Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sinema Kapattım

Sinema Kapattım
 

Yaz tam manasıyla gelmemiş olsa da ruhlarımıza geldiği kadarıyla iktifa etmek mecburiyetinde hissedişimizi müteakip soluğu memlekette aldık. Esas gayemiz tatil olmasa da ucundan kıyısından tatil etmiş gibi olduk.

Zevce hazretlerinin tacizine ve tazyikine dayanamayıp zat-ı şahanelerine memleket yolculuğunda yoldaşlık etmeyi kabul edişim ile maceralı bir dönemin beni bekleyişi arasında mebsuten mütenasip bir ilişkinin olacağını nereden bilebilirdim.

Oldu ya, sözü verdik, yola çıktık. Tayyareler olmasa ne o sözü verebilir ne de yola çıkabilirdim. Öyle saatlerce otobüs yolculuğunu kaldıracak ne bel vardı ne de sabır. Zira hala eskisi gibi sağlıklı durumda değildim vesselam. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik..

Az evvel de dediğim gibi yaz gelmemiş olduğundan İstanbul’u kışlık valizimizle terk ettik. Kazın ayağı birden bire değişiverince bu hususta da bir ilki yaşamış olduk ve kısacık süre içerisinde tam 3 defa çamaşır yıkama faslı yaşadık. Deterjanlarla çevreye verdiğimiz zarara üzüldüm, bir de dolmuşlarda ter kokuma katlanmak zorunda kalan ahaliye.

Yaz biz memleketteyken gelmeye niyet etti ya, içimizden biraz gücendik. Elimizde sadece ikişer tane yazlık kıyafet varken gelmenin sırası mıydı diye açıktan sitem edecek değildik haliyle. İçimize attık. Artık ne kadar attıysak tam dönmeye yakın bir kış kıyamet. Kar yağdı yağacak! Valizimizde giyilmeyi bekleyen kışlıklar olduğundan içim bir ferah bir ferah..

Lafı dolandırmaya başladım, konu uzadıkça uzayacak zahir. O zaman hemen burası kış köşesi oyunumuzu nihayete erdirip yazımızın esas mevzuuna eğileyim. Zaten bu minvaldeki hatıratımı peyderpey yazmaya devam edeceğim.

Hemen aklıma gelmişken söylemeden geçmeyeyim, yazının girizgahı dil olarak biraz ağdalı gelmiş olabilir, yazdıkça açılır merak etmeyin. Uzun zaman yazmayınca kelimelerim koyulaşıyor :)

Bir sabah kahvaltıya simit almak hem de okuyacağım gazetelerden bir kısmını almak için (evde İnternet marifetiyle hepsini okuyordum, orada internetim yoktu, birkaç gazeteyle yetinmem gerekti) markete gitmiştim. Alpella’nın 5 liralık alışverişe Cinebonus bileti kampanyasını gördüm.

Oldum olası abur cubur hastası olduğum için ve üstelik bu defa yanında bir sinema bileti olduğu için bayram ettim :) Hemen 10 liralık Alpella gofret alarak iki adet sinema biletine sahip oldum. Alışveriş faslı –ki işin zor kısmıydı benim için– bitince adeta uçarak eve gittim. Bir an önce gofreti açmak ve tadına bakmak istiyordum! Sinema kısmı ise zaten kolay :

İşlerimiz bir türlü bitmek bilmiyor ama bir yandan sinema için fırsat kolluyorum. Öyleydi böyleydi derken bir akşam fırsatını bulup sinemaya kapağı attık. Bakmayın öyle boş gezenin boş kalfası gibi göründüğümüze. Memlekette olduğumu haber veremediğim bir yığın arkadaşım var. Veremedim çünkü görüşelim deseler vakit yok. Sadece bir iki kişi ile görüşebildim. Anlayın işte. İşte bu sinema olayı o nedenle acayip farklı bir heyecan ve zevk verdi.

Hani sabahın erken saatlerinde denize gidersiniz, nasılsa birileri yüzük, kolye, saat filan düşürmüştür hazır kimsecikler yokken şöyle kenarlarda arama tarama faaliyetinde bulunayım dersiniz, şnorkelinizi takar maden tetkik arama numarası yaparsınız da tam o sırada gelen bir dalga ile şnorkel su alır ya.. Haliyle nefes alamazsınız. O sırada filin hortumundan su püskürttüğü manevrayı taklit ederek canınızı kurtarırsınız (öyle sanırsınız, halbuki kıyıdasınız ayağa kalkmak zaten kurtulmanıza yetecektir ama siz işinizi ciddiye aldığınızdan ayağa kalkmaktan imtina edersiniz). İşte bu sinema olayı da bizim için böyle fantastik ve eksantrik bir deneyim oldu. Çok mu abarttım acaba :)

Tamam, meselenin can alıcı yerini de söyleyip bitiriyorum. İşte bu ahval ve şerait içinde girdiğimiz salonda bizden başka kimsecikler yoktu.. Oh ne ala! Hem şnorkeline su kaçsın yaptığın manevrayla hayatını kurtar, hem de bir altın kolye ile Rolex saat bul iyi mi! İyi. Hem de çok iyi.

Arda Turan’ı şimdi daha iyi anladım. Sinema kapatmak güzel bir şeymiş. Bizimkisi züğürt kapatması şeklinde şansa binaen oldu belki ama neticede insanın sevgilisiyle baş başa film izlemesi fevkaladenin fevkinde bir olaymış.

Sinema olayını müteakip sevgilimle evlendik. Onu da anlatmayı düşünüyorum.. Kısmet..

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

İstanbul / 15 Haziran 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..