Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasi açıdan 2012

Siyasi açıdan 2012
 

NASIL GEÇTİ HABERSİZ?


2012 biterken, geçtiğimiz yıl ülkemizi ilgilendiren bazı önemli olay ve gelişmeleri hatırlatmak istiyorum:

Güney Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail ile imzaladığı münhasır ekonomik bölge anlaşması gereği, Doğu Akdeniz’de petrol arama çalışmalarına başladı. Türkiye’nin çıkışlarına aldırış etmeyen Rum Kesimi’ne gereken teknik desteği ABD sermayeli Noble firması veriyor.

Başbakan R.T. ERDOĞAN: ‘’Güney Kıbrıs’ın İsrail ile hatta Yunanistan ile burada ekonomik bölge ilan etmek suretiyle böyle bir adımı atmış olmasını kabul edemeyiz. Biz de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bu adımı atmış vaziyetteyiz ve çok kısa bir süre içerisinde, bu hafta olması mümkündür, biz de bu çalışmaları başlatacağız. Gerek askeri, gerek firkateynlerimiz,  gerek hava kuvvetlerimiz ile bu bölge sürekli kontrol altında. Böyle bir adımı atmalarının doğru olmadığını daha önce kendilerine de iletmiştik...’’

Esip, gürlediğimizle kaldık…

***

Bir soru üzerine; Başbakan Erdoğan, kendisinin de bu tür işkenceler gördüğünü belirterek, ''Bunları lanetle kınamışımdır. Çünkü o işin içinden geldik. O işkenceleri ben de gördüm. Hiçbir zaman çıkıp da meydanlarda bunları söylemedim. Partimiz kapatılmayla karşı karşıya kaldığı zaman biz tabanımızı meydanlara dökmedik. Açık söylüyorum, bu işkenceyi ben de gördüm. Belediye başkanlığı dönemimde hapse gittiğimde birçok arkadaşımız bizim arkamızdan maalesef işkenceye uğradılar.

Kitabın adı, “R. Tayyip Erdoğan, Bir Liderin Doğuşu”. Yazanlar Hüseyin Besli ve Ömer Özbay. Kitabın 203-246. sayfaları hapis günleri ile ilgili: 

Erdoğan’la hangi hapishanede yatacakları yer konusunda ihtimaller gözden geçirilir: Erdek, Karamürsel, Çorlu, Akyazı derken, Pınarhisar Cezaevi kesinlik kazanır. Hasan Yeşildağ, önceden gidip cezaevini gezer. Yönetimden gerekli izinleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilen koğuşu bir güzel temizletir. Duvarları kâğıt kaplatır, zemine, boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler. Sıcak su temini için şofben taktırır. Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp yalnızca içeriden açılabilen ilave sürgüler yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir. Derin donduruculu büyük boy bir buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları ve büyük ekran bir televizyonla, kalacakları koğuşu ve cezaevi kütüphanesini, sıkıcılıktan uzak bir yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler…

Öğleden önce kalkıp güne hazırlanıyordu. Ardından ziyaretçi akını başlıyordu. Görüşmeler akşam saatlerine dek sürüyordu. Cezaevi dışında bir ekip kurmuştuk. Ziyaretçileri o arkadaşlar karşılıyordu. Savcı iznini onlar hallediyordu. Gelenleri gruplar halinde görüşme salonuna alıyorduk. 4 ay boyunda 30 bin ziyaretçi olmuştu. Ziyaretçilerin getirdiği yiyeceklerle başımız dertteydi... Bir gün Erhan Şenol isimli restoran sahibi balık pişirip getireceğim, dedi. Reise (Başbakanı kastediyor) balık ziyafeti çekmek istiyor. Bütün hapishaneye olursa kabul ettim. Bir minibüs getirdiler, dışarıda pişirip servis yapacaklar. Nasıl rüzgâr var anlatamam. Ocakları alın içeri dedim. İki aşçı, iki garson, tencere tabak aldık içeri. Aşçılar pişirdikçe servis yapıyor, biz afiyetle yiyoruz.”

Görüyor musunuz, işkence! dolu 4 (yazıyla dört) aylık hapis günlerini. Balbay, Özkan, Başbuğ, Yalçın ve niceleri yatıp kalkıp halinize şükredin. Maazallah ya sizde sayın başbakan gibi işkencelerle dolu hapis hayatı çekseydiniz, ne yapardınız? Dua edin ileri demokrasiye.

***

Başbakan Erdoğan, bugün Reuters'ın geçtiği 'Türkiye NATO'dan patriot isteyecek' haberini Endonezya'dan yalanladı. Erdoğan, 'patriot talebimiz olmadı' dedi. Erdoğan demokrasi forumu için bulunduğu Endonezya'nın Bali adasında Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, "Patriot füzesi ile ilgili yapılan haber, gerçeği yansıtmıyor. Biz NATO'dan patriot füzesi talebinde bulunmadık. Para ödemek suretiyle Patriot alma durumunda, düşüncesinde de değiliz" ifadesini kullandı (07 Kasım 2012).

AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde gündemdeki konulara ilişkin düzenlediği basın toplantısında, Suriye sınırına füze savunma sistemi yerleştirilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu:

"Patriotların mülk sahibi yani sistemin sahibi NATO’dur. Tabii ki diğer ülkelerden bu konuda uzmanlar gelecek. Bu uzmanlar asker uzman da olabilir. Yurt dışından asker gelecek mi gelecek. Uzman insanlar gelecek ama ’bunun tetiği kimde olacak’ diye sorarsanız tetiği bizde olacak. Bizim Genelkurmayımızda olacak. Tetik bizim askerimizde olacak" ifadelerini kullandı.

