- Kategori
- Siyaset
Sızıntı, Apoleaks çözüm sürecinde olası sabotajları boşa düşürdü...

Görsel kaynağı Bianet
APOLEAKS olarak gündemde yer bulan ‘ÇÖZÜM SÜRECİ’ ne dair tutanakların MİLLİYET’te haber olmasındansonra TÜRKİYE siyaseti kelimenin tam anlamıyla karıştı. Yapılan görüşmelerin kamuoyuna yansıması üzerine iktidar ‘süreci sabote etmek’, muhalif kesimlerden de “ihanet” değerlendirmeleri yapıldı. BDP’li vekillerden sürecin kamuoyuna yansımasını onaylayanların yanında karşı çıkan görüşlerde medyaya yansıdı.
Gelişmeler üzerine analiz yapmadan yakın geçmişte kamuoyuna yansıyan görüşleri anımsayalım:
Milliyet’ten‘İmralı sürecinde şeffaflık olmalı’ başlıklı haber:
“Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, İmralı’ya gitme talepleri olduğunu ama ne zaman gidileceği ve kimlerin gideceği konusunda kendilerine gelen bir bilginin bulunmadığını belirtti” alt başlığı ile verilen haberde Ahmet Türk’ün görüşlerine yer veriliyor:
Türk, “Herkes kafasına göre bir şey yazıyor. Şimdi müracaat eden benim. Biz bilmiyoruz ama basın bunu yazıyor. Ne zaman gidilecek? Bu konuda bizim bir bilgimiz yokken basın bunu tarih vererek, gün vererek, isim vererek nereden yazıyor? Ben onu da anlamış değilim” diye konuştu. Sürecin şeffaf yürütülmesinin önemine değinen Türk, yeni sürecin Habur ve Oslo’dan farklı olduğunu söyledi.”(24 Ocak 2013 Milliyetinternet baskısı)
STAR gazetesinde de “şeffaflık” vurgulu bir haber yer alıyor. BDP Adıyaman İl Kongresi’nde Selahattin Demirtaş, “Barış isteyen kimdir biliyor musunuz? Evladı bu dağlarda nöbette olup eli yüreğinde asker analarıdır. Bu dağlar da gerilla olup eli yüreğinde olan gerilla analarıdır. Yoksul halk analarıdır. Yoksul emekçilerdir. Barışı isteyen bunlardır. Peki biz bu anaların yüreğinin sesine mi kulak vereceğiz, yoksa bu komplo teorileri ile ortalıkta cirit atıp, velveleye verip, her taradı telaşa verenlere mi kulak vereceğiz. Elbette sizi dinleyeceğiz, yüreğinizin sesini dinleyeceğiz. Biz anaların gösterdiği yoldan yürüyeceğiz. Başarır mıyız? Başaramaz mıyız bilemiyoruz. İnşallah barışı el birliği ile sağlayacağız. Ama bir söz vardır ya karıncaya sormuşlar nereye gidiyorsun diye hacca gidiyorum demiş, e sen bu yürüyüş ile yetişemezsin demişler, olsun demiş en azından o uğurda, o yolda ölürüm demiş. Hepinizin süreçten şeffaf bir şekilde bilgisi olacak sizler izleyeceksiniz halk bu sürece yön verecek. Gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında süreçler yürümeyecek, siz ne olup bittiğini bileceksiniz. Ne olup ne olmayacağını da bileceksiniz. Ona göre siz kararınızı vereceksiniz.”(24 Şubat 2013 Starinternet baskısı)
İlkehaber.com’da ise Habertürk kaynak gösterilerek verilen haberde “Hükümet 2009’daki ilk Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne kıyasla daha şeffaf yürütüldüğünü söylediği İmralı sürecini aslında çok gizli ve dar bir çerçevede yürütüyor.” Deniliyor. Haberin ayrıntılarında süreci yürüten beş isme yer veriliyor. Ayrıntılar için burayatıklayınız.
İktidar ve Kürt siyasi aktörleri Oslo sürecinde olduğu gibi olmadık bir zamanda görüşmelerin sabote edilmemesi için, ilke olarak sürecin şeffaf yürütülmesinde hemfikir! Ve karşılıklı olarak tarafların birbirine güvenmediğinin de teyidi. Bu durumda doğrusu tutanakları medyaya kimin sızdırdığının da bir önemi de yok.
Daha önce yazmıştım, İmralı ile iktidarın sürecin son aşamasına kadar mutabakata vardıklarına dair haberler medyaya yansımıştı. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne dair Öcalan’dan teyitbile alınmıştı!
Her neyse APOLEAKS olarak değerlendirilen görüşme tutanaklarının kamuoyuna sızdırılmasının olası yol kazalarının önünü almaya yaradığını not edelim.
Erdoğan’ın zaman zaman kullandığı bilindik argümanındaki gibi “kazan kazan” süreci her şeye rağmen işliyor. Öcalan’a özgürlük, Erdoğan’a Başkanlık getirecek çözüm süreci tamda tarafların istediği gibi İsviçre saati ayarında işliyor...