Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Anılar
 

Sökeli bir güzel adam Ahmet Güçsav (2) Abdülkadir Güler

Hayat öyküsü oldukça geniştir. 1919 yılında İzmir’in Çeşme ilçesi'nde dünyaya gelmiş olup aslen Kuşadalı olduğunu söylüyor. En iyisi onun ağzından dinleyelim.

“Ben aslen Kuşadalıyım. Babaannem Hafız Mustafalardandır. Baba tarafım da Hamdizadelerdendir. Babam Balkan Harbine gittiğinde 4 yıl savaşta kalmış. Öldü diye tezkeresi gelmiş. Balkan Harbinden sonra öldü bilinen çocuk birden Kuşadası’nda görülünce büyük bir sevinç yaşanmış. Babam rüştiye mezunuymuş. O yıllarda polis olmuş ve Çeşme’ye tayin edilmiş. Çeşme’de Alaçatı’da büyük hizmetler görmüş. Hatta annemle Alaçatı’da görev yaparken evlenmiş. Ve ben bugün Alaçatı Belediye binası olan evde doğmuşum. Sonra Kurtuluş Savaşı olmuş. babam Kurtuluş Savaşına da katılmış. Savaştan sonra Kuşadası’na dönmüş. Daha sonra Selçuk’ta yaşamışız. Ben hukuk fakültesini Ankara’da okudum. Ailem o zaman Selçuk’ta yaşıyordu. 1983 yılında biz Selçuk’ta yaşarken annemi kaybettik. Sonra İzmir’e göçtük. 1946 yılında Demokrat Parti’deydim. İzmir’de Özel Devrim Lisesi’nde öğretmenlik ve müdür yardımcılığı, aynı zamanda da avukatlık stajı yapıyordum. Demokrat partili olarak galiba biraz fazlaca siyasî konuşmalar yapmışım. Beni Millî Eğitime şikâyet etmişler. Müfettişler beni sorguya çektiler. Ben tabiî ki kendimi savundum ve müfettişler beni atamadılar.

1948 yılında Söke’ye geldim. Bir toplantıda yaptığım konuşmada halkın gösterdiği ilgi beni Söke’ye bağladı. Yazıhanemi Söke’de açtım. 14 Mayıs 1950’ye kadar Aydın İl Yönetim Kurulunda görev yaptım. Bu arada Adnan Menderes, Etem Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu’yla yakın ilişkilerimiz oldu. O devreye ait zengin siyasî hatıralarım vardır. 1948’den beri Kuşadası ve Söke gazetelerinde pek çok yazılarım çıkmıştır. Şimdi Yeni Söke gazetesinde makale yazıyorum. Aynı zamanda Söke’de yüksek öğretimle ilgili Söke Eğitim Vakfının kurucularındanım. Memleketimizin kültür alanında gelişmesi ve cehaletin yok edilmesi için gereken her türlü savaşı vermekteyim.[1]

Ahmet GÜÇSAV, şair ve yazar Suat Tutak ile yaptığı bir söyleşide[2] siyasî ve politik hayata girişini de şöyle özetliyor:

“1946 yılında Demokrat Parti kurulunca İzmir İl başkanı Doktor Ekrem Hayri Üstündağ’a başvurarak Güzelyalı teşkilâtının kurucuları arasına girdim. Bu sırada çeşitli il ve ilçelerde ve meydanlarda konuşmalar yapıyordum. 1948 yılının Mayıs ayında Söke’de bir miting vardı. Bu açık hava toplantısı geniş kapsamlıydı. Bu mitinge Demokrat Partinin birçok il ve ilçe kuruluşları da çağrılmıştı. Belediyenin önündeki meydan çok kalabalıktı. Miting uzun sürdüğü için ben İzmirli arkadaşlardan ayrılarak Söke’de kalmıştım. Akşam parti binasına gittiğim zaman sıcak bir ilgiyle karşılandım. Sökeliler Demokrat Partinin davasına samimi olarak inanmış insanlardı. İlçe başkanı Doktor Baki Öktem atak ve cesur bir insandı. Ayrıca Söke’nin tanınmış ailelerinden Feyzi Ege de halamın oğlu idi. Söke’de kalıp yerleşmemde büyük rolü olmuştur. Söke’de heyecanlı bir siyasî hayat vardı. Köylerde ocak, nahiyelerde bucak teşkilâtları da yoğun çalışmalar içindeydiler. Böylece yıllık kongreler ocaklarda, bucaklarda, ilçelerde ve illerde yapıldığı için Aydın ve çevresinde çabucak tanınmış ve genellikle il kongrelerinde yönetim kuruluna seçilerek rahmetli Adnan Menderes, Etem Menderes ve Ekrem Torunlu gibi şahsiyetle birkaç yıl beraber çalışmıştık...[3]

ADNAN MENDERES’LE

Rahmetli Ahmet GÜÇSAV bu anıyı bana da birkaç kez anlatmıştı. Aynı anıyı Beşparmak dergisinden birlikte okuyalım:

“14 Mayıs 1950 seçimlerinden önce Aydın’da Demokrat Partinin kongresindeyiz. Bu kurultay, Demokrat Partinin muhalefetteyken yaptığı son toplantı idi. Çok heyecanlı bir hava içinde geçmişti.

