Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '10

 
Kategori
Öykü
 

Sır- 36. Bölüm

Sır- 36. Bölüm
 

“Zaman zaman tekmeliyor. . İçimde büyüyen küçük bir şey olduğunu bilmek çok güzel.”RESİM:ALNITI"


Halide istekleri üzerine birer fincan kahve servisi yapmıştı onlara. İkisi de konuşmamayı yeğlemişti. Farklı düşünceleri olsa da aynı limanda buluşuyordu okuyamasalar bile zihinlerindekileri. Ancak doktorun gelmesiyle sessizlik bozulmuştu. Behzat Bey öncelikle ev halkı ile konuşmuştu hastasının durumunu. Sonra da Leman ile yalnız görüşmek istediğini bildirmişti.

Bu arada Halide kahve servisini yenilemişti. Tuana’nın gözleri sık sık Leman’ın odasının penceresine takılıyordu.

“Aşkım. Ayağının tozuyla seni karanlığımıza esir ettik.”

“O ne biçim söz sevgilim.”

“Belki de burada olup yaşadıklarıma tanık olman içinde bulunduğum durumu anlamana daha da yardımcı olur.”

“Selim. Ben düşündüm de… Geri dönsem daha iyi olacak. Leman’ın sağlığı için.”

“Olmaz Tuana. Şimdi sana her zamankinden daha çok ihtiyacım var.”

“Sen gelirsin bana. Yine birlikte oluruz.”

“Ben hayatımı o kadar çok erteledim ki. Pişman olduğum için söylemiyorum yanış anlama. Amcama verdiğim söz bana aitti. O zaman en doğrusu bu gibi görünüyordu yani içinde bulunduğum koşullar düşününce. Leman gerçekten zor durumdaydı.”

“Hayatım bunları anlattın zaten. Şimdi yineleyip üzme kendini.”

“İzin ver Tuana. Pişmanlığım… Sana yaşattıklarım. Kendimle beraber seni de bu kaosa sürükledim. Belki de ilk baştan sana her şeyi söylemeliydim.”

“Belki de.” diye düşündü Tuana ama hiçbir şey söylemeyi tercih etti.

“Amcama söz verirken senin gibi bir meleğin hayatıma gireceğini, onu bu kadar çok sevebileceğimi, hayatımın sonuna kadar birlikte olmak istediğimi bilemezdim.”

“Selim.” derken gözleri sevgiyle ışıldamıştı Tuana’nın.

……………………….

Dakikalardır uğraşmasına rağmen bir sonuç alamamıştı Behzat. Odanın içinde aşağı yukarı dolaşırken son bir kez daha sorularını tekrarlamayı uygun bulmuştu.

“Hadi Leman Hanım. Konuşun artık. Sorularımı cevaplamazsanız. Nasıl anlaşacağız sizinle.” diyerek durdu yatağın tam önünde. Yatağının içinde öylece oturuyordu Leman. Sırtını karyolanın arkalığına dayamıştı. Boş gözlerini tavana odaklamıştı. Sanki odada tek başınaydı ve Behzat Bey’in söylediği hiçbir şeyi duymuyordu.

“Tuana Hanım’ın gelişi mi üzdü sizi bu kadar? “diye ısrarla tekrarladı Behzat sorusunu.

Kılını bile kıpırdatmadı Leman.

“Anlaşıldı.” diyerek kalktı yerinden Behzat. Fiziki olarak muayenenizi yapalım o zaman.

…………….

Sessizce oturan bir başkası daha vardı alt katta.

“Başın acıyor mu?” diye sordu Halide.

“Hayır” anlamında iki yana salladı Yaren.

“O kadar yorgun hissediyorum ki Halide. Biraz odama çıksam iyi olacak.”

“Tamam. Tabi. Bu kadın ikimizde delirtecek sonunda. Allah Selim Bey’e sabır versin. On kilo balla yenecek gibi değil.”

“Neyse. Kulağın yukarıda olsun. Doktor Bey çıkınca yalnız bırakma.”

“Merak etme. Nasılsa yalnız değiliz evde onunla.”

……………..


“Behzat Bey geliyor sevgilim.” dedi Tuana.

“Ne kadar da çabuk.”diye mırıldanarak ayağa kalktı ve doktoru karşıladı Selim.

“Buyurun Behzat Bey.”

Adamcağız koltuklardan birine oturdu.

“Bu sefer görüşmeniz kısa sürmedi mi?”

“Konuşmadı Selim Bey. Çok uğraştım ama tek kelime etmedi. Tepkisiz davranarak tepki veriyor aslında.”

“Hay Allah.”

“Fiziki olarak iyi. Muayene ettim. Diyorum ki bir kliniğe mi yatırsanız acaba?”

Tuana sessizce dinliyordu konuşmaları.

“Daha önce de konuşmuştuk Behzat Bey bunu yapamam. Söz verdim ona.”

“Anlıyorum.” dedi düşünceli bir şekilde Behzat.

