Sırf Anarşi

Kitabı yüzünüze kapatıp okuduğunuzda, kitap kapağının rengi karşınızdakinin yüzüne yansıdığında, karşınızdakinin yüzünü kızartıyor. Woody Allen’ın yirmi yıl aradan sonra çıkarttığı “sırf anarşi” kitabından bahsediyorum. Bu kitabı almamdaki neden, kendisinin filmlerine, mizah anlayışına ve zekâsına duyduğumuz sevgi ve saygıdır.

Bakın şimdi birdenbire kendimden birinci tekil kişi zamiriyle bahsetmeye başladım. Olmuş, olgunlaşmış kemâle ermiş insanlar gibi. Oysa ben de çoğu insan gibi bu dünyada henüz olgunlaşmadım. Olgunlaştığımız anlar da vardır elbet ama olgunlaşmadıklarımız da fazla. –ne oluyo bana beaaa bu gece bööle:), zamir, zamir!

Neyse bu yazıda woody abimin kitabından bahsetmiciiim uzun uzun. Bahsediciim kısım, son yıllarda epey bi moda olan Hint gurularının dünyaya yaydığı öğretiler, enerji alışverişleri, yoga feng şui v.s.

Woody abim bunlarla epey bi dalgasını geçmiş, geyiğini yapmış. İnsanı gülümsetiyor hakikaten de. Ben kimsenin inancını sorgulayacak değilim bu mübarek kadir gecesinde. Benim için önemli olan sadece iyi niyetle duyulan inançtır. Yoksa inancı şu olmuş bu olmuş ne yargılarım ne de falanfilan derim, demeye de kimsenin hakkı yoktur zaten. Yeter ki içimizde var olan Habil ve Kabil kardeşlerden kötü olanını yenip iyi olanını öne çıkaralım. Tabii iyi olanını öne çıkaralım derken bize kötü
duygular besleyen bi denyoya da “amaaağğ arkadaşımmm niye ööle düşünüyosun, hadi gel elele verelim hayat bayram olsun, al bu yanaamaa da şaplat” gibi bi süzmelik içinde bulunmak mümkün diildir. Bana baksana sen kendine gelcen mi, getiriim mi, de derler di mi adama? Tamam şimdi woody abimin dalga geçtiği şu feng şui olaylarına gelcem. Mesela benim de bu enerji, taşlar, kötü enerjini çıkar sonraacııma yoga, meditasyon v.s. için kurs alan bi arkadaşım var. Bi kere buralardan kurs almak için bi yığın dolar mı, avro mu ne bayılıyor. Sonra evini şööle döşe, şu köşe yaz köşesi, bu köşe kış
köşesi hesabı, aynayı buraya as, yatağın kuzeyde, masan bilmem nerde olsun diye habire anlatıyor. Bi de bize geldiğinde bana “aaa seni çok sararmış, zayıflamış falan gördüm hadi uzan da bi kötü enerjini çıkariim” diyor. Eee benim de canıma minnet. Her ne kadar arkadaşın da olsa, misafir gelcek diye evine ayrı bi özen gösterip, sonra bi poğaça olsun, bi kek, kısır üç arkadaşını mutfağın tezgâhına konduruyorsun. Konduruken de yoruluyorsun haliyle. İşte onun bana uzan dediği anlar bulunmaz nimet gibi geliyor. Offf bi dinlenme ki sormayın gitsin. O ellerini bedenimden bi karış havada “oooo fena halde kötü enerji alıyorum özellikle şu bel bölgende” diyor. “evet evet orası bi ağrıyor ki arkadaşım, reca ediim ellerin bi müddet ööle kalsın” ya bana öyle iyi geliyor ki bu dinlenme, yorgunluktan sararmış yüzüm birdenbire pespembe bi hale kavuşuyor.
Bi de çay faslında kek, börek yiyince doğal olarak neşem yerine geliyor tabii ki.

Arkadaşım gibi biçok insan var bu öğretilere inanan. Kim neye isterse inansın yukarda da dediğim gibi. Ama bunun ticaretinin yapılması işte beni çıldırtıyor. Bu yazıyı yazmadan önce gugıla feng şui yazdım. Bi yığın site geldi. Bunlardan birini açtım ve karşımda neler çıktı: mei hua parası – 5 elementi temsil eder. Huzur ve dengeyi temsil eder. Satın al / 30 tl
Mandarin ördekler – aşk, birliktelik, evlilik sembolü, güneybatıda aşk enerjisini aktive eder. Satın al / 30 tl
Pakua wuku kuzeydoğuda hastalık yıldızlarının olumsuz etksinden korur – satın al / 70 tl.
Sonra ayın ürünleri, sonra şu ülkeye seyahat edin, çok şanslı, bereketli, aşklı, sağlıklı gelecek.
Efendime söyliim seminerler, konferanslar bla bla bla...

Bu öğretilerin esası sanıyorum insana bu dünyada olmayı, olgunlaşmayı, hayatın anlamını ya da anlamsızlığını, geçiciliği. v.s öğretiyor. Fakat artık fena halde ticari olduğu gibi, sürekli başarıya, zenginliğe, kariyere odaklayıp bu öğretilerin tam tersini yapmaya yönlendiriyor.

Yani bana kapın ne yöne bakıyor? Hiiiğğ güneybatı mı, fena çabuk daire kapını kapattır, güneybatıda yer alan sokağa bakan pencereyi kapı yaptır aşağı bi de yangın merdiveni yaptır sürekli yangın merdiveninden in çık ki, başarı ve zenginlik sana oluk oluk gelsin.

Bööle manyak bişi olabilir mi? Hayat dediğin dönmedolap dememiş mi şarkıyı yazan abi ya da abla. Onun da iniş ve çıkışları var, talih gelir güler, bazen gelmez gülmezsin. Başarı dediğin nedir ki azizim? Seni mutlu etmedikten sonra, tırım tırım ortalığı tırmalasan ne olur tırmalamasan ne olur?

Bi de şu var ki mesela dini ticarete alet ediyolar falla çok ayıp ediyolar diyenler, istismar sadece islamiyette olmuyor, tüm inançlar da oluyor. Ama nedense bu akım moda oluğundan mıdır nedir, bu sorgulanmıyor.

İnanç dediğimiz kalbimizin derinliklerindedir, onu kimse bilemez. Hiç bi inanç ticaret aracı olamayacak kadar kutsaldır.
Bu vesileyle hepinizin mübarek kadir gecesini kutlar, dualarımızn kabul olmasını da dilerim.