Siz ne bekliyordunuz ki?

Hatay'da Suriye'den kaçan rejim muhalifleri için açılan sığınmacı kampında isyan çıkınca, millette bir isyan, bir feveran, anlaşılmaz bir infial hali...

Ne bekliyordunuz ki, neyle karşılaştınız kardeşim?

İçinizde 1991 Körfez Krizi'nde Türkiye'nin kendisine sığınan, Saddam Hüseyin'in zulmüne isyan eden onbinlerce kürdü nasıl kucakladığını, onlara nasıl kol kanat gerdiğini, Türk Halkının, Türk Askerinin onları rahat ettirebilmek için neler yaptığını, ne fedakarlıklara katlandığını hatırlayanlarınız vardır heralde...

Ve sonuçta ne olduğunu da... Türkiye'nin başına gelenleri unutmayanlarınız vardır aranızda hala; muhakkak ki...

O krize kadar, o insan dalgası Türkiye sınırlarının içine girene kadar, bu devletin askeri de, polisi de PKK hakkında her türlü bilgiye sahipti. PKK'nın Türkiye'de kaç militanı var? Bu militanlar Türkiye'nin hangi köyünden, kasabasından, ilçesinden, ilinden kopup da dağa çıktı? O militanlar, hangi aileye, hangi aşirete mensuplar? Ve PKK'ya bölgeden kim, nasıl, ne kadar, neden destekliyor? Tüm bu soruların cevapları Türk askerinin de, polisininin de, MİT'in de elindeydi. Bir nevi PKK kontrol altında tutulabiliyordu o tarihlerde... Her an bitirilebilecek bir durumdaydı; o tarihlerde PKK...

Ya sonra ne oldu peki?

Saddam Hüseyin'in zulmünden kaçan yüzbinlerce insanla birlikte, çok değişik ülkelerin istihbarat teşkilatları da, PKK militanları da, hem Kuzey Irak'a, hem Türkiye'nin Güneydoğu'suna bir daha gitmemek, geri dönmemek üzere yerleşti; ne yazık ki.

PKK, Kuzey Irak'tan Türk Topraklarına 300'erli, 500'erli gruplar halinde saldırmaya başladı. O bölgede yaşananlar, özellikle 1 yıl sonra, tüm Güneydoğu'da yaşanacak silahlı isyan, ayaklanma hareketlerinin temelini attı. Köntrolsüz olarak sınırdan giren PKK militanları, bölge  şehir merkezlerinde yaşayanların bir bölümünü de bu direnişe destek vermeye, katılmaya ikna etti.

Ahhh! Koca Mehmet Akif Ahhh! Ne güzel de söylemiştin öyle değil mi? " Eğer ibret alınsaydı, Tarih hiç tekerrür eder miydi? "

Ülkemiz, bıraktım uzak tarihini, yakın tarihinden bile haberi olmayan, daha 20 yıl önce yaşanan olaylardan bile ibret alamayan, ders çıkartamayan kadrolar tarafından yönetilince, tarih, tekrar tekrar tekerrür ediyor. Üstelik, hepimizin gözünün içine bakarak; ne yazık ki.

20 yıl önce Kuzey Irak'ta yaşananlar, bu gün Kuzey Suriye'de ve hatta, bizim topraklarımızda Hatay'da sığınmacı kamplarında tekerrür edip duruyor.

PKK, şimdi de Kuzey Suriye ve sığınmacı kampları sayesinde Hatay'ın göbeğine yerleşiyor.

Kürt Devleti için, Suriye topraklarında da altyapı çalışmaları başlatıldı bile. Muhaliflerine açıkça destek veren Türkiye'ye kızan Esad ve kuvvetleri, Şam'a, kendilerini en güçlü gördükleri ülke merkezine doğru çekilirken, Kuzey Suriye'yi, en çok da izlenen hesapsız, kitapsız, varsayımlar üzerine kurularak, teorik hatta ütopik bir anlayışla yönetilmeye çalışılan dış politika yüzünden, kürtlere ve özellikle de PKK'ya terk ediyor.

Doğru ya da yanlış... Her ülke gibi, Suriye de, dış politikasını, kendi çıkarlarına uygun bir biçimde yönetmeye çalışıyor.

Evet... Belki Suriye, 30 yıldır PKK'ya destek veriyordu ama... Bunu, Türkiye'nin Suriye'deki rejim muhaliflerine yaptığı kadar açık, açık, göstere göstere yapmıyordu, yapamıyordu belki de...

Herkesin malumu olduğu, yaşanan olaylardan sonraysa, Suriye, şöyle bir tavır takındı; kendince haklı nedenlerine dayanarak:

"Madem Türkiye, savaşa bile sebep olabileceğini bile bile, rejimime muhalif olanlara her türlü desteği açık açık vermekten zerre kadar çekinmiyor; ben de onları en hassas yerlerinden Kürt meselesi'nden vururum. PKK'ya Kuzey Suriye'yi teslim ederek, Türkiye'den de intikamımı alırım ." diyor. Peki Suriye'nin yerinde siz olsaydınız n'apardınız? Bi düşünün bakalım...

Tamam... Suriye'nin 30 yıldır ne haltlar yediği ortada ama... Bu gün yaşanan olaylarda, Türk tarafının hiç mi suçu, hiç mi günahı yok Allah aşkına?

Anlaşılan... Kuzey Irak'ta göz göre göre kurulan Kürt Devleti'ne gıkını bile çıkaramayanlar, bu gün de Kuzey Suriye'de aynı oyunun oynanmasına, Büyük kürdistan projesinin ikinci ayağının oluşturulmasına göz yumacak, seyirci kalacaklar heralde...

Ama onlar da haklı canıııımmmm!... Bu millet, Büyük Türk Milleti, varlığı tehdit altına girmeden, birileri kendisini yok etmeye kalkışmadan, bıçak kemiğe dayanmadan, öldürsen, tepki vermiyor.

Onlar da haklı canıııımmmm!... Ne yalan söyliyim şimdi! Böyle başa, böyle tarak! Var mı bundan ötesi?

Not: Yazıda kullanılan görsel www.beyazgazete.com adresinden alınmıştır.