Patriot füzeleri için  Tayyip Erdoğan “Bize maliyeti olmayacak” demiş, AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik de “Tetiği bizde olacak” açıklaması yapmıştı. NATO Genel Sekreteri Rasmussen “Patriotların komutasının NATO’da olacağını, maliyetini ise Türkiye’nin karşılayacağını” açıkladı.Tetik, ABD Avrupa Kuvvetleri komutanı ve NATO Müttefik Kuvvetler Komutanı James Stavridis’in elinde olacak. Dedesi Türkiye’den göçmüş bir Rum olan Stavridis, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı “Rumlara karşı etnik temizlik harekâtı ve soykırım” olarak niteleyen bir general.

Başbakan Erdoğan: ’Biz kendi kararımızı kendimiz veririz. Gerçi kendi ülkemin muhalefeti bile bizi anlayamıyor ve topraklarımızı NATO'ya devrettiğimizi söylüyor. NATO'nun amir hükmünde üye ülkelerin topraklarının savunucusu NATO'dur hükmü var. Patriotların, Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a konuşlandırılacağını da sözlerine ekledi."  (21 Aralık 2012)

Aklımızı karıştıran bu Rasmussen kim, hatırlıyor musunuz? Kendileri, Hz. Peygambere hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasını önlemeyen Danimarka eski Başbakanıdır.NATO Genel Sekreterliği 2009 Nisan ayında gündeme geldiğinde, Başbakanımız buna kesinlikle karşı çıkmış ve buna izin vermeyeceklerini beyan etmişti. Daha sonra alınan çeşitli tavizler sonucu, Rasmussen’in genel sekreterlik görevine onay verildiği açıklanmıştı. Neydi o kazanımlar:

- Roj Tv'nin yayını durdurulacak,

- Rasmussen İslam dünyasına özel mesaj verecek,

- NATO Genel Sekreter Yardımcısı Türk olacak,

- Silahsızlanmadan sorumlu üye Türk olacak,

- Afganistan'daki NATO temsilcisi Türk olacak.

Nasıl, güzel değil mi? Bunların gerçekleştiğini gören veya hatırlayanınız var mı?

***

İsrail özür dilemeden, tazminat ödemeden ve Filistin’i tanımadan onlarla ilişkilerimiz normale dönmez. Böyle biliyorsunuz değil mi? En azından ben öyle biliyordum. Buyurun o zaman:

Türkiye, İsrail’in NATO faaliyetlerine katılımıyla ilgili bir süredir uyguladığı vetoyu 2013’te kısmen kaldırıyor. İsrail gazetesi Jerusalem Post’un haberine göre, Türkiye’nin de onayıyla İsrail bundan böyle NATO’nun ortak üyesi olarak ittifakın seminer ve çalışmalarına katılabilecek. Jerusalem Post, Türkiye’nin onayının NATO’nun Suriye sınırına Patriot hava savunma sistemi yerleştirme kararının ardından geldiğine dikkat çekti.

İsrailli yetkililer de zamanlamanın bir tesadüf olmadığını düşündüklerini belirtti. Adını açıklamayan bir İsrailli yetkili, “Son dakikada gelen onay sanırım Patriot’larla ilgili” dedi.

***

Ortadoğu Üniversitesi’nde yaşananları ve Sayın Başbakanın öğrencileri, muhalefeti ve öğretim üyelerini nerdeyse teröristlikle suçlayan düşüncelerini ezberledik sayılır (TV’lerde o kadar çok çıktı ki). Peki, bu sözler kime aittir acaba:

’Zaman zaman Milli Selamet Partisi’nin de bazı binaları bombalanınca annem ve babam çok korkarlardı. Ben onlara her ne kadar bir tehlike olmadığını söylesem de, yine de merak ederlerdi. Çünkü gece geç saatlere kadar süren çalışmalarımız olurdu. Geceleri afişlemelere çıkardık. Gece yarılarından sonra eve döndüğümde yine annemi bekler bulurdum. Ben sokağa girdiğimde, annem balkonda bekliyor olurdu. Kadıncağız beni görünce rahatlar, her seferinde bir daha geç kalmamam için sıkı sıkı tembih ederdi. Ama bu sözlerin fayda etmeyeceğini biliyor, çalışmalarıma engel olmuyordu.”

Bu ne yaman çelişki anne?

***

2012’den o kadar çok notum var ki, fakat bir blog sayfası yetersiz kalıyor dostlar. Bu konuda gün gün bir almanak bile çıkarılabilir. Daha; kuvvetler ayrılığını, 4+4+4 sistemini, başkanlık sistemini (bknz. 2007 AKP seçim bildirgesi), beyzbol sopasını, Enerji Bakanı’nın uçağının Erbil’e inememesini, Suriye sınırındaki mayınlı arazinin İsrail’e verilmesinin hain muhalefet tarafından engellenmesini, NATO’nun Libya’da ne işi olduğunu, Hablemitoğlu cinayetinin hangi iktidar zamanında olduğunu, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını, Ergenekon’un savcılığını, böcek çıkmasını… vs. yazacaktım. Fakat sizleri daha fazla sıkmak istemem, benim bile notlarıma bakarken midem bulandı.

İçinden kıl çıkan çorbayı iade edebiliyoruz da, içinden böcek çıkan Başbakanı iade şansımız niye yok? Sizi bilmem ama, ben tüketici hakkımı kullanarak iade etmek istiyorum.

Sağlıkla kalın.

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..