Ancak, Kurultaydan önce, Aydın Belediye binası önünde toplanan delegeler, Adnan Menderes’i omuzlarına alarak hızla kongrenin yapıldığı salona götürmek istemişlerdir. Fakat o heyecanlı anda hiç kimse kongreye giden kapının yüksekliğini görememişti. Öyle ki, omuzlarda taşınan rahmetli Menderes’imiz başını hızla kapı omurgasına vurmuş ve eliyle alnını tutarak salona girmiştir. Onunla tesadüfen ön sıralarda yan yana olmuştuk. Beni severdi. Kulağıma eğildi ve şu sözleri söyledi: ‘<ı>Ahmet’çiğim, ne bu rezalet. Galiba biz bir gün muhabbet kurbanı olacağız.’ Bu sözle sanki, yıllar sonra başına gelecek bir talihsizliği mi anlatmak için söylüyordu acaba? Düşünüyorum ve bu düğümü bir türlü çözemiyorum.”[4]

Ahmet GÜÇSAV’ın siyasî hayatı ile ilgili bir çok anıları var. Bir de rahmetli İsmet Paşa (İnönü) ile ilgili bir anısı daha var. Onu da buraya almakta yarar vardır.

PEMBE KÖŞKTE BİR ACI KAHVE

Hani derler ya, bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır. İşte sevgili Ahmet GÜÇSAV İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ile bir anısını da şöylece anlatıyor:

“Siyasî hayatta önemli kişilerle temaslarımız çok olmuştur. Bir gün Pembe Köşk’te İsmet İnönü’nün kahvesini içtik dersem şaşmayınız.

Naim Talû Hükûmeti zamanı idi... Ankara’da Ziraat Odaları Birliğinin çağrısı ile olağanüstü bir toplantıda idik. C.H.P. tarafından verilmiş bir Toprak Kanunu tasarısını 67 ilin delegeleri ile konuşuyorduk. Bu arada söz almıştım. Kongre bittikten sonra parti genel başkanlarının ziyaret edilmesi ve kongrenin görüşlerinin açıklanması isteniyordu. Seçilen yedi kişi arasında ben de vardım. Sayın İsmet İnönü bizi Pembe Köşk’ün kapısında karşılamıştı. Yarı ciddî yarı şaka, biraz da gülerek ‘<ı>Siz hepiniz toprak ağaları mısınız?’ dedi. İçimizde Karadenizli bir delege vardı. İsmet İnönü’nün kulağına eğilerek, yüksek sesle:

- ‘<ı>Paşam, Paşam! Benim beş dönüm toprağım vardır. İnsan, beş dönüm ile ağa olacaksa ben de ağayım. Beni de yazın...’ dedi.

Bunun üzerine İsmet İnönü gülümseyerek ‘<ı>canım şaka yapıyoruz, şaka!” diyerek bizi ‘<ı>Pembe Köşk’ün şahane bir salonuna aldı. Bu salonun görkemli halini ve duvarlarındaki tabloları unutamıyorum. Kahveler içilirken rahmetli İnönü’yü ikna edebilmiştik, sanıyorum. Siyasî hayatımın unutulmaz bir anısı da 5 Haziran 1977’de yapılan genel seçimlerde Aydın bağımsız Senato adayı olmamdı. Seçimlere girmemdeki maksadım Ankara’ya gitmek değil, demokrasiye bir açıklık kazandırmak ve bu kültürü yaymaktı. Bu nedenle Aydın kazan, biz kepçe olmuş, kahvelerde ve köylerde bir hayli konuşma yapmıştık.[5]

SÖKE ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞINDAN SÖKE ŞOFÖRLER DERNEĞİNE

Ahmet GÜÇSAV siyasî hayatını ve Demokrat Parti içindeki anılarını anlatırken Söke’de bulunan çeşitli siyasî, sosyal ve kültürel kuruluşlarda da görev aldığını ve yeterince de hizmet verdiğini belirtmiştir. Bu konudaki çalışmalarını da yine kendisinden dinliyoruz:

“Bu arada tarıma meraklı olduğum için <ı>Söke Ziraat Odası Meclis Başkanlığına ve Aydın delegeliğine seçilmiştim. Söke’de 1948 yılında canlı bir basın hayatı yoktu. Bu hayatın oluşmasında biraz gayretlerim olmuştur. Ve böylece kaleme aldığımız günlük konularla ilgili yazılar yalnız <ı>Söke’de değil<ı> Aydın’da <ı>Nazilli’de <ı>Çine’de, <ı>Germencik’te, <ı>Kuşadası’nda ve <ı>Selçuk’ta çıkan gazetelerde de basılırdı. Bunları anlatmaktaki maksadım, yukarıdaki sorunuzun yani ‘avukatlık meslek hayatımızın dışındaki’ öğretmenlik, çiftçilik, yazarlık ve politikacılık tarafımızı birazcık olsun belirtmek içindir. Hatta 1948 yılından bu yana bir çok dernekleri ve siyasal parti ilçe teşkilâtlarını kurduğumuz da söylenebilir.