“Selim Bey. Sizinle yalnız konuşsak.”

Tuana kalkmak için yeltendi ama Selim uzanıp oturmasını sağladı.

“Ne konuşacaksak Tuana Hanım’ın yanında konuşabiliriz. Gizli saklımız yok bizim.”

Tuana’nın içine sıcak sıcak bir şeyler yayılmıştı bu son cümleyle.

“Peki. Dediğim gibi tek kelime konuşmadı. Oysa son gördüğümde belirli iyileşme bulguları saptamıştım acaba Tuana Hanım’ın varlığıyla artmış olabilir mi sık tekrarlanan nöbetler diye düşünüyorum. Sizi öyle sahiplenmiş ki… Başka birine gösterdiğiniz ilgi onu ister istemez hasta ediyor. Leman Hanım ile daha çok ilgilenmelisiniz Selim Bey. Kliniğe yatırmam diyorsunuz ama kızcağızı eve kapatıyorsunuz. Belki değişikliğe, gezmeye tozmaya en önemlisi sizin sevginizi, ilginizi yakından hissetmeye ihtiyacı var. İkinci konumda olmak, unutulmak, hele hele sizi kaybetme korkusu büyük travmalara neden olabilir. Ve tamiri imkânsız hasarlar doğurabilir. Söyleyeceklerim bu kadar. Karar sizin tabi.”

“Anlıyorum Behzat Bey. Elimden geleni yapacağım lakin sizden ricam Leman’ı… Tuana ile evleneceğimiz gerçeğine alıştırmanız.”

“Elimden geleni yapacağım ama kolay olmayacak. Leman Hanım’ın bu durumu kabullenebileceğini, boşanmayı kabul edeceğini sanmıyorum.”

“Etmek zorunda Behzat Bey. Biz…” diyerek Tuana’ya baktı ve gülümsedi.

“Biz bebek bekliyoruz.”

“Ah… Çok sevindim. Hayırlı olsun.” diyerek doğruldu Behzat.

“Yarın yine gelirim. Her gün bir saat terapi yapacağım. Umarım güzel sonuçlar alırız.”

“İnşallah. Sizi geçireyim.”

……………………..

Doktorun arkasından yataktan kalkmış, pencereye doğru ilerlemiş ve bakışlarını bahçede oturan kıza odaklamıştı Leman.

“Saçları ne güzel! Saçları kapkara. Kara… Kapkara… Hayatımı karartamayacaksın Tuana Hanım. Niye geldin bilmiyorum ama Selim’i sana vermeyeceğim. O benim. Benim kocam.” diye mırıldandı.

Doktoru uğurlayarak geri dönmüştü Selim.

“Hadi kalk gidiyoruz.”

“Nereye?”

“İçimiz daraldı. Boğaza gidip güzel bir yemek yiyelim. Hem deniz havası da alırız.”

“İyi de Leman’ı bu durumda nasıl yalnız bırakacağız.”

“Yalnız değil. Yaren ve Halide var.”

“Gidelim diyorsun ama için rahat etmeyecek.” derken elini karnına götürdü Tuana farkında olmadan ve “ah” diye kesik bir çığlık attı.


“Ne oldu sevgilim? Neyin var?”

“Yok, bir şey. Endişelenme. Tekmeledi sadece.”

“Gerçekten mi?”derken Selim uzanıp kızın karnının üzerine koymuştu bile elini.

“Zaman zaman tekmeliyor. Dönüyor sonra. İçimde büyüyen küçük bir şey olduğunu bilmek çok güzel.”

“İşte yine tekmeledi.” dedi Selim yüzündeki mutlu ifadeyle.

“Tanrım mucize gibi. Karnında benim küçük mucizemi taşıyan bu kadının daha fazla gerilmesini istemiyorum. Hem bebeğe de yansırmış annenin gerginliği.”

“Bak sen. Bunu nerden biliyorsun?”

“Bir kitap aldım.”

“Ne? Kitap mı?”

“Evet, ne var bunda babalığa hazırlanıyorum.”

“Canım. Seni çok seviyorum. Peki, söyle bakalım kız mı erkek mi olsun istiyorsun.”

“Bilmem hiç düşünmedim.”

“Ya sen?”

“Bilmem. Ama erkek olursa senin kadar yakışıklı olsun. Ha bir de gamzeleri olsun.”

Kızın yüzüne düşen kakülünü hafifçe geriye itti Selim.

“Kız olursa da annesi kadar güzel ve alçak gönüllü olsun.” dedi. Bakışları kenetlenmiş, dudakları birleşmişti bile.

“Kara… Kapkara… Günler kara. Saçlar kara. Selim gidecek. Selim yok. Gözlerim kara.”diye tekrarlayıp dururken Leman tırnaklarını avucunun içine var gücüyle bastırıyordu. Birkaç damla kanın ayaklarının dibine düştüğünü fark edecek halde bile değildi.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..