradın

Niye beni ateşlere yandırdın?"

Allah için söyleyin, en keskin bir sigara tiryakisi bile sigaradan şu türküyü dinlemek için bile bu illeti terketmez mi? Ruziye yirmi gün kadar önce bu rejime girdi. "Beş katlı binanın üst katına çıkabilmek için üç kez dinlenirdim. Son çıkışımda hiç dinlenmedim" diyor.

Demem şu demek ki, sigara içen arkadaşlarımıza biraz yardımcı olsak belki de bu illetin boyunduruğundan kurtulabileceklerdir.

Ve buradan sigara içen, sigaraya alışmak üzere bulunan her yaşta ve her başta insanlara sesleniyoruz ki, gelin yol yakın iken şu illeti terkedin. Sigaranın hem sağlığa, hem keseye zararı artık açık açık biliniyor. Ve günümüz ortamında iki yanlı zarar içindeyiz.

Ne diyorsunuz arkadaşlar? Var mısınız? Sigarayı bırakmaya var mısınız?

 
Toplam blog
: 49
: 774
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Ben uzun zamandır yazıyorum. Türkiye'den epey uzakta oturuyorum. Üç çocuğun babası ve pek çok çocuğu..