1948 yılında ilk olarak Şoförler Derneğini kurduğumuz zaman şair <ı>Mustafa Özcanyüz dostumuz da bizimle beraberdi. Ayrıca 1957 yılında <ı>Hürriyet Partisini, 1961 yılında <ı>Yeni Türkiye Partisini, <ı>İsmet Sezgin ve Nahit Menteşe ile Söke’de kurmuştuk. Daha sonra Adalet Partisinde ve şimdi de <ı>Anavatan Partisinde... Bu arada Söke çiftçilerinden bir grubu da <ı>Sayın Denktaş’ın yani “<ı>Kıbrıs Türk Çitçileri Birliği”nin konuğu olarak Kıbrıs’a bir inceleme gezisine çıkmıştık. Biz Sökeliler ve Kıbrıslı soydaşlarımız için çok faydalı olmuştur.”[6]

GENİŞ BİR HAYAL ÂLEMİAhmet GÜÇSAV, hayali oldukça geniş ve ileriyi gören düşünen bir insandı. Hep fikir yürütürdü. On yıl sonrasını, yirmi yıl sonrasını düşünürdü. Bakınız Kuşadası ve tatil köyleri için neler düşünüyor? Bunlardan bir iki kesit verelim:

“1960’lı yıllardaydı. Kuşadası’na <ı>Özer Türk adında bir kaymakam tayin oldu. Amcam o yıllarda <ı>Yavansu’da bir arazi almış ve oraya bir ev yapmıştı. Ama sizin de bildiğiniz gibi Ömer Bey hiçbir zaman tek başına yaşamayı düşünmezdi. Onun servetine, onun her şeyine tüm dünya insanları ortak olmalıydı. O öyle büyük yürekli sevecen bir insandı. Kısa bir süre sonra <ı>Özer Türk’le tanıştım. Özer Türk’­ün büyük hayalleri vardı. Ve o yıllarda kimsenin bilmediği turizm konusunda o bir şeyler yapmak istiyordu. Ve amcam onu dinlemekten, ona yardım etmekten zevk alıyordu. Bir gün biz, o zamanlar Aydın Valisi olan <ı>Nihat Danışman’ı ziyaret ettik. Nihat Bey bize dedi ki ‘<ı>Haydi beraberce benim evimde yemek yiyip sohbet edelim.’ Biz daveti kabul ettik. Vali konağının arka tarafındaki büyük terasta şahane bir sofra hazırlanmıştı. Yemek esnasında Özer Türk’ten bahsettik kendisine. ‘<ı>Evet!’ dedi. ‘<ı>Çalışkan bir genç. Onu desteklemek hepimizin boynunun borcudur.’ Ben, ‘<ı>Evet gerçekten çalışkan, ileri görüşlü bir genç. Ama biz de Küçük Ada’yı ve Öküz Mehmet Paşa, Kurşunlu Hanı restore ederek işe başlasak.’ dedim. ‘<ı>Vakıfların bütçesi çok dar. Bu imkânsız.’ ‘<ı>Olsun. Biz küçük bir bütçeyle başlayalım. Ve zaman içersinde bu iki yıl olacağına dört yılda tamamlansın.’ <ı>‘Neden olmasın?’ dedi. ‘<ı>Evet, gerçekten bu işe böyle başlayabiliriz.’ 500 000 TL’lik bir bütçe ile Küçük Ada’nın ve Öküz Mehmet Paşa Kervansarayının o zamanki adı ile Kurşunlu Hanın restorasyon işi başladı.

27 Mayıs İhtilâlinden sonra benim askerlik arkadaşım <ı>Celâlettin Uzer, İmar ve İskân Bakanı oldu. Biz onunla askerlik arkadaşıydık demiştim ya. Ben askerde inzibat subayıydım, Celâlettin o zamanlar içkiye düşkün, özgürlüğünü seven bir genç subaydı. Ve sık sık fazla içki içtiğinden dolayı ihtar alması gerekiyord

[1] Müjgân ŞAVKAY, Her Yönü ile Kuşadası, 1996

[2] Suat TUTAK, Beşparmak Dergisi, S. 8, Nisan 1990

[3] Müjgân ŞAVKAY, age.

[4] Suat TUTAK, age.

[5] Suat TUTAK, age.

[6] Suat TUTAK, age.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..