Sivrisineklerle Mücadele

Yaz aylarının pişmiş aşa su katan faktörlerinin başında gelen sivrisinekler, kendileri ile mücadele edelim diye elimize her türlü kozu vermekten imtina etmezken, biz elimize geçen fırsatları her defasında kötü kullanarak önümüzdeki maçlara bakmayı ne yazık ki alışkanlık haline getirmişiz. İşte günümüzün kötü alışkanlıklarından bir tanesi de budur.

**

Yaz ayları daha gelmeden aylar öncesinden yaza hazırlık dönemi geçirdiğimiz aşikardır. Hafızam beni yanıltmıyorsa Şubat ayının ortasından itibaren yani “Sevgililer Günü”nden hemen sonra yaz hazırlıkları başlar.

Bu hazırlıklar hem zihinsel, hem bedensel, hem tinsel hem de dinsel anlamda gerçekleşir. Evvela çağın dini “moda” başlatır eylemleri. Daha kış bitmeden manken kızlarımız ilkbahar-yaz kreasyonlarından oluşan bir demet kıyafet ile podyumlarda arz-ı endam ederken gazete ve dergi sayfalarında da hem haber hem de yorum niteliğinde buna destekler serpiştirilir.

Sonra Ayşe hanım teyze ayarındaki teyzelerden yaz aylarını incecik geçirmek isteyenler için tertip edilmiş çeşitli formülasyonlar hafta sonu eklerini süslemeye, beraberinde sağlık köşelerinde sağlıklı zayıflama üzerine nutuklar atılmaya başlanır.

Tabi moda sektörün lokomotifi olunca vagonlar buna iştirak etmese ne yazar. El mahkum. Ayak da mahkum. Daha çizmeden çıkmamış zavallıcıklar parmak arası terliklerin albenisine kapılır da gider. Giden gider, kalan sağlar selamet.

**

İyi dersin, hoş dersin ama neden böyle boş dersin ey dilim. Kemiksizim. Eşekarısı sevdalım. Sadede gel geleceksen. Yoksa yaz bitecek, umutlar başka bahara, somutlar da sonbahara kalacak.

**

İşte ta aylar öncesinden bangır bangır gelen; ya da gümbür gümbür gelen; veya paldır küldür gelen yaz aylarının bizlere hoş sürprizlerinin yanı sıra bir alana iki bedava yeri geldiğinde dükkan senin cinsinden promosyonlu porsiyonlu sürprizleri de oluyor.

Çocukluğumda yazları kurak ve sıcak bir memlekette bulunduğum için “yaz” demek oturma odasında pencerenin dibine uzanmış Murat ve pencereden hafif hafif esen bir rüzgar gelir aklıma. Sonra bastıran öğle uykusu, uykudan uyandıran yapışkan kara sinekler. Orana konarlar kovarsın, burana konarlar kovarsın, şurana konarlar kovarsın. Kov Allah kov. Kovmakla bitmez ki.

Sonraki yıllarda hayat sulandığı için mi, yoksa gerçekten nem oranı küresel ölçekte arttığı için mi bilmem “yaz” deyince “yapış yapış olmak” geliyor aklıma. Bir de “hatır-hutur”.

Hatır-hutur derken neyi kastettiğimi anladınız herhalde. Kaşınmak. Sivrisinek ısırıkları ve kaşıntı. Efendim benim lokmalarım biraz büyüktür. Üstünüze afiyet dolgun yerim. Onun gibi kaşıntım da dolgundur. Kibarlar fısır-fısır kaşınır. Azıcık şiddetlisi kırt-kırt kaçınır. Benimkisi hatır-hutur. Elimin ayarı yok ondan mı, yoksa derim mi kalın bilmem :)

**

Bu yıl İstanbul ilaçlanmayacakmış. Haberin güncelliği belki kalmadı ama etkisi güncel. Her gün güncelleniyor hem de. Yapılan resmi açıklamada net olarak neler söylendi bilmiyorum. Şu satırları yazarken ulaşabileceğim bir kaynak da yok. İnternetsizim. Terliyim.

Ancak söylenenin özeti şuymuş, o her sen yapılan ilaçlamanın faydası olmadığından artık ilaçlama yapılmayacakmış. Soru bir: Şimdiye dek boşuna mı ilaçlandık? Soru iki: Herkes başının çaresine mi baksın?

Benim çözüm önerilerim var, var olmasına var da, etkili olup olmayacağını bilemiyorum. Yıllarca da ben oyalamış olmayayım diye şimdilik söylemiyorum. Çok isteyen olursa söylerim. Günah benden gider :)

**

Aslında bu yazıda yaşadığım sivrisinek maceralarından bir bukle anlatacaktım. Sonra da çeşitli yöntemlerden bahsedecektim. Laf lafı açıyor derken başka şeyleri anlatmış oldum. Darısı esas konunun başına :)

Gelecek programın özeti:
- Sivrisinek adı nereden geliyor
- Sivrisineklerin doğadaki görevi nedir
- Sivrisinek mağduru babamın maceraları
- Şeytanın sivrisinek postuna bürünmüş hali